GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:33
Tarih:27.01.2016

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 68 sıra sayılı Yasa Teklifi'nin 22'nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde konuşacağım.

Bu madde, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 74'üncü maddesinde değişiklik yapıyor ve doğum sonrası ve öncesi ücretli ve ücretsiz izinlerle ilgili iyileştirmeler yapıyor. Biz bu konuda daha da iyileştirme yapılması için bir değişiklik önergesi verdik ama biliyorum ki bunu reddedeceksiniz. Nereden biliyorum? Çünkü bugüne kadar muhalefet ne söylediyse hepsini reddettiniz. Niye böyle? Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi çoğunluğun vermiş olduğu bir kibirle, bir istiğna hâliyle dolaşıyor bu Mecliste. Bu iyi bir şey değil değerli arkadaşlarım. Türkiye parlamenter demokrasiyle yönetiliyor; evet, çoğunluk kanunları çıkarır, çoğunluğun oyuyla burada kararlar alınır ama bir uzlaşma kültürü de olur, bunlar konuşulur, muhalefetten gelen tekliflere de açık olursunuz.

Bakın, bugün üç saat Meclis gündemine geçemedi. Mecliste bulunan gruplardan biri olan Halkların Demokratik Partisinin bir iddiası var, diyor ki: "Cizre'de 24 insan -28'di, 4'ü öldü- yaralı bir şekilde bekliyor." Bu bir iddia mı? Değerli arkadaşlarım, "bekliyor" deniliyor, bunlar yaralı, bunların kim olduğu, kimliği önemli değil. Evet, terörle mücadele, hepsini anladık ama insan hakları, yaşam hakkı diye bir şey var. Savaşlarda bu yapılıyor Sayın Bostancı, savaşlarda yapılıyor. Dolayısıyla, buna kulak tıkamak yanlıştır, bunu dinlemek gerekiyor, gereğini yapmak gerekiyor. Bakın, bölge insanının, bölgedeki siyasetçilerin, milletvekillerinin Ankara'ya olan umutları bütünüyle ortadan kalkıyor. Bu, vahim bir şeydir Türkiye için değerli arkadaşlarım. "Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü" diyorsunuz ama bu tutumunuz bölünmez bütünlük konusunda en büyük risktir.

Değerli arkadaşlarım, aslında görüştüğümüz torba yasada çok farklı konularda değişik düzenlemeler getiriliyor. Bu konulardan bir tanesi de sözleşmeli erler, uzman çavuşlar ve uzman jandarma. Bu konuyla ilgili 14'üncü, 15'inci maddede düzenlemeler yapıldı, değişiklik önergeleri verdik, reddettiniz. Daha önce de, daha önceki bir torba yasada da sözleşmeli erlerle ilgili gerçekten vicdanları sızlatan bir düzenleme yaptınız. Asgari ücretin 1.300 lira olması dolayısıyla sözleşmeli erlerin maaşı artacak, bu maaş artışı da ordudaki hiyerarşiyi bozacak diye, sadece hiyerarşiye takılarak ölüme sürülen bu insanlara gerçekten vicdansızlık yaptınız, geçen sefer de söyledim.

Bakın, değerli arkadaşlarım, şu anda -bugün de ölenlerden bir tanesi, şehitlerden bir tanesi uzman çavuş- 73 bin uzman er ve erbaş var, 20 bin uzman jandarma var ve 8.125 de sözleşmeli er var. Aslında 50 bin kadronuz var, 2010'dan beri bu kadroyu tamamlayamıyorsunuz. Niye? Çünkü bu insanlar gerçekten esir kamplarında yaşıyorlar neredeyse. Hiçbir hakları yok, hiçbir insani şeyleri yok. Bunlar taşeron işçi gibi büyük bir baskı altında yaşıyorlar. Ekonomik, sosyal şartları çok kötü. Uzman er ve erbaşların da böyle. Ya, kanun yapın, değiştirin, doğru fakat sadece bürokrasiye bakmayın. Gelin, bu insanların, bunların sivil toplum örgütleri var, dernekleri var. Bakın, Emekli Uzmanlar Derneği. Adamlar geliyor, konuşuyor, anlatıyorlar. Bunları bir dinleyin lütfen, ne olur? Bunlar ne istiyorlar? Ondan sonra oturalım, böyle torba çorbayı bırakalım, adam gibi bir yasa yapalım. Bu insanların ihtiyaçları ne?

Bakın, bu insanlar derken gerçekten ölüme gönderdiğimiz insanlar. Ölüme göndermemizin sebebi de siyasetin bu sorunu çözmemesidir değerli arkadaşlarım. Terör örgütü var, tabii var; dış güçler var, tabii var ama bu işi çözecek olan ne dış güçler ne terör örgütü ne kimse. Biz, biz değerli arkadaşlarım, siz yani siyaset, bu işi Türkiye Büyük Millet Meclisi çözecek. İşte, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu işi çözmediği için bu çocuklar ölüme gidiyor ama ordudaki hiyerarşi, düzen filan diye bu çocuklara gerçekten yazık ediliyor. Bu insanlarla ilgili adam gibi bir yasa yapın. Bakın, görüşün bu Emekli Uzmanlar Derneğiyle, hep beraber görüşelim. Bu insanların isteklerini yerine getirelim, büyük haksızlıklar var.

14'üncü maddede yaptığınız düzenlemeyle, yine Anayasa'ya aykırı bir şekilde bu insanlara büyük bir haksızlık yaptınız. Nedir o haksızlık? Bütün memurlar üç sene bekledikten sonra, çalıştıktan sonra, iki sene çalıştıktan sonra ayrılırlarsa görevlerine dönebiliyorlar, bunlara yedi senelik çalışma şartı getiriyorsunuz. İnsaf edin değerli arkadaşlar! Bunlar gerçekten fakir aile çocukları, gariban çocukları. Gariban oldukları için bunlar uzman er, erbaş, sözleşmeli er oluyor, gidiyor orada ölüyorlar, bizim için, vatanı için.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Ve siz onlara arkadan dolanarak kazık atıyorsunuz maalesef değerli arkadaşlar.

ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Ne demek? Öyle bir şey olur mu Sayın Vekilim? Ne kazığı ya? Öyle şey yapar mıyız?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Bu, kabul edilemez.

Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)