| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 12.01.2016 |
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, burada Sayın Naci Bostancı'nın atanmış ve seçilmişlerle ilgili kendilerine bilgi iletilmediği için sıkıntılar yaşandığı bilgisinin ne kadar doğru olduğunu Genel Kurulla paylaşmak istiyorum.
Bugün itibarıyla sokağa çıkma yasağının olmadığı Şırnak iline milletvekillerimiz alınmadı. Dün gece Şırnak'a alınmayan milletvekillerimiz Midyat'ta konaklamak istediler ancak bütün girişimlerimize rağmen, merkezi düzeyde bakanlıklarla, AKP'nin sorumluluk vermiş olduğu yetkililerle görüşmemize rağmen milletvekillerinin bir şehre girmeleri bile engellenecek bir tutum ortaya konuldu.
Bu vali meselesini defalarca dile getirdik zaten; telefonlara bile çıkmıyorlar Sayın Bostancı. Defalarca burada söyledik yani yüz yüze görüşmeler ya da telefonla olan iletimleri bırakıyoruz Genel Kurulda defalarca söyledik bunu. Şırnak Valisi herhangi bir milletvekilinin telefonuna çıkmıyor; hâlâ aynı saygısızlığı, aynı densizliği göstermeye devam ediyor. Ne yaptınız? Atanmışlar karşısında sanki seçilmişlerin hukukunu o kadar korumuş bir hassasiyetiniz var da bazı şeyler eksik kalmış üzerinden. Burada yanlış bilgilendirmeler yapmayın.
Bugün Silopi'de olan 2 milletvekilimizin kaldığı eve polis, asker tarafından baskın yapıldı. Artık milletvekillerinin bulunduğu yerlere yönelik de her gün kapılar kırılarak baskınlar yapılıyor. Bunun nasıl bir izahatı olabilir? Eğer gerçekten bu yönlü bir hassasiyetiniz varsa biz defalarca Mecliste bunu niye dile getirmek zorunda kalıyoruz? Ayıp değil mi? Ben söylerken utanıyorum, milletvekilinin itibarını bu kadar ayaklar altına alan bir söylemi buradan ifade ederken utanıyorum, siz dinlemekten ya da buna çare aramaktan herhangi bir sıkıntı duymuyorsunuz.
Sayın Bostancı buraya çıkıp üniversite hocası edasıyla sürekli birilerinin yaptığı konuşmaları değerlendirir. Ama kusura bakmayın Sayın Bostancı, siz de bütün gerçek bilgileri ters yüz ederek, çarpıtarak bir sükûnet maskesi adı altında burada sunmayı, o şekilde demagoji yapmayı bir prensip, bir ilke edinmişsiniz. Bunu hiç yakıştırmadığımızı ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın, bugün ülkenin her tarafında kan akıyor. Bu kürsüye her geldiğimizde bu söylemimizden rahatsız oluyorsunuz. Bu Parlamentonun asıl gündeminin o olması gerektiğini söylüyoruz. Israrla her gün grup önerisi getirip bu konuda Meclisin bir çare bulması gerektiğini, bir çözüm üretmesi gerektiğini söylüyoruz ama siz ısrarla buna karşı büyük bir savunma reaksiyonu gösteriyorsunuz.
Bu haftanın gündemine bakın. Yani çözüm üretmesi gereken, akan kanı durdurması gereken, iç politikada, dış politikada rasyonel aklı araması gereken Meclis torba yasalarla uğraşıyor, halkın gerçek gündemiyle hiçbir ilgisi olmayan yasal düzenlemelerle vakit geçiriyor.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Asgari ücret halkla ilgili değil mi? Er, erbaş halkla ilgili değil mi?
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bütün bunların tartışılacağı zeminler, zamanlar var, bütün bunlar tartışılabilir ama ülkenin bir tarafında kan gövdeyi götürürken, dünyanın en büyük metropolünde canlı bombalar patlayıp dışarıdan gelen yurttaşlar, insanlar yaşamını yitirirken bu Meclis saatlerdir Hükûmetten bir bilgi edinme hakkını bile maalesef kullanamadı.
İşte, Cumhuriyet Halk Partisinin grup başkan vekili ifade etti, biz ifade ettik; bilgimiz yok, yayın yasağı var, yabancı ajanslardan dinliyoruz. Hükûmet yetkilisi gelsin, burada Meclisi bilgilendirsin diyoruz. Hiçbiriniz, sanki bu sizin sorununuz değilmiş gibi, sanki bilgi edinme sorumluluğu bir tek bizim üzerimizdeymiş gibi buna yönelik bir duyarlılık göstermiyorsunuz. Meclis kapanacak, biz bugün ülke tarihinin en kanlı katliamlarından biriyle ilgili bu Mecliste, bir tek bilgilendirme cümlesi duymadan, bu Meclisten çıkacağız. Ayıp değil mi yani bundan sıkılmıyor musunuz? Bundan sıkılmıyorsanız sorun var demektir. Milletvekili olan, o sorumluluğu yüreğinde hisseden bundan sıkılır. Sadece muhalefet söyledi diye değil. Biz bunu dile getirdiğimizde sizin grup başkan vekillerinizin derhâl İçişleri Bakanına, çok meşgulse o bilgiyi alabilecek başka bir bakana ulaşıp "Parlamento, bilgilendirme istiyor, hemen buraya gelmeniz gerekir." şeklinde buradaki talebi iletmesi gerekiyordu ama maalesef, bütün bu katliam süreçlerinden korktuğunuz için, bunlarla ilgili sorumluluğunuzun açığa çıkacağından korktuğunuz için bilgi vermekten de korkuyorsunuz.
