Konu: | Türkiye Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında Ekonomik ve Ticari İşbirliği Anlaşması ile Anlaşmada Düzeltme Yapılmasına İlişkin Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 35 |
Tarih: | 29.01.2016 |
HDP GRUBU ADINA SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsüye gelirken şunu düşündüm, dedim ki: Biz bir haftadır, Halkların Demokratik Partisi olarak, her konuşmamızda ambulans sorununu ve oradaki yaralıların durumunu anlatıyoruz ve her anlattığımızda bir defa toptan ret üzerinden karşı geliniyor. Hiçbiriniz sormuyorsunuz "Ya, bu gerçekten doğru mudur? Var mıdır? Böyle bir şey varsa niye yapılmıyordur?" Yani, uluslararası düzeyde krize dönüşecek kadar bir ambulans sorunu, bu ülkenin çözemeyeceği kadar âciz bir sorun mu, biz bu kadar âciz bir ülke miyiz? Bu kadar büyük bir ülkeden bahsediyoruz -her açıdan- devasa bir ekonomiden bahsediyoruz, NATO'nun 2'nci büyük ordusu olduğunu söylüyoruz, teknik olarak en iyi yerde olduğumuzu söylüyoruz ama bir ambulans konusu geldiğinde 28 insanı ölüme mahkûm ediyoruz. Bu şekilde bakıyoruz çünkü bakış açımızda sorun var.
MURAT BAYBATUR (Manisa) - Sizin mi!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Bizim bakış açımızda...
ALİM TUNÇ (Uşak) - Kesinlikle sorun var sizin bakış açınızda.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - ...bu Meclisin bakış açısında sorun var.
MURAT BAYBATUR (Manisa) - Sizinkinde var. Sizde var, sizde var.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Niye var, biliyor musunuz? Yani, şimdi, oradaki yaralı insanlar bir tehdit ve şantaj aracı olarak ölüme mahkûm ediliyor. İnsani olarak bakılmadığı gibi, sadece politik bakış açısına sahip. Politik olsa içim yanmayacak, politik bile değil. Sadece öyle buyrulmuş, ret üzerine ret cevabı veriliyor. Politik bir bakış açınız olsaydı, burada oturup politik çerçevesini çizerdiniz, bunun karşısında dururdunuz. Ama ambulans üzerinden bu kadar cümle sarf ediyoruz, bu sıralardan biri çıkıp da "Bu ambulans niye gitmiyor? Biz ambulans gönderiyoruz, aslında böyle bir şey." diye somut, pratik bir karşılık veremiyor.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Verdik, verdik.
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Kaç defa söylendi ya! Daha açık nasıl söylenecek? Sağlık Bakanı geldi ya! Daha açık nasıl söylenecek?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Veremiyor çünkü karşılığı yok. Veremiyor çünkü bilerek isteyerek, taammüden onları ölüme sevk ediyor. Bilerek isteyerek 13 yaşındaki, 15 yaşındaki sivil insanları ölüme sevk ediyor ve sonra gelip diyor ki "Orada silahlı insanlar var."
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Gerçeği, doğruyu söyleyen kanalları kullanıyoruz, yalan söyleyenleri değil.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Velev ki var, silahlı insanlar var. Senin -NATO'nun 2'nci büyük ordususun- tankın var, topun var, zırhlı aracın var. Dört bir yanda, ilçenin içinde zırhlı araçlar var, binlerce Özel Harekât var; JÖH var, PÖH var, esedullah timi var...
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Hikâye okuyorsun, hikâye!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - ...SAS var, daha ismini bilemediğim, yerelin dışında onlarca unsur var. Niye, bunların içinden bu kadar zor mudur o yaralıları almak? Bu kadar mı zor? Bu kadar mı âciziz yani? O yaralıları alamayacak kadar bu ülkenin bir kudreti yok mu?
MURAT BAYBATUR (Manisa) - Sizin istediğiniz bu zaten.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Biz âciz değiliz, âciz kimler belli zaten, belli.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Bu ülkenin yaralılara müdahale edecek kadar hastanesi yok mu?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Sokağın başında ambulans.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Bu ülkenin o hastaları alabilecek kadar ambulansı yok mu?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Var, var; sokağın başında
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Kimlerin âciz olduğu çok belli oluyor.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Yani, bu kadar mı acziyet var ya da bu kadar mı korkaklık var; hangisi? Ya da bu kadar mı algılarımız kapalı?
