| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 26.01.2016 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu bize yönelik eleştirilerde genellikle bölgede, Kürt illerinde, kürdistan illerinde meydana gelen olayları...
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) - Bırak "kürdistan"ı ya, Türkiye Cumhuriyeti.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - ...gündeme getirdiğimizi ve bu konuda farklı bir yaklaşımı sergilemeye çalışıyorlar ama şunu ifade etmek isteriz ki: Bazı meseleler o kadar önceliklidir ki, o varken başka hiçbir şey konuşulamaz. Şu anda biz, yaşam hakkının yerle bir edildiği, yaralıların tedavi edilmediği, çocukların öldürüldüğü, cenazelerle yaralıların bir bodrumda tutulduğu zaman diliminde başka bir meseleyi konuşamayız.
Dört gündür Şırnak Milletvekilimiz Faysal Sarıyıldız -diğer milletvekillerimiz de sık sık yazıyorlar- Cizre'de bodrumda 28 yaralının olduğunu ve acilen tedavi edilmezlerse tek tek yaşamlarını yitireceklerini yazıyor. 4'ü hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tedbir kararı verdi, bir saat içinde. Cihan Karaman için üç gün boyunca tedbir kararına rağmen maalesef ambulans gitmedi ve Cihan Karaman yaşamını yitirdi. Ondan sonra 3 tane yaralı daha o bodrumda yaşamlarını yitirdiler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına rağmen Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu Parlamento ve Hükûmet olaya müdahil olmadı. Gerçekten ortada insanlığa karşı suç işleniyor. Bu yaralıların ölüme terk edilmesi, ambulans gönderilmemesi, cenazelerin sokakta bırakılması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin gereklerinin yerine getirilmemesi, OHAL ilan edilmeden sıkıyönetimin ve darbenin en daha üsteki koşullarının bu ülkede yaşatılmasının bir adı var: Bu gerçekten hukuksuzluk, bu gerçekten kanunsuzluk, bu gerçekten keyfiyet. Bu rejimin adı nedir? Bunu hep birlikte Parlamentoda koyalım. Bu olaya Parlamentonun müdahil olması lazım.
Şu anda 24 insan, birisi bugün daha da ağırlaştı, can çekişiyor ve on dakikalık mesafede, Şırnak Valisini İçişleri Bakanı aşamıyor. Bugün Başbakana da aktardık. İster sivil olsun -hepsinin sivil olduğunu da söyleyeyim, hepsinin- isterse örgüt mensubu olsun, isterse başka bir kimlikte, inançta, dilde olsun o yaralıları tedavi etmek devletin temel görevlerindendir. Kasten, taammüden planlayarak insanlar ölüme terk edilemez. Şu anda savaşta bile -savaş olduğu kabul edilmiyor ama- savaşın en korkunç dönemlerinde bile, Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında bile alenen dünyanın gözünün içine baka baka yaralılar ölüme terk edilmemiştir. O ölenler de yaralılarla birlikte aynı zeminde kalıyor ve bodrum katındalar, üst katları iki gündür bombalarla bombalanıyor. Bu gerçekten tarif etmekte zorlandığımız bir mesele. Bu mesele dururken ne konuşabiliriz, insanlar orada can çekişirken biz neyi tartışabiliriz? Bu Parlamentonun gündemi... Bu ölümler, bu katliam, bu cinayet silsilesi dururken başka ne konuşulabilir? Halk bizlere yetki verdi, "Türkiye'nin problemlerini çözün, Kürt sorununu çözün, Türkiye'de eşit ve özgür yurttaşlık meselesini çözün, Türkiye'de hukukun üstünlüğü problemini çözün, insanların gerçekten barış içinde kardeşçe yaşayacağı bir ortamı yaratın." dediler ama şu anda yapılan tümüyle her sesi kısma, her isyanı bastırma ve her zulmü örtme ve farklı bir şekilde gösterme çabasıdır. Gerçekten vicdanlarınıza seslenmek istiyorum. Ben kendi adıma dört gündür gece uyumadım. Sabahlara kadar medyanın yanında bakıyorum, vekillerimizle görüşüyoruz, oradaki halk arıyor, "Her an ölebiliriz." diyor ve yanı başlarında hastane var. Ve bu sadece milletvekili olmayı gerektirmiyor, insanız biz ve insanlar orada can çekişiyor. Mehmet Yavuzel'in ayağı kangren, sosyal medyada annesinin çığlıklarını duyduk. Terlik bile bulamadan hızla çıkmış çocuğunu kurtarmaya çalışıyor. Bu feryatları bu Parlamentonun dinlemesini, duymasını ve bunun gereğini yerine getirmesini istiyoruz. Bizim tek talebimiz var, hukuka davet ediyoruz. "Türkiye'nin imza attığı uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirin." diyoruz. 112'yi aramak yerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Strazburg'tan karar almaya zorlayan bir yaklaşımın Türkiye açısından büyük bir utanç ve ayıp olduğunun altını çizmek istiyoruz.