Ankara katliamının önergesini getirdik, reddettiniz. Ya, niye reddediyorsunuz? Diyarbakır katliamının üstüne gidilseydi Suruç katliamı olmayacaktı. Siz de bizden daha iyi biliyorsunuz. Suruç katliamının üstüne gedilseydi Ankara katliamı olmayacaktı; Ankara katliamının üstüne gidilseydi bugün İstanbul'da bomba patlamayacaktı. Buna rağmen ısrarla niye bu Meclisi işlevsizleştiriyorsunuz? Bilinçaltınızda şöyle bir şey olabilir mi? "Meclisin zaten bir işlevi yok, halka bunu gösterelim, bu Meclis halkın gerçek gündemine çözüm üretmekten uzak, o nedenle bu Meclisten yetkileri alıp bir kişiye, bir yere, bir adrese, bir saraya verelim." Biz, böyle düşünüyoruz, bizim aklımıza bu geliyor. Onun dışında halkın gerçek gündemine bu kadar sırtını dönmek, bir milletvekilinin, bir Parlamentonun hakkı değildir. Ben gelmeden hemen, şimdi Cizre'den bana telefon geldi; 35 kişilik bir aile üç gündür üzerine top mermisi yağdığını söylüyor, yan komşusunun iki gün önce vurulduğunu söylüyor. "Telefon numarasını kürsüden paylaşayım." dedim. "Rica ediyorum, kürsüden paylaşmayın, beni ertesi gün katlederler ama merak eden milletvekillerine benim telefon numaramı verin, iktidar partisinden milletvekilleri de beni arasınlar. Bir haftadır kuru ekmek yiyoruz, 35 kişi sığındığımız bodrum katında bir haftadır kuru ekmek yiyoruz. Hadi biz neyse, bebeklerimiz var, çocuklarımız var, onları kuru ekmekle beslemek zorunda kalıyoruz." diyor. Bunu hangi biriniz vicdanınıza, yüreğinize sığdırıyorsunuz?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Ne vicdanı be!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hâlâ Diyarbakır'da yerde olan cenazeler var. Yirmi bir gün oldu, yirmi bir gün sokakta cenaze kalır mı? Yirmi bir gün, bir devlet sokaktan bir cenazeyi ailelere teslim etmiyorsa o devletin devletliği falan ortadan kalkmıştır. Ayıptır, günahtır, yazıktır. 70 yaşındaki bir ana, on iki gündür, Diyarbakır'da çocuğunun cenazesini almak için açlık grevine başlamış, bedenini açlığa yatırmış. Hangi birinizin vicdanı bunu kaldırabilir? Buna karşı bu Meclis bir şey yapmayacak da neyi tartışacak, neye çözüm üretecek?
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Belediye alacak, belediye.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bu belediyeler meselesini uzun uzun konuşuruz, hiçbirinizden o anlamda korkumuz yok. Dört aydır -İçişleri Bakanına sorun- müfettişin olmadığı belediyemiz yok. Merak etmeyin, dört aydır gece gündüz orada yattılar, bir tek şeye ulaşamadılar. En ufak bir hırsızlık olsaydı, bütün kamuoyunu ayağa kaldırıp çarşaf çarşaf onu deklare ederlerdi. O yüzden onunla ilgili...
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Kaç tane belediye başkanın tutuklandı? Kaç belediye başkanı tutuklandı söyle?
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Nasıl?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Kaç belediye başkanı şu anda tutuklu?
İDRİS BALUKEN (Devamla) - 20'nin üzerinde belediye başkanımız...
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Tamam. Demek ki varmış, İçişleri Bakanlığı bulmuş.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Niye tutuklu biliyor musun?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Varmış demek ki. Boşa konuşuyorsun.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hırsızlıktan tutuklu değil işte.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Hadi oradan!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - İşte, sizin belediye başkanlarınızın tutuklanma gerekçesi yok.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Biz kendimiz atıyoruz, kendimiz. Kendimiz ihraç ediyoruz, farkımız bu.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Halkının özgürlüğünü savunduğu için, halkının öz yönetim hakkını savunduğu için tutuklu.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, hatibi dinleyelim efendim.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bilmediğin nokta o senin.
BAŞKAN - Sayın Baluken, Genel Kurula hitap edin efendim.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bir tek belediye başkanımız hakkında hırsızlıktan dolayı tutuklama yok.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Bak, burada konuşuyorsun sizi dikkate alan yok artık çünkü yalan konuşuyorsun.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hırsızlık bulamadıkları için, "öz yönetim" dediği için tutukluyorlar işte. Bakın, bu öz yönetim meselesiyle ilgili 2004'te çıkardığınız kamu yönetimi reformuna bakın. Onun dışında bir şey söyleyen kimse yok.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - "Bir şey bulamadılar." diyor, 20 belediye başkanı tutuklanmış, "Bir şey bulamadılar." diyor. Niye tutukladılar? Bulunmuş demek ki bir şey.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hiç kimse bir şey bulamadı. Terbiyesizlik yapma! Terbiyesizlik yapma! Buradan söz hakkımı gasbetme.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, rica ediyorum efendim, hatibi dinleyin.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Tek bir hırsızlık getir buraya.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Doğru söyle orada!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hiçbir belediye başkanımız hırsızlıktan tutuklanmadı.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Boşa savunma.
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Senin mayanda var, mayanda.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Ya, bir sus, sus!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Halkının özgürlüğünü savunduğu için, Türkiye'de demokrasiyi savunduğu için cezaevine gönderildi.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Başkan böyle mi olur ya!
BAŞKAN - Lütfen hatibi dinleyelim.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Milletin paraları nereye gidiyor, nereye gidiyor milletin