GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Surinam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:35
Tarih:29.01.2016

HDP GRUBU ADINA ZİYA PİR (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mesele Surinam olunca tabii ki benim de birkaç kelam etmem gerekiyor Surinam'la ilgili. Muhtemelen büyük bir kısmımız Surinam'ın nerede olduğunu bile bilmiyoruz ama burada anlaşmaları geçiriyoruz hızlı bir şekilde.

Surinam'ın bizimle ne ilgisi var, ne ticareti yapabiliriz, o konuyla ilgili gidip görmüş biri olarak söylüyorum. Tamam, yağmur ormanları vardır müthiş büyük, ahşap ithal edebiliriz oradan. Onun dışında, ormanların içinde tek tük köyler vardır, enerjiye ihtiyacı var ve devasa prefabrik evlere ihtiyacı var. Belki aranızda prefabrik evlerle ilgilenen vardır, fakat kendileri 10 bin dolardan da fazla ödemiyor bu prefabrikler için.

Şimdi, bunun dışında, oranın Devlet Başkanı Türkiye ile kardeşlik bağlarını geliştirmek için kendi kayınbiraderi Roy'u Türkiye'ye büyükelçi olarak atamak istiyor. Roy'un eşi bizim Antepli Belgin Hanım'dır. Bu yüzden de özellikle orayla olan ilişkilerimizin, kardeşlik bağlarımızın geliştirilmesi için bu anlaşma da önemli olabilir.

Biz buna karşı değiliz elbette ama "kardeşlik" demişken, HDP vekilleri bu akşam konuyu başka yere getiriyor, ben de kaideyi bozmamak için kardeşlikle ilgili bazı şeyleri...

AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) - İyi gidiyordun ya, vallahi billahi güzel gidiyordun şimdi. Gerçekten dinliyorduk ha.

ZİYA PİR (Devamla) - Yok, yok.

AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) - Gel kaideyi boz, gel.

ZİYA PİR (Devamla) - Ya bu saatten sonra birbirimizin canını sıkmayalım. Size güzel bir şey okuyacağım. Benim 5 Haziran Diyarbakır patlamasından hemen on-on beş dakika önce yapmış olduğum bir konuşma var, onu size -her yerini değil ama- kısaca okumak istiyorum ve o konuşmadan sonra, o konuşmanın akıbetinde neler olduğunu kısaca söylemek istiyorum size.

Şöyle başlıyor konuşmam: "Türkiye'nin bütün halklarına, Türkiye'nin bütün dillerine, dinlerine, bütün kültürlerine Amed'den selam olsun; selam olsun halkların gerçek kardeşliğine, selam onurlu barışa, selam olsun aydınlık geleceklere yani selam olsun HDP'nin yeni yaşam projesine. HDP'nin yeni yaşam, yeni barış projesi, HDP çatısı altında bütün halkları, dinleri, dilleri, bütün renkleri, kültürleri birleştirip... Bu, bizim yeni yaşam projemizdir." Çoğu yerini bırakıyorum, önemsiz yani bugünkü konuşmayla alakalı olmayan kısımlarını bırakıyorum.

"Sevgili arkadaşlar, ben bir Türk olarak Karadeniz'den geldim. Amed'deki Kürtlere bu elimi uzattım, onlar da bu elimi sımsıkı tuttular çünkü bu el gerçek kardeşliğin, gerçek ve onurlu barışın elidir. Şimdi, hep birlikte, Amed'den bu eli Karadeniz'e, Ege'ye, Marmara'ya, Akdeniz'e, Anadolu'nun bütün noktalarına, Türkiye'nin bütün noktalarına uzatıyoruz ve diyoruz ki bu eli tutun, bu el havada kalmasın çünkü biz artık, Türkiye'de onurlu bir barış istiyoruz. Bu eli tutun ki analar ağlamasın. Bu, kuru bir slogan da değildir. Ben, Amed'de ve kürdistanda şehit askerlerin mezarlarına da gittim, gerillanın mezarına da gittim, analarıyla konuştum ve her ananın dilinde barış var, barış. Küçücük, şu kadar çocukların gözünde barış umudu var ama Ankara'da, birileri o anaların dilindeki barış sözcüğünü, o çocukların gözündeki barış umudunu çalmak istiyor. Biz, bu tür bir hırsızlığa asla izin vermeyeceğiz. Bunun için, o zaman, önümüzdeki pazar günü hep birlikte sandığa gidiyoruz, oyumuzu veriyoruz ve oylara sahip çıkıyoruz çünkü o oylara sahip çıkanlar, o çocukların gözündeki umuda sahip çıkar.

Ağrı'da 15 askeri bunlar ölüme gönderdiler ve biz oraya gittik, askerlerin önüne siper olduk, dedik ki o askerler bizim evladımız. Biz sahip çıktık onlara, bundan sonra da biz sahip çıkacağız.

Eskilerde, 1980'lerde, 1990'larda Türkiye bayrağını bir zulüm aleti olarak kullandılar ve bugün, biz, onlara insanlık dersi vereceğiz. Burada en az 10-15 tane Türkiye bayrağı var ve biz diyoruz ki bundan sonra biz sahip çıkacağız o bayraklara, bizler." demişim. Sonra selamlama geliyor.

Neden bunu okudum? Biraz önce, Grup Başkan Vekiliniz Sayın Bostancı kardeşlikten dem vurdu, güzel şeyler söyledi. "Kürtler ve Türkler kardeştir." dedi. Evet, öyle olmalı ama nedir şu elimdeki? Ben bu konuşmamı çoktan unutmuştum, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığından fezleke; diyor ki: "Şüpheli Ziya Pir... ...konuşma metni budur."

ALİM TUNÇ (Uşak) - Ama atladığın kısımlar...

ZİYA PİR (Devamla) - "...Bu şekilde şüpheli Ziya Pir'in üzerine atılı bulunan..."

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Atladığın yerlerde ne vardı?

ZİYA PİR (Devamla) - "...PKK terör örgütünün propagandasını yapmak suçunu işlediği... ...dokunulmazlığının kaldırılması..." falan feşmekân... Metin budur, Türkiye'de yargıyı getirdiğiniz durum budur, Türkiye'de kardeşliği getirdiğiniz budur.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Arada ne vardı?

ZİYA PİR (Devamla) - Efendim?

ALİM TUNÇ (Uşak) -Tamamını verin de bir okuyalım, tamamını.

ZİYA PİR (Devamla) - Arkadaşlar, bu sizin Komisyonunuzdan geldi, gidin, alın. Ben süremi size veriyorum, siz okuyun bu metni, burada okuyun, hep birlikte okuyalım; karar verelim, ben süremi size veriyorum.

Şimdi, bunun gibi daha nice nice fezlekeler geliyor, kardeşlikten dem vuruyorsunuz. Şimdi, bu kardeşliği getirdiğiniz veya kardeşliğin geldiği nokta bu Türkiye'de. Kardeşliğin karşısına ne koyuyorsunuz? Biraz önce Sayın Başkan da bölücülükten falan, milletin bölünmez bütünlüğünden bahsetti. Bu konuyla ilgili de her seferinde siz bizi bölücülükle itham ettiğinizde ben de bu konuşmayı yapacağım. Son seferde de ucundan değinmiştim. Birkaç hafta önce Dışişleri Komisyonunda kısaca bu konuşuldu. Yaklaşık bir sene önce, belki on ay önce burada da konuşuldu.

Şimdi, arkadaşlar, HDP olarak her zaman diyoruz ki biz gerçekten, barış içinde, ortak, birlikte Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşamak istiyoruz. Biz bunu her seferinde beyan ediyoruz, şöyle bir tutalım onu.

Öbür taraftan, AKP 2002'den beri iktidardadır, 2003'te ikinci Hükûmetini kurmuştur; 2004'te 16 tane irili ufaklı adalarımız Yunanistan tarafından işgal edilmiştir.

AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) - Ne zaman?

ZİYA PİR (Devamla) - 2004'ten beri ve bugüne kadar gıkınız çıkmadı, şimdi devletin bütünlüğünden bahsediyorsunuz.

ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Sayın Vekilim, doğru değil o söyledikleriniz.

ZİYA PİR (Devamla) - Jellinek der ki: "Bir devletin devlet olması için, bir, toprağı vardır; ikincisi, o toprak üstünde halkı vardır; üçüncüsü, egemenliği vardır."

AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) - Vallahi iyi başladın ama iyi bitiremiyorsun!

ZİYA PİR (Devamla) - Şimdi, bu adaları siz Yunanistan'a terk ettiniz, bizim ortak vatanımızın topraklarını gıkınız çıkmadan onların işgaline terk ediyorsunuz ve ben size -son bir dakikam var- soruyorum: Birlikte yaşamayı savunan bizler miyiz bölücü yoksa o adaları Yunanistan'a terk edenler midir bölücü?

ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - PKK'yı bir söylesene.

ZİYA PİR (Devamla) - Bunun cevabını sizden değil Sayın Bakandan istiyorum. Sayın Bakan, buyurun, bizi götürün o adalara, hep birlikte gidelim, egemenlik bizde mi başkasında mı, bir görelim.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Öyle bir şey yok, uydurma!

ZİYA PİR (Devamla) - İkinci soru Sayın Bakanım -"evet" veya "hayır" diyebilirsiniz- PYD'yle ilgili. Ben bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum, sormak istiyorum: PYD Türkiye tarafından, ya bu Meclis tarafından ya da Bakanlar Kurulu tarafından resmî olarak terör listesine alındı mı alınmadı mı? Onun cevabını verin, ondan sonra PYD'yle ilgili terördür ya da değildir diye konuşun.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)