GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:28
Tarih:14.01.2016

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şüphesiz, Sayıştay Kanunu'na dair değerlendirmelerimizi yapmak istiyoruz. Daha iki gün önce Sayıştayın, kömür yardımına ilişkin tespit ettiği çok ciddi usulsüzlükler vardı, 1.700 kilometrelik bir yolu kamyonun 5 kez gidip geldiği şeklinde tutanaklarla ne büyük usulsüzlükler yapıldığına tanıklık ettik. Buna ilişkin Meclise soru önergeleri ve araştırma önergeleri de sunduk. Umarız yakın süreçte bu yolsuzluklar geniş bir şekilde açığa kavuşur.

Ancak ben başka bir konuda düşüncelerimi ifade etmek istiyorum. Uzun süredir, 1 Kasım seçimlerinden sonraki yasama dönemi boyunca, bildiğiniz üzere, Türkiye'nin belirli ilçelerinde, bölgelerinde gerçekten savaş görüntüleri, gerçek bir savaş yaşandığı hâlde Türkiye Büyük Millet Meclisi neyi tartışıyor, ne konuşuyoruz, halkın düşüncelerine, duygularına yanıt olabiliyor muyuz...

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Batman verdi o cevabı çok güzel.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - ...burada gerçekten tartışmamız gereken meseleleri niye tartışamıyoruz diye bir kendimize dönüp sormamız lazım. Çünkü millet, kendi sorunlarına, hem ekonomik hem sosyal hem siyasal hem kültürel taleplerine yanıt bulmamız için oylarıyla bizi buralara gönderdi. Ancak bizim, Meclisin gündemine getirdiğimiz araştırma önergeleri ve diğer meseleler dışında hiçbir şekilde biz ne bu ölümleri ne sokağa çıkma yasaklarını ne Türkiye'nin gerçek gündemini konuşamıyoruz. Yani şu ana kadar sadece saymak istediğim birkaç önerge var; sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili sunduğumuz önerge, Suruç katliamı, Ankara katliamı, Diyarbakır katliamı, Suriye politikası, dış politika, yine, basın-yayın özgürlüğü konusunda, cezaevlerinde, her gün yüzlerce mektup aldığımız cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, çıplak aramalar, ciddi, ağır hak ihlalleri, yine, kadına yönelik şiddetin her geçen gün daha da tırmanması, akademisyenlere yönelik linç kampanyası, yine, Sultanahmet'le birlikte, IŞİD'in tekrar yaptıklarının arka planının araştırılmasına dair verdiğimiz bütün önergeler aynı şekilde kararlaştırılıp, gelip burada ret oyu verilerek maalesef, tartışılması, komisyon kurulması, gidip alanda tespitler yapılması ve bu sorunlara çözüm bulunması noktasında adım atılmıyor, "atılamıyor" demiyorum, atılmıyor çünkü Türkiye'nin bir bölümüne gerçekten suni bir gündem dayatılıyor. Basın-yayın özgürlüğü yok zaten. Yani açtığımız ana kanallarda, ulusal kanallarda yaşananlara dair tek satır bir haber varsa da o da hakikatle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir yayın anlayışıyla karşı karşıyayız. Sürekli farklı bir bilgiyle, farklı bir enformasyonla halk farklı bir şekilde yönlendirilmek isteniyor.

Sanki, Türkiye'de bütün problemleri çözdük, başkanlık sistemi eksikmiş gibi şimdi Türkiye'nin gündemine anayasa çalışmaları geldi oturdu. Tabii ki anayasaya ihtiyacımız var, tabii ki demokratik bir anayasa en ivedi, en acil ihtiyaçlardan biri. Ama şu anda anayasayı kim tartışıyor, kim tartışabiliyor? Anayasanın içeriğini, toplumsal sözleşmeyi, toplumsal sözleşmede yer alması gereken ilkeleri tartışabilen bir toplum var mı? Bizim partimizin eş genel başkanlarının ya da başka yetkililerimizin, milletvekillerimizin yaptıkları sistem önerileri, demokratik olarak yönetim sistemleriyle ilgili sunduğu öneriler sebebiyle bir linç kampanyası başlatılıyor, soruşturmalar açılıyor. Peki, bir partinin, siyasi partinin, Meclisteki 3'üncü partinin eş başkanları anayasaya dair önermede bulunamayacaksa halk bu anayasanın yapımına nasıl katılacak? Gerçekten biz nasıl bir anayasa yapacağız? Anayasa yapılabilmesi için öncelikle herkesin, toplumun bütün kesimlerinin, kadınların, gençlerin, farklı kültürlerin, kimliklerin, inançların ve dillerin anayasal taleplerini, özgürce garanti altına alınacak hakları, bunu tartışabilmesi lazım. Şu anda bir monolog yaşıyoruz. Tek taraflı bir dayatmayla, tek taraflı bir taleple sanki her gün insanlar ölmüyor, sokakta cenazeler yok, ciddi bir şekilde Türkiye'de belirli bölgelerde ruh hâli dibe vurmuş değilmiş gibi biz geliyoruz başkanlık sistemiyle, işte başka yerden yaratılan gündemlerle bu şekilde maalesef Türkiye'ye değemiyoruz. Türkiye halkının, Türkiye yurttaşlarının, Türkiye'deki taleplerin hiçbiri burada hak ettiği şekilde tartışılamıyor ve bu konuda hepimizin sorumluluğu var. Buna bir kez daha dikkat çekmek istiyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)