GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:30
Tarih:20.01.2016

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddede, basit usulde vergilendirilen esnafın 8 bin liralık geliri vergi dışı bırakılıyor fakat bu miktar çok düşük bir miktar. Biz önergemizle basit usulde vergilendirilenlerde bunun yıllık brüt asgari ücret kadarlık kısmının, yani yaklaşık 20 bin liralık kısmının vergi dışı bırakılmasını, buna ilave olarak da diğer esnaflarda, normal esnaflarda da yine aynı şekilde -az önceki konuşmamda da ifade etmiştim- gelirinin kabaca 20 bin liralık kısmının vergi dışı bırakılmasını öneriyoruz. Esnafımızın ticaretini sürdürebilmesi açısından, bu sıkıntıları atlatabilmesi açısından bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz.

Tabii, şimdi, hem burada bu söylediğimiz hem de az önceki konuşmamda ifade ettiğim hususlar bir kaynak gerektiriyor. Tabii, kamu dengelerini bozmadan bu işleri yapma becerisini Hükûmetin gösterebilmesi gerekir. Bütçe bir tercihler manzumesidir netice itibarıyla. Yani bir yere vereceksiniz, bir yerden alacaksınız veya bir yerden kısacaksınız. Biz ekonominin geneliyle ilgili olarak, az önce ifade ettik; istihdamın artırılması için, kadın istihdamının teşvik edilmesi için, iş kurmanın teşvik edilebilmesi için, çalışanların durumunun düzeltilebilmesi, sanayicinin teşvik edilebilmesi için bir kısım kaynak gerekecektir. Bunun için alınması gereken yeri de daha önceki kanun görüşmelerinde ifade etmiştik, sermaye kazançlarının daha fazla vergilendirilmesinin en uygun yol olacağını ısrarla burada söyledik. Hatırlarsanız, faizleri vergi dışı bırakan veya çok az vergilendiren bir kanun burada bütün itirazlarımıza rağmen geçti. Tabii, çok manidardır, sabah akşam "faiz lobisi" diyerek yatıp kalkanların, burada asgari ücretten vergi alırken faizi vergilendirmemeleri de son derece manidardır. Hâlbuki bu, makro açıdan da çok önemlidir. Sermaye kazançlarını biraz daha vergilendirmiş olsaydık tüketim üzerindeki vergileri hafifletme imkânımız da olacaktı, Türkiye bu fırsatı kaçırdı. O yüzden, Adalet ve Kalkınma Partisinin tercihini faiz lobisinden yana kullandığını ifade edebiliriz.

Şimdi, az önce Sayın Bakan sorulara cevap verirken bana göre çok talihsiz bir ifade kullandı, "2001 yılında emekli maaşları ödenemedi." şeklinde. Şimdi, 2001 yılındaki Hükûmet yani 57'nci Hükûmet, 99 depremi gibi asrın depreminden hemen sonra hiç siyasi davranmamış ve en büyük reformu yapmıştır, sosyal güvenlik reformunu yapmıştır, biliyorsunuz. Yani öyle bir Hükûmete emekli maaşlarıyla ilgili bu tür sataşmak ucuz bir siyaset yoludur Sayın Bakan. Emekli Sandığının o hâle gelmesinin nedeni de sizin daha önce siyaset yaptığınız siyasi partidir. Biliyorsunuz, 38 yaşında kadınları, 40 yaşında erkekleri emekli edenin de hangi siyasi parti ve hangi siyasi lider olduğunu herkes çok iyi biliyor.

IMF'yle anlaşma yapmak bir ayıpsa, anlaşma sürdürmek bir ayıpsa bu ayıp en fazla Adalet ve Kalkınma Partisine aittir çünkü Türkiye Cumhuriyeti tarihinde IMF'yle en büyük anlaşmayı sürdüren siyasi parti Adalet ve Kalkınma Partisidir, bunu görmek lazım.

MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Sizin bıraktığınız borçları ödedi diye ayıptır, değil mi?

ERHAN USTA (Devamla) - Bunları ucuz siyaset yolu olarak... En fazla kaynağı da Adalet ve Kalkınma Partisi kullanmıştır. Beş buçuk yıl IMF'yle anlaşma sürdürülmüştür, bunları görmek lazım.

Türkiye 2008'e kadar bir kısım bir şeyler yaptıysa 1999-2002 döneminde yapılan o yapısal reformlara borçludur. Bunları uzun uzadıya buradan anlattık. Yani o yapısal reformlar yapılmasaydı Türkiye o 2008'e kadar olan dünyadaki o yüksek büyüme trendini onlarla birlikte sürdüremeyecekti. 2008'den sonra Türkiye reform yapmadığı için bugün giderek geliri düşmektedir. Nasıl düşmektedir örneğin? 2008 yılında Türkiye'nin 742 milyar dolar millî geliri vardı, bugün baktığımızda Hükûmetin programından aldığımız rakam 722 milyar dolardır. Bunu dolar cinsinde reele çevirdiğimizde 627 milyar dolara düşmektedir arkadaşlar. Yani 2008'de 742 milyar dolardan 2015 yılında, yedi yıl sonra millî gelirimiz 627 milyar dolara düşmüştür. 2008'e kadar -tekraren söylüyorum- 2008'e kadar Türkiye'nin performansındaki en önemli faktör, o sizin beğenmediğiniz dönemde yapılan yapısal reformlardır. O reformlar Türkiye'yi kalkındırmıştır, zenginleştirmiştir. Reformların devam ettirilememesi de Türkiye'yi fakirleştirmektedir. Bakın, göreceğiz hep beraber, inşallah olmaz, ben temenni etmiyorum ama bu reform süreci, şu konuştuğumuz reformları eğer gerçekleştiremezseniz Türkiye önümüzdeki dönemde çok daha fakirleşecektir.

Kişi başı gelirde de aynısını görüyoruz. Türkiye 10.444 doları 2008 yılında, o bizim dönemimizde yapılan yapısal reformlarla yakalamışken 2015 yılında yine Hükûmetin programında kişi başı gelir 9.286 dolardır. Bunu reele çevirdiğimizde de 8.074 dolara düşmektedir. 10 bin 444 dolardan 8 bin dolara düşen bir kişi başı gelir vardır. Türkiye giderek fakirleşmektedir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)