MURAT BAYBATUR (Manisa) - Açık, açık, gayet açık, hepsi açık.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Bu kadar mı algılarımız kapalı?
Eğer gerçekten, bu yaralılar üzerinden, düşündüğünüz gibi olsa gider alırdınız, somut, pratik "Biz gittik aldık, bakın böyle çıktı." derdiniz, hiç bu tartışmayı sürdürmezdiniz. İlk günden giderdi ambulans alırdı, getirirdi, "Şu insanlar, şu kimlikte insanlar var, siz bu kadar kıyamet kopardınız ama burada yaralılar yok, bunlardır." derdiniz ama sekiz gündür 6 insan yaşamını yitirdiği gibi, şu an 4 insan kritik seviyede -yaşamının kritik seviyesinde- ve temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın, aynı Sağlık Bakanlığı, İstanbul'da, on dakika ambulans geciktiği için oranın personeli hakkında, oranın sağlık müdürü hakkında soruşturma açarken... CNN Türk'te, canlı yayında gazetecilerin sorduğu soruya karşılık sağlık personelinin verdiği cevap şu, diyor ki: "Alabiliyor musunuz?" Diyor ki: "Orada çatışma alanı var." "Peki, bizim ambulanslarımız gitmezse belediyenin ambulansları gidebilir mi?" diyor. "Evet, gidebilir çünkü orayı iyi tanıyor." diyor, onların alacağını söylüyor. "Peki, niye gitmiyor?" diyor, "Emniyet izin vermiyor." diyor.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Ya, niye böyle yapıyorsunuz?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Açın, bakın. "Emniyet izin vermiyor." demek bile, Emniyet üzerinden bu kadar cümle kurmak bile, oradaki insanların yaşamına "Bırakın ölsünler." demektir. Biz de burada diyoruz ki: Bırakın ölsünler.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Tabutların içinde silah mı götürecek belediyenin ambulansı?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Peki, size soruyorum: 28 insan yaşamını yitirdiğinde, bu ülkedeki insanlar...
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Hem devletten ümidimizi kesmedik diyorsunuz, devletin her türlü hakkı var diyorsunuz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Müdahale eder misiniz.
...28 insan yaşamını bir anda yitirdiğinde ve onların içinde ister silahlı ister sivil -sivil çoluk çocuk da var- öldüğünde...
ALİM TUNÇ (Uşak) - Ha, "ister silahlı, ister sivil"...
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - ...bilerek ve isteyerek öldürdüğünüzde -öldürme amacı güttüğünüzü iyi biliyorum- 28 insan öldüğünde, bir infial olursa -ki bu benim kişisel öngörümdür- nasıl bakacaksınız? Ne diyeceksiniz?
MURAT BAYBATUR (Manisa) - İstediğiniz bu zaten.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Biz bunu istiyorsak müdahale edersiniz.
MURAT BAYBATUR (Manisa) - Ediyoruz, ediyoruz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Niye gidip almıyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyelim lütfen.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Biz gidip alalım diyoruz, biz alternatif oluşturalım diyoruz, biz çözüm getirelim diyoruz.
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Önce silahı bırakın, silahı.
MURAT BAYBATUR (Manisa) - İşinize geleni duyuyorsunuz, işinize gelmeyeni duymuyorsunuz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Biz, almak için her türlü pratik çözümü getirmemize rağmen...
BAŞKAN - Müdahale etmeyelim kürsüdeki hatibe.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - ...oturduğunuz yerden sadece ret üzerinden, dogmatik, tabulaştırılmış bir zat üzerinden cümle kuramıyorsunuz. Bütün mesele budur.
MURAT BAYBATUR (Manisa) - He, he(!)
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Yoksa, eminim ki siz, şuradan çıktığınızda, yolda gittiğinizde bir kedi bile sokağa düşse alıp onu kaldırırsınız, bir canlı olduğunu görürsünüz ama söz konusu oradaki Kürt halkıyla ilgili bir konu olduğunda, bire bir o kodlanmış olan ulus, ilkel milliyetçilik duygularınız insani duygularınızın önüne geçiyor.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Karıştırma!
MURAT BAYBATUR (Manisa) - Hiç alakası yok, hiç alakası yok! Terörist, teröristlerle bizim problemimiz! O sizin işiniz, bizim değil!
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Hiç öyle değil!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Eğer gerçekten, bugün insani duygularınız ön planda olmuş olsaydı, sekiz gün boyunca burada insanlar her türlü olağanüstü çabayı gösterip ambulans için bu kadar cümle kurmazdı. Hiçbirimizin bu kadar cümle kurma gibi bir derdi yok.
