GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:27
Tarih:13.01.2016

HDP GRUBU ADINA DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Mersin) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün Askerlik Yasası konusunda grubum adına söz almış bulunuyorum. Ayrıca grubum adına da yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bir süre önce tüm milletvekillerimizi üzen bir hadise yaşadık. Bu, sadece muhalefetteki milletvekillerini rencide eden veya onları üzen bir konuşma değildir, inanıyorum ki AK PARTİ içerisinde de birçok milletvekilimiz aynı üzüntüyü yaşamıştır. Bu nevi olaylar bundan önceki dönemlerde de, maalesef, çok sık olmasa da cereyan etmiştir. Ama bir şekliyle, ilgili milletvekilinin veya grup başkan vekilinin de araya girmesiyle özür dilenerek ve Sayın Meclis Başkan Vekilimizin de grup başkan vekilleriyle yapmış olduğu konuşmalarla tatlıya bağlanmıştır. Ancak, ben, o konuşmayı yapan arkadaşı bir şekliyle milletvekillerimizin mazur görmesini rica ediyorum.

Biliyorsunuz, yeni bir anayasa çalışması için siyasi partiler müşterek bir heyet oluşturuyorlar. Bana göre, tabii ki, 1982 Anayasası'nın hiçbir şekilde bu ülkeye yakışan bir anayasa olduğunu iddia edebilmek mümkün değil. Ama yine, benim şahsi kanıma göre, sadece Anayasa değil, 2 tane temel yasanın mutlak surette, 82 ürünü olan Siyasi Partiler Yasası ile Seçim Yasası'nın veya yasalarının mutlak surette demokratikleştirilmesi, özgürleştirilmesi lazım.

Eğer bu Meclisi bir güç olarak, etkin bir güç olarak kullanmak istiyorsak ve biraz önce cereyan eden olayların bir daha tekrarını arzu etmiyorsak ve bir kör dövüşü içerisinde bir kısım arkadaşlar veya iktidar kanadı bir yasayı çıkarmaya çalışırken diğer muhalefet partileri buna muhalefet ediyorlarsa aslında bunun temelinde yatan asıl sorun, Siyasi Partiler Yasası'dır, Seçim Yasası'dır. Çünkü buraya gelen her milletvekili tüm Türkiye'yi temsil eden, Türkiye'deki tüm vatandaşları temsil eden milletvekilleridir. Ancak 82 darbesiyle getirilmiş olan Siyasi Partiler Yasası'na bakarsanız ve ondan sonraki süreçlere bakarsanız şunu görürsünüz: Yasama gücünü oluşturan parlamenterler kendi siyasi partisinin üyeleri vasıtasıyla ama gerçek üyeleri vasıtasıyla ve bir mücadele vererek bu sıralara gelmiyorlar. Ancak liderin iki dudağı arasında veya kaleminin yazacağı kişiler olarak buraya geldiği zaman, o zaman partinin veya parti liderlerinin tahakkümü ortaya çıkıyor. O zaman yürütme ile yasamanın iç içe girmesinin ve birbirinin, özellikle yürütmenin yasama üstünde bir baskı oluşturmasının sonucunu doğuruyor. Bu ise, 82 Anayasası ve onu takip eden bu yasaların değiştirilmemesi, hatta muhalefet partileri de dâhil olmak üzere, bu konuda bir çalışma yapıp Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmemeleri, benim biraz önce izah etmeye çalıştığım konunun doğrulaması sonucunu getiriyor.

Dolayısıyla özellikle çok fazla deneyimi, Meclis deneyimi olmayan arkadaşlar, genç arkadaşlar kendilerini izleyenlerin notunu alabilmek için bazen, maalesef ama maalesef, zıvanadan çıkabiliyorlar.

O bakımdan, benim tüm milletvekili arkadaşlarımdan ricam, biraz önceki olaydaki arkadaşımızı da bu yönden mazur görmeleridir.

Özellikle bir konuya daha değinmek istiyorum. Bugün, ister Yakın Doğu, isterseniz Orta Doğu deyin, coğrafi olarak nasıl nitelendirirseniz nitelendirin, bu bölge yeniden yapılandırılıyor. İstesek de istemesek de bundan çok önceleri, özellikle Birinci Körfez Savaşı'ndan sonra bölge yeniden yapılandırılma sürecine girmiştir ve şu anda da son aşamaları yaşanıyor. Böylesi bir ortam içerisinde Türkiye'nin, ülkemizin içinde olduğu dış sorunların ve iç sorunların muhasebesini bu Meclis yapmak zorundadır. Eğer yapılmadığı takdirde, 1 Mart tezkeresinde yine bu kürsüden AK PARTİ adına söylemiş olduğum bir söz vardı, ya o masada oyuncu olacaksınız veya o masada kart olacaksınız, tercih bize aittir.

Şimdi, ülkemizde hakikaten sivil halkın da içinde olduğu bir hareket var, silahlı bir hareket var. Yüzlerce ama yüzlerce çocuk, kadın, ihtiyar ölüyor. Oradaki insanlar vatandaşımız; sizin, benim gibi bu ülkenin nüfus cüzdanını taşıyan insanlar. Eğer devlet olarak siz veya bizler o insanlara saygı duymazsak, o insanları açlıkla ve ölüleriyle terbiye etmeye çalışırsak inanın ki bu ülkeyi böleriz ve bugünkü ortam o noktaya doğru gidiyor. Bir kez daha uyarmak istiyorum. Bunu, 2008'de de aynı şeyi Merkez Yürütme Kurulunda konuşmuştum, bugün tekrar ediyorum: Çok kritik bir noktadayız hem içeride hem dışarıda. İçeride birlik ve beraberliğimizi, barışı sağlamak zorundayız. Aksi takdirde o kurulmuş olan masada maalesef kart olmanın ilerisine gidebilme imkânına sahip olamayacağımızı üzülerek ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, vaktim çok kısalıyor ama inanıyorum ki kısa da olsa, öz de olsa kendimi ifade etme imkânına sahip olduğum için hepinizi ayrı ayrı saygıyla selamlıyorum. Birbirimizi sevmek zorunda değiliz ama birbirimize saygı göstermek zorundayız. Bunu nazara alarak eğer çalışmalarımızı yürütürsek inanıyorum ki daha rahat bir ortamda bu ülkeye hizmet edebilme imkânına yani 1'inci, 2'nci, 3'üncü Dönem, o Meclisin mehabetini yakalama imkânına sahip oluruz.

Saygılar sunuyorum, sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)