Şu anda telefon hattımızda Şırnak Milletvekilimiz Sayın Faysal Sarıyıldız var ve kendisi orada, sokağa çıkma yasağının olduğu bölgede ilk günden beri orada ve kendisi size hitap edecek.
Buyurun Faysal Bey.
(Hatip tarafından cep telefonundan bir ses kaydı dinletilmeye başlandı) (AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkanım, böyle bir usul var mı!
BAŞKAN - Sayın Beştaş, böyle bir usul yok. Hayır, kürsüden siz hitap edeceksiniz, size konuşma sözü verdim.
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) - Orada ne işi var onun?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Böyle bir usul yok efendim, bunu kabul edemeyiz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Sayın Başkan...
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) - Ne işi var onun orada?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Faysal Bey milletvekilidir, yapamazsınız öyle!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Sayın Başkan, bir müsaade eder misiniz?
BAŞKAN - Kürsüden siz hitap edersiniz.
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) - Yeter be, yeter!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Şu anda Faysal Bey bu Parlamentonun milletvekili, buranın üyesidir.
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) - Yeter be!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) - Allah Allah ya!
BAŞKAN - Sayın Beştaş...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Buranın üyesidir.
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) - Defolsun, gitsin dağa!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Faysal Bey bu Parlamentonun üyesidir, üyesi!
BAŞKAN - Sayın Beştaş, kürsüye hitap etmek üzere siz geldiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - O da sizin gibi hakka sahiptir, tamam mı?
ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) - Hayır.
BAŞKAN - Kürsüden ancak siz hitap edebilirsiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Onu da halk seçti. (Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, Faysal Bey milletvekilidir, milletvekilinin sözünü kesemezsiniz!
BAŞKAN - Sayın Beştaş...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Benim sözümü kesemezsiniz!
BAŞKAN - Sizin sözünüzü kesemem.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ben şu anda bir milletvekili...
BAŞKAN - Telefondaki sözü kesebiliriz, telefondaki sözü kesebiliriz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Hayır, Faysal Bey milletvekili olduğu için...
BAŞKAN - Sayın Beştaş, kürsüye siz çıktınız, kürsü hatibindir, lütfen!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ya, bu yaptığınız gerçekten utanç verici! (AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Ya, milletvekilinin sesinden niye korkuyorsunuz, niye korkuyorsunuz milletvekilinden? (Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sayın milletvekilleri...
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Faysal Bey'in sesinden mi korkuyorsunuz? Ayıp ya, milletvekilidir! (Gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bu yaptığınız...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatip konuşuyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatip konuşuyor.
Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Benim üç dakikam gitti.
