| Konu: | Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 13.01.2016 |
ABDULLAH ZEYDAN (Hakkâri) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 5'inci maddesi üzerinde verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Albayların ve askerlerin özlük haklarını iyileştirmek, maaşlarını artırmaktan öte, her şeyden önce "Asker, polis, sivil ve bütün insanlarımızın yaşam hakkını nasıl koruyabiliriz? Bu oluk oluk akan kardeş kanını nasıl durdurabiliriz?"i konuşmamız lazım. Bugün bütün Türkiye'de bombalar patlamakta, Kürt illerinde sokağa çıkma yasakları devam etmekte, insanların yaşam hakkı elinden alınmakta, son derece vahim insan hakkı ihlalleri yaşanmaktadır.
Geçen gün basına da yansıdı, Yüksekova'da zırhlı araçlarla elektrik direkleri devriliyor ve bu da gösteriyor ki oradaki halkı zor durumda bırakmak için bunlar yapılmaktadır. Yine, dün Yüksekova'da panzerler 70 yaşında, hacı olan Hacı Hasan Han adlı amcamızı ezmiş ve öldürmüştür. Bu hukuksuzluklar karşısında Hükûmet bütün iyi niyetli çağrılara kulaklarını tıkamıştır. Geçmişte de buna benzer hükûmet yaklaşımları olmuştur. Geçmişteki Anavatan iktidarına şimdiki Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan şöyle demiştir: "İktidara geldiği günden bu yana bu Hükûmet Güneydoğu Anadolu'da, Türkiye'mizin genelinde acaba kaç bin kişinin katline hükmetti? Ben size söyleyeyim mi? Bu Hükûmet yargılayarak öldürmez, yargılamadan öldürür. Bunların sıfatı budur. Güneydoğudaki insanlar yargılanmadan katledilmişlerdir. Evet, bunların içerisinde suçlu olan yok mu? Evet, amenna olabilir, vardır. Onları bulursun, yargılarsın ve ondan sonra da hükmedersin." Demek ki hükûmetlerin böyle söylemlere karşı kulaklarını tıkamak gibi ortak bir özelliği var. Bugün Türkiye'de ve Kürt illerinde aynı hukuksuz uygulamalar devam etmektedir ne yazık ki.
Değerli milletvekilleri, çok güzel bir atasözümüz var: "Bir musibet bin nasihatten daha iyidir." Bugün Türkiye'de yaşananların hepsi geçmişte yaşanmıştır ve Türkiye'ye bir şey kazandırmadığı ortaya çıkmıştır. 50 bin insanımızın hayatına mal olmuştur ve bunun bir çözüm olmadığı ortaya çıkmıştır ki geçmişte çözüm ve barış süreci başlamıştır.
O dönemde şimdiki Sayın Cumhurbaşkanının Ağrı'da yaptığı bir konuşmayı sizinle paylaşmak istiyorum. Basına çok yansımamış ama şu anda, 2011'den önce gittiğim AK PARTİ Şemdinli İlçe Başkanlığının duvarına da asılı bir yazıdır. Aynen şunu söylüyor Sayın Cumhurbaşkanı: "Hem askerin annesi hem PKK'linin annesi oğlunun mezarına gidip bir Fatiha, bir Yasin okuyorsa her iki cenazeye de cemaat saf tutup namaz kılıyorsa bu akan kan kardeş kanıdır."
Değerli arkadaşlar, AKP'nin ilk beş yılda, 2002-2007 arası attığı demokratik adımlar Kürtler ve Türkiye'deki bütün halklarda büyük karşılık bulmuş, Hakkâri'de 2007'de 2 milletvekili çıkarabilmiştir. 2008 yılında cemaatin valileri tarafından Nevruz'da halka karşı saldırılar başlatılmış, Yüksekova'da 3 insanımız katledilmiş, Van'da yaşlı annelerimiz üst üste atılarak polisler tarafından acımasızca coplanmış ve bu güvenlikçi politikalarla 2009'da "KCK" adı altında siyasi tutuklamalar başlamış ve o zamanki AKP'nin içerisindeki vekilleri bu uygulamaları desteklemiş, cemaatin ekmeğine yağ sürmüştür. AKP'yi Hakkâri'de öyle bir hâle getirmişlerdir, âdeta halkın iradesiyle dalga geçerek Hakkâri'ye dışarıdan milletvekili atamak zorunda bırakılmıştır. O zaman da yapılanların yanlış olduğunu bilen, gören bir sürü milletvekili sesini çıkaramamıştır. Eğer o günlerde Başbakanı cesaretle uyarabilselerdi bugün eminim Cumhurbaşkanının en çok değer verdiği insanlar olurlardı. Bugün de aynı şeyler yaşanıyor. Eminim ki AKP'nin içerisinde bugün yaşananların çok yanlış olduğunu gören arkadaşlar vardır. Bugün o insanların cesaretle bu sürecin bir an önce sona ermesi için görüşlerini dile getirmeleri gerekiyor.
Bugün 11 milyon insanın, Kürt halk önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için imza verdiğini ve "Benim irademdir." dediğini herkes bilmektedir. Hükûmetin en kısa zamanda diyalog ve müzakere için Sayın Öcalan'la görüşmesi ve demokratik siyaset yolunun açılması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, son olarak... Demin de Sayın Naci Bostancı da bahsetti. Türkiye dışında hayatını...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULLAH ZEYDAN (Devamla) - ...kaybeden, IŞİD terör örgütüne karşı savaşan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmadığını söylemişti. Ama ben bugün Hakkâri İnsan Hakları Derneğinden aldığım bilgiye göre Hakkârili olup vahşi terör örgütüne karşı Kerkük'te, Şengal'de hayatını kaybeden ama kendi ülkesinin toprağına girişi engellenen ailelerin müracaatlarının olduğunu da biliyorum. Bu açıdan da gerekli duyarlılığın gösterilmesini diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)