GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan'ın Hükümetin yaptığı açıklamadan sonra siyasi parti gruplarına onar dakika söz hakkı vermemesinin İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında usul görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:31
Tarih:21.01.2016

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bu mevcut İç Tüzük maddesini yorumlamanızla ilgili aleyhte söz aldım ama tutumunuzun gerçekten diğer Meclis başkan vekillerine de örnek olmasını temenni ediyorum, Sayın Ahmet Aydın da burada. Yani, bu Mecliste İç Tüzük'e göre hareket etmenin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Hangi siyasi parti grubundan talep geliyora bakmadan Meclis başkan vekilleri, İç Tüzük'te ne görüyorsa yorumunu ona göre yapmalılar ama maalesef, bugüne kadar Meclis başkanları, Meclis başkan vekilleri geldikleri siyasi parti gruplarından gelen talebe göre tavır belirlediler. Bu açıdan grubumuzdan gelen bir taleple ilgili İç Tüzük'ün size vermiş olduğu yorum hakkını kullandınız yani bu, takdir edilir bir tutum ancak yanlış yorumladığınız kanaatindeyiz. Çünkü, 59'uncu maddede Hükûmetin olağanüstü acele hâllerde gündem dışı söz istemesiyle ilgili "gruplardan talep gelmesi ya da Hükûmetin kendi isteğiyle talebi" gibi bir husus belirtilmiyor. Burada sayın bakanlar, son derece önemli bir konuda, Suriye politikasıyla ilgili Genel Kurulu bilgilendirmek amacıyla söz istediler ve gelip bilgilendirme yaptılar. Dolayısıyla, diğer siyasi parti gruplarına da konuyla ilgili bu kürsüden on dakika kendi görüşlerini ifade etme hakkı doğmuş oldu.

Şimdi, AKP Grubu ya da Hükûmet yetkilileri, niye muhalefetin söyleyeceklerinden korkuyorlar, doğrusu anlamak mümkün değil. Tabii, yani, Rojava politikası, Suriye politikası, Orta Doğu politikasıyla ilgili her türlü yanlışı yapıp bir iflasın eşiğine gelirseniz, ondan sonra işte, muhalefetin kürsüde konuşmaması için bin dereden su getirmek zorunda kalırsınız. Biz burada yapmanız gereken şeyi açık bir şekilde dile getiriyoruz. Suriye ve Rojava politikasında bugüne kadar tamamen yanlışlar yapıldı. Israr edilirse bu yanlışlarda, maalesef, hem Türkiye, Suriye ve Orta Doğu bataklığında çok büyük faturalarla karşı karşıya kalacak hem de kendi iç barışını sağlamaya dönük tarihî olarak önüne gelmiş bir fırsatı da heba edecek diyoruz. Bugün Orta Doğu'nun orta yerinde yaşayan 40 milyonluk Kürt halkı, Türkiye'nin düşmanı değildir. Hiçbir örneği burada veremezsiniz. "Herhangi bir parçadan, Kürtlerden Türkiye'ye doğru şu saldırı yapıldı, şu sınır ihlali yapıldı, şu bombalama yapıldı." diyemezsiniz. Dolayısıyla, böylesi bir realite ortadayken Türkiye'nin de yeni Orta Doğu politikasında Kürtlerle birlikte hareket edecek, kendi iç barışına da katkı sağlayacak yeni bir dış politika perspektifine ihtiyacı vardır. Bizi susturmak yerine, söylediğimizi dikkate almanızı tavsiye ediyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)