BAŞKAN - Hayır, siz kendiniz açtınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bir kere, bu Parlamentoda bu şekilde protesto etmekle ölümlerin arkasında duruyorsunuz, bu cinayetleri destekliyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Şu anda Şırnak Milletvekilimiz, o da sizin gibi halkın oyuyla seçildi, o da bu Parlamentonun bir üyesi. Şu anda buraya gelmiyor çünkü halk orada büyük bir katliam tehdidi altında. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Sizler bir Parlamento üyesinin buraya hitap etmesini engelliyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bu sizin suçluluğunuzu gösterir, bu panik sizin suçlu olduğunuzu gösteriyor.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Faysal Bey'in söylemlerini siz söyleyin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Faysal Sarıyıldız bir milletvekilidir, bunu asla unutmayın, bunu asla unutmayın.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) -Milletvekiliyse gelsin konuşsun burada.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Tabii ki buraya gelecek ve sizin yaptığınız zulmün... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bir kere, dinlemesini öğrenememişsiniz. Bir kere asgari koşullardan uzaksınız, gerçekten. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sayın hatibi dinleyelim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Lütfen müdahale eder misiniz!
BAŞKAN - Sayın Hatip, siz de şahsiyetle uğraşmayın, Genel Kurula hitap edin.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, uğultudan dolayı dinleyemiyorum.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Kendisi gelsin, telefonu değil.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Nerede...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ya bir bağırmayı kes ya!
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Bağırırım, sen bağıramazsın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - O cırtlak sesinle bağırmayı kes, kes sesini!
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Oradan bağıramazsın buraya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Kes sesini!
BAŞKAN - Buyurun Sayın Beştaş.
Sayın Enç... Sayın Enç...
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Meral Hanım, siz görüşlerinizi belirtin, dikkate almayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Sayın Başkan, siz müdahale etmemekle tarafsızlığınıza gölge düşürüyorsunuz.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Tarafsızlıktan bahsediyor ya. Gelsin burada kendisi konuşsun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Meral Hanım, Cizre'de yaşanan durumu anlatın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Gerçekten, deminden beri, dört dakikadır, bu protestoya bilerek ve isteyerek izin verdiniz.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Ne protestosu?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bizim konuşmamızı engellediğiniz gibi Şırnak Milletvekilimizin de konuşmasını engellemiş oldunuz.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Gelsin konuşsun burada, gelsin buraya.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Şu anda bizim tek gündemimiz var...
BAŞKAN - Lütfen sayın milletvekilleri...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Tek gündemimiz var, 24 yaralı bilerek ve istenerek, taammüden öldürülüyor ve bunun katili şu anda karar mercisinde olan insanlardır.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Şehit annelerine söyle onu, şehit annelerine söyle.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Şu anda bu kararı verenlerin hepsi bu cinayetin ortağıdırlar. Dünyanın gözü önünde insanları ölüme terk etmek cinayettir ve katliamdır. Burada bağırarak burada kendinizce haklı göstereceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sayın hatibi dinleyelim.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Sayın Başkanın da bugünkü tutumunun kesinlikle doğru olmadığını son olarak bir kez daha ifade edeyim.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Sizin yaptığınız her şey doğru, her şeyi mükemmel yapıyorsunuz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Yani, burada sizler konuşurken büyük bir metanetle dinlemeye çalışıyoruz. Birbirimizi anlamaya ihtiyacımız var, gerçekten birbirimizi dinlemeye ihtiyacımız var. Bütün problemleri ancak konuşarak çözebiliriz. Konuşmadan çözülebilecek, savaşla, şiddetle, ölümle çözülebilecek bir problem yoktur ve biz bunun için buradayız, demokratik siyaset için buradayız ve siyaset bu problemi çözemediği için, demokratik siyaset bu probleme el atamadığı için şu anda insanlarımız yaşamını yitiriyor. (AK PARTİ ve HDP sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Sizler kendi tutumunuzu ve haksızlığınızı bu şekilde göstermiş oldunuz. Gerçekten ne kadar haksız olduğunuzu bir kere daha görmüş olduk.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)