HASAN TURAN (İstanbul) - Ezberledik artık, aynı şeyler!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Bu ülkenin konuşacağımız yüzlerce sorunu var ve bu ülkenin ne kadar dibe vurduğunun elimizde onlarca verisi var, sayısal, istatiksel, bilimsel verileri var.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Söyle, onları söyle, neymiş o sayısal veriler, göster! Göstersene onları, neymiş?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Ama şu anda, ülkenin bir tarafında kan akarken insanları düşüncesinden dolayı, kimliğinden dolayı ölüme mahkûm ettiğiniz bir bakış açısından dolayı, bizim insani ve ilkesel refleksimiz buna izin vermez.
MURAT BAYBATUR (Manisa) - Hiç alakası yok! Kimlikle alakalı değil, örgütle alakalı, örgüt, PKK'lılarla alakalı!
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Hayır, öyle bir şey yok. Yalan, yalan!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Bugün sadece kürdistanda değil bu, eğer bu Yozgat'ta olsaydı, bu Sivas'ta olsaydı, emin olun, biz sizden daha büyük bir çaba gösterirdik.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Suriye'yi ne zaman hatırladınız siz? Suriye'deki savaşı ne zaman hatırladınız, ona cevap verin!
HASAN TURAN (İstanbul) - Kimlik siyaseti yapıyorsunuz, kimlik!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Çünkü, biz insanlara kimliklerinden dolayı ayrı bir bakış açısına sahip değiliz, olmayacağız da. Bunun için de asla ve asla sizin gibi bakmayacağız.
Ben şahsen, kişisel olarak şunu düşünüyorum, buradaki kadın vekillerin, biraz kadınlığın analık duygusundan ve biraz da merhametinin erkeklerden daha farklı olmasından kaynaklı şunu düşünürdüm, derdim ki: "Benim düşünmediğim, benim tahammül etmediğim insanlar, benim düşman gördüğüm insanlar ama bu insanlar günlerdir bunu söylüyor, ben gerçekten bir insan olarak, bir kadın olarak 13 yaşında bir çocuğun ölüme mahkûm edildiğini duyuyorum, gidip...
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Kürt kardeşlerimiz bizim kardeşlerimiz, düşmanımız değil! Teröristler bizim düşmanımız!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - ...gerçekten 13 yaşında bir çocuk ölüme mahkûm edilmişse ben nasıl buna karşı cevap veremem." bunu düşünürdüm.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Siz eline molotof verirken iyiydi, değil mi?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Ama ne yazık ki öyle bir duruma gelmişiz ki, öyle bir duruma gelmiş ki insanlar, sadece ve sadece durduğu yeri korumak üzerine cümle kuruyor, bundan sonraki günü düşünmüyor, bunun üç yıl sonrasını, beş ay sonrasını, bir gün sonrasını.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - PKK'nın yaktığı evlatlarımız hastanede, onlara ne oluyor? PKK'nın yaktığı çocuklardan bahsedelim mi? Yanan çocuklardan bahsedelim! Yanık tedavisi gören çocuklar Ankara'da hastanede!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Yarın sabah o tank atışlarından dolayı o 28 insanın tamamı öldüğünde, bugün buradaki hiçbir insanın kalkıp bizimle ilgili en ufak bir cümle kurma hakkı yoktur, olmayacak çünkü biz sonuna kadar bunu söyledik, sonuna kadar, verileriyle yerini, adresini.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Terörü lanetleyin, konuşalım! PKK'yı lanetleyin! Buyurun, lanetleyin!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Bakın, adresini söylüyoruz, kimlik bilgilerini söylüyoruz ve o kadar kendimize öz güvenimiz yüksektir ki Sağlık Bakanlığına net bilgi veriyoruz, Adalet Bakanlığına, İçişleri Bakanlığına, Başbakana net bilgi veriyoruz ve net cümle kuruyoruz burada.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Yaktığınız ambulanslardan konuşun.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Bunun kadar net cümle kurulan bir yerin...
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Siz Sayın Başbakanımızın, sayın bakanlarımızın söylediklerine inanmıyorsunuz da biz niye sizin söylediklerinize inanalım Hanımefendi?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Size düşen şudur: "Madem bu kadar net cümle kuruyorsun, ben de gider senin net cümlene karşı öyle olmadığını ispatlarım." Nasıl ispatlarım? Gider, o yaralıları alırım, o insanların cenazeleri varsa alırım, onun karşısında ben ona derim ki: "Bu insanlar böyle değil."
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Tabutların içindeki silahları konuşun.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Ama, bunun üzerinden, sizin gibi, oturduğum sıradan her şeye hayır, terör, hendek, çukur, barikat... Ne bu ya?
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Ambulansların içinden çıkan silahları konuşun!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Hendekten mi bahsediyorsunuz? Hendeği yaratan sizsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİM TUNÇ (Uşak) - Çukur, çukur!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Çukuru da yaratan sizsiniz barikatı da yaratan sizsiniz, sizin güvenlik politikalarınızdır.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - İftira atan sizsiniz!
ALİM TUNÇ (Uşak) - Çukurun içindesiniz, hepiniz çukur oldunuz!
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Çukurun içindesiniz hepiniz, çukurun! Hepiniz çukura mahkûmsunuz!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Eğer bugün bir şehri yaşanmaz hâle getirip nefes alma şansı vermezseniz, insanları ölüme mahkûm edip her gün, saniyeler içinde ölümünü canlı canlı izlerseniz, o ölümler karşısında o ölülerin sahipleri, yakınları size karşı en ufak bir insani refleks duymazsa hiç onları yargılayamazsınız.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Ya, merak ediyorum orada kim var acaba? Ben çok merak ediyorum, oradan kim çıkacak acaba diye, çok merak ediyorum. Hangi üst düzey birileri var acaba orada, çok merak ediyorum.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Ve 28 insan ola ki yaşamını yitirirse -Allah korusun, umarım öyle bir şey olmaz- o 28 insanın -28 candan bahsediyorum ve tamamının sivil olduğunu söylüyorum, iddia ediyorum, arkasındayım- hayatını kaybettiğini velev ki gördünüz -Allah'tan umarım ki, dilerim ki öyle bir şey olmaz- eğer ki o 28 insan yaşamını yitirirse...
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Beş aydır bir sürü insan öldü, bir sürü şehit verdik, hiç bu kadar derdine düşmediniz ya! Çok merak ediyorum. Kim çıkacak?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - ...burada buna karşı cümle kuranlar, burada onların kimliklerinden dolayı "Ölüme mahkûm olsun." diyenler...
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Silahları bırakmaya davet ediyor musunuz teröristleri? Silah bıraksınlar mı, devam mı etsinler sivilleri öldürmeye?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - ...burada ölümüne karşı sevinç naraları atanlar, çığlık atanlar, "İyi ki ölmüş." diyenler, "Şunlar böyledir." diyenler, "Gitmesin, ambulansın gitmesini istemiyoruz." diyenler...
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Sivil halkı öldürmeye devam edenlere mesajınız ne?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - ...umarım burada, gerçekten, yapılan o tank atışlarında, tavanların altında o insanlar nasıl yaşamını yitiriyorsa...
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - İftira ediyorsunuz! Hiç kimse böyle bir şey demedi burada.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - ...emin olun ki o insanlar da yaşamını, insanlığını orada yitirmiş olacak.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Çok şükür, içinde Allah korkusu olmayanların, merhamet duygusu olmayanların neler yaptığını biz çok güzel görüyoruz Hanımefendi.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Sekiz gündür 6 insan yaşamını yitirmiş diyoruz, hâlâ burada oturup bize karşı cevap veriyorsunuz.
MURAT BAYBATUR (Manisa) - Vereceğiz tabii, yalan söylüyorsun.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - En güzel cevabı size millet verecek.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Yani bu kadar mı olur ya? Biz ne zaman insanlığımızı bu kadar kaybettik? Bizim ne zaman buralarımız bu kadar kör oldu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MURAT BAYBATUR (Manisa) - Aklınızı kiraya vermeyin!
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Bizim ne zaman algılarımız bu kadar kapandı? 28 insanın 6'sı yaşamını yitirdi diyoruz, 13 yaşındaki çocuk her an ölebilir diyoruz ve hâlen, orada oturup sırf cevap vermek adına akla, mantığa, ahlaka, vicdana sığmayan cümleler kuruyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Böyle midir yani?
Ben burada şunu söylüyorum, burada bize düşen şudur: O kadar netseniz, gelin ambulanslarımızı götürelim derim yahu; ben derim ki, gelin, ambulansları götürelim derim yahu! Her gün aynı şeyi dinlemek istemiyoruz derim.
BAŞKAN - Sayın Yiğitalp, süreniz dolmuştur.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)