| Konu: | Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 29.01.2016 |
MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün yine Sur ve Cizre'de 2 şehidimiz var. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum ve büyük Türk milletimizin başı sağ olsun.
Şimdi, konu, tabii, sürekli yanlışlar üzerinden gidiyor, sıkıntı oradan kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Evet, çok yanlış oldu bugüne kadar, bu yanlışların başında... Biz ne dedik Milliyetçi Hareket Partisi olarak? "Çözüm çözülmedir." dedik, "Çözüm ihanettir." dedik ve bu sürecin olmaması gerektiğini sürekli söyledik. Bugün geldiğimiz noktada da, eminim ki burada oturan milletvekili arkadaşlarımız bu sürecin ne kadar yanlışa sürüklediğini görüyordur.
Şimdi, liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin sözlerini tekrar ederek aslında başlamak istiyorum sözlerime: Uzak değil, neredeyse yanı başımızda, güney sınırımızın hemen dibinde, Yayladağı'nın tam karşısında Türkmen Dağı var ve yanıyor, kanıyor, toprağa düşen her Türkmen'le birlikte bir yanımız çöküyor. Kerkük'te ölüyoruz, Tuzhurmatu'da kurşunlanıyoruz, Bayır Bucak'ta karadan ve havadan bombalanıyoruz ve Türkmen can veriyor. Hayata gözlerini yuman Türkmen kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Destek ve dualarımız, şartsız, Türkmen kardeşlerimizindir.
Evet, kulakların duyup gözlerin gördüğü ama vicdanların sustuğu yer Türkmen Dağı'dır. Evet, tarihte bazıları susar, bazıları da soydaşlarına destek için can verir. Rabb'im Türk'ü, Türkmen'i korusun ve yüceltsin.
Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, konu aslında çok önemli ama bu konuyla ilgili hiçbir konuşma yapamadık. Ben birazcık bu konuya girmek istiyorum. İnsan ticareti, zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak, vücut organlarının verilmesini sağlamak demektir. İnsan ticareti, kuvvet kullanarak veya kuvvet kullanma tehdidiyle zorlama, kaçırma, hile, aldatma, nüfuzu kötüye kullanma demektir; kişilerin çaresizliklerinden yararlanarak veya kişileri ikna ederek ülkeye sokmak, ülke dışına çıkarmak, kaçırmak, sevk etmek ya da barındırmak demektir. İnsan ticareti bireylerin ticaretinin yapılmasıdır. İnsan ticareti, insana karşı işlenen bir suçtur, insan hakkı ihlalidir ve en hızlı büyüyen uluslararası suç sektörlerinden bir tanesidir.
Köleliğin dünyada yasaklanmasının üzerinden çok uzun süre geçmiştir, buna rağmen insanoğlunun köleleştirme ve başka insanları istismar etme isteği sona ermemiştir. Ülkemizde, iktidar partisi döneminde yani on üç seneden beri insan ticaretiyle kâğıt üzerinde mücadele edilmiştir, ilgili uluslararası sözleşmelerin imzalandığı söylenmiştir, yasal düzenlemelerin yapıldığı da belirtilmiştir. Güvenlik güçleri ve yargı mensuplarına yönelik eğitimlerin yapıldığı ve bir mağdur destek sisteminin oluşturulduğu üzerinde de durulmuştur ancak sahaya indiğimizde durum hiç de öyle değil.
Gelelim insan ticaretine yönelten faktörlere. Ülkesinde fakirlik, işsizlik, kadının sosyal ve ekonomik eşitsizliği, eğitimsizlik, aile içi şiddete maruz kalma, cinsiyete dayalı ayrımcılık, fırsat eşitsizliği, iç savaşlar ve buna benzer birçok sorunla karşı karşıya kalmış olan milletler, çözümü ülkelerinden kaçmak suretiyle insan ticareti mafyalarında aramıştır. Bugün ülkemize bakıldığında durum pek de iç açıcı değil. Bunu öncelikli olarak çeşitli kurumların yayınladığı birbirini tutmayan istatistiklerden anlıyoruz. Ayrıca son yıllara dair resmî rakamları içeren bir çalışma yapılmaması da bunun açıkça göstergelerinden bir tanesi. Bu durum, insan ticaretiyle mücadele konusunda Hükûmetin bütüncül bir politika izlemediğini ve bu konuda gerektiği gibi mücadele etmediğini açıkça ortaya koymaktadır. Hükûmetin bu konuda doğru bir politika izlememesinin bedelini hayatlarını, geleceklerini, mal varlıklarını, ailelerini kaybeden masum insanlar ödemektedir. Ayrıca, kaçakçılık güzergâhında yaşamakta olan yerel halkın günlük hayatlarını ve güvenliklerini de tehlike altına almaktadır.
