GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:33
Tarih:27.01.2016

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yarı zamanlı çalışan kadınlara verilmesi planlanan İşsizlik Fonu'ndaki finansın bizim tarafımızdan doğru olmadığını düşünüyoruz. Çünkü yeteri kadar işsizler ordusuna sahip bir ülkeyiz ve insanlar işsizlikten kaynaklı, işinden çıkarıldıktan sonra zaten İşsizlik Fonu'nu alamıyor. Bunun sermayesini, finansını farklı şekillerde kullanmak gerekiyor. Yarı zamanlı çalışan kadınlar için, anneler için o farklı yöntemlerle, kreşlerle, anaokullarıyla vesaire bunların üzerinde bakımevleriyle çözülebilir.

Bunun dışında, bugün 3 arkadaşımızın açlık grevinde olmasını konuşmak istiyorum. 3 arkadaşımız, düşünün ki beş gündür, altıncı güne girdiğimiz bir alanda, tanklarla, toplarla dövülen bir alanda ambulans gidemediği için, sadece ambulans gelsin, hizmet alsın diye açlık grevinde. Burada sayın milletvekilleri şunu söylüyor, onlar üzerinde onlarca kriminalize eden cümleler kuruyor... Velev ki öyledir, o insanları ölüme mi mahkûm edeceksiniz? Hukuk ülkesi değil mi burası? Hukuk ülkesiyse ve yargı varsa bunu alırsınız, tutuklarsınız, yargılarsınız ama önce tedavisini yapmak zorundasınız. Ve ambulans bir lütuf değildir, ambulans yapılması gereken bir görevdir, kamu hizmetidir ve bu kamu hizmetini yapmak için de siz bu halktan vergiler alıyorsunuz. Bakın, dün gitmiş olsaydı bugün 5'inci insan yaşamını yitirmemişti. Eğer bugün de alınmamış olursa 23 insan daha yaşamını yitirmiş olacak. Peki, biz, ileride bunların kimliklerini gördüğümüzde, sivil olduğunu gördüğümüzde ne diyeceğiz bunlara? Diyelim ki savaşçıdır, siz yine gidersiniz, ambulans olarak alırsınız, görevinizi yaparsınız, sonra adli kolluk kuvvetleri gider, görevini yapar. Burada ısrarla ve ısrarla insanlar ambulans için ya... Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi bir meclis ambulans konusunu çözemiyor. Vay bizim halimize! Siz 80 milyonun sorununu nasıl çözeceksiniz? Grup başkan vekilimiz ve 2 vekilimiz şu anda orada açlık grevine giriyor, sırf ambulans alsın diye; bundan daha ayıp ne olabilir, bundan daha utanılacak ne olabilir? Yani bu kadar basit, en sıradan, en kolay yapılması gereken bir görev ne yazık ki yapılmıyor, 3 vekilimiz açlık grevine girmek zorunda kalıyor ve burada sayın bakanlar bunun üzerine bir açıklama dahi yapmıyorlar. Onun için onlarca parantez açılıyor, yok, teröristtir; yok, odur; yok, budur; bu sizin sorununuz değil, siz ambulansı gönderirsiniz, ambulans onları alır, gider tedavisi varsa tedavi edilir, edilmeyenler... Kolluk kuvvetleri orada zaten, kimlikleri belli, kim oldukları belli, neyin peşindesiniz? Yani onların hepsinin birden ölmesini mi izleyeceğiz burada? Canlı canlı hepimiz ölümlerini mi izleyeceğiz? Bu kadar mı biz insanlığımızdan çıktık, bu kadar mı vicdanlarımız yok? Ben bunu gerçekten soruyorum: Yani oradaki 24 insan yaşamını yitirdiğinde siz mutlu mu olacaksınız, çok mu rahatlayacaksınız? Kürt sorunu mu bitmiş olacak, terör sorununu çözmüş mü olacaksınız, yoksa yeni bir terör mü yaratacaksınız? Yani oraya ambulans gitmemesi için bu kadar çaba sarf ediyorsunuz.

Size düşen neydi, bize düşen? Anında ambulansın gitmesiydi. Ambulans gidecekti, alacaktı, gerekirse kolluk kuvvetleri onların tüm hukuki işlemlerini yapacaktı. Israrla aynı şeyleri söylüyorum çünkü bunu görmüyorsunuz. Zamanla yarışıyoruz; bakın, 5 insan yaşamını yitirdi, 29 insandan 5'i yaşamını yitirdi ve bunların içinde çocuklar var. Bu mu yani? Bu kadar mıyız? Bu Meclis bu kadar mıdır, bir ambulansı temin edemeyecek kadar? Bunu mu söyleyelim? Yani yarın, öbür gün bu sorunlar çözüldüğünde ya da çözüme gidildiğinde bu günler açılacak, arşivler açılacak ve bu 28 insanın nasıl öldüğünü ve günlerce ambulans için neler yapıldığını size herkes soracak. Bunu nasıl açıklayacaksınız hiç düşündünüz mü? Bunun izahını nasıl yapacaksınız? Kime ne söyleyeceksiniz? Yok teröristtiler, biz ambulans göndermedik mi diyeceksiniz? Ölmelerini mi istiyoruz diyeceksiniz? Biz onları öldürdük mü diyeceksiniz? Bilerek, isteyerek, taammüden öldürdük diyeceksiniz değil mi, her gün ve her gün?

Tam bugün altı gündür o ambulans sorunu çözülmüyor. Bu ülke nasıl yönetiliyor? Bu ülkeyi kim yönetiyor? Sağlık Bakanı ambulans gönderemiyorsa, İçişleri Bakanı bunun güvenliğini alamıyorsa bu ülkeyi kim yönetiyor? Kim bu ambulansa karar veriyor? Kim bu ambulansın gitmesini engelliyor? Bunu bir izah edin, lütfen bir izah edin! İnsanların açlık grevine girmesini zorlayacak kadar bunun bir açıklaması olmalı, olmak zorunda. Durduğunuz yer bunu gerektiriyor. (HDP sıralarından alkışlar)