İktidar partisinin bu yanlış politikaları karşısında insan ticareti mafyası gün geçtikçe arsızlaşmış ve baş edilmez hâl almıştır. Ancak Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler bu konunun öneminin farkındayız. Milletimizin yaşadığı sorunlara çözüm bulmak asli görevlerimizdendir.
Suç mağdurlarının bir yerden bir yere naklinin söz konusu olduğu bir başka olay da göçmen kaçakçılığıdır. Bakın, Türkiye'de toplamda 160 tane kara, hava, deniz ve demir sınır kapısı bulunmaktadır. Her yıl binlerce göçmen bu sınırlardan yasal veya yasa dışı yollarla Türkiye'ye giriş yapmaktadır. Göçmenlerin bir kısmı Türkiye'de kalırken büyük bir bölümü Avrupa'ya göçmenin yollarını aramaktadır. Daha iyi yaşam umuduyla her yıl binlerce kişi yasa dışı yöntemi kullanmaktadır. Dünya çapında bir sektör hâline gelen yasa dışı göçmen kaçakçılığında bir yılda dönen paranın 40 milyar doları bulduğu belirtilmektedir. Bunun yaklaşık 10 milyar doları ise Türkiye'de dönmektedir.
Bu iki suç türünde de suçluların temel amacı mağdurlar üzerinden yasal olmayan maddi kazançlar elde etmektir yani mağduru sömürmek söz konusudur ve organize suç grupları tarafından işlenen bu suçlar büyük bir rant oluşturmaktadır.
Değerli milletvekilleri, yüzlerce insanın sıkışarak binip karanlık sulara açıldıkları tekneler, botlar bir anda onların sonu olabiliyor. Üstelik son günlerde bu acı örneklerin sayısı katlanarak artmış durumda. 700-800 insanın bulunduğu tekneler batıyor, kadın çocuk demeden yüzlerce can yitip gidiyor. Hemen her gün gazetede ve televizyon haberlerinde, yakalanan ya da denizde ölen göçmenlerin hazin hikâyeleri yer almaktadır. Sahil Güvenlik ekipleri denizlerden âdeta ceset toplamaktadır; günlerce kaybolan göçmenleri arıyorlar, denizlerimiz insan mezarlığına dönmüş durumda. Sadece deniz yoluyla değil, aynı zamanda kara yoluyla da bu mücadeleyi veren göçmenler insan tacirlerinin kurbanı olmakta, kamyon kasalarında, kapalı konteynerlerde yolculuk yapan mülteciler havasızlıktan ellişer, yetmişer can vermektedir. Her gün onlarca, yüzlerce insanın hüzünlü gözleri karanlık sularda, kapalı kasalarda bir daha açılmamak üzere kapanırken iktidar partisi çözüm arayışlarını sürdürmekte ve sürdürdüğünü söylemekte. Bu durum benim olduğu kadar eminim ki sizlerin de canını acıtıyordur.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, milletin huzurunun ve refahının teminine yönelik politikaların geliştirilmesi esas hedefimizdir ve öncelikli görevimizdir. Her insanı mukaddes bir varlık ve emanet olarak kucaklamak ve onların gönlünü, sevgisini ve saygısını kazanmak suretiyle bir gönül seferberliği anlayışı içerisindeyiz.
İnsan ticareti üzerine yapmış olduğum konuşmamı bir hadisle bitirmek istiyorum. Hadise göre Allahuteala "Ben kıyamet günü üç kişinin hasmıyım; söz verip sözünden dönenin, hür bir kimseyi satıp parasını yiyenin, bir kimseyi kiralayıp onu tam çalıştırdıktan sonra ücretini vermeyenin kıyamet günü hasmıyım." buyurmaktadır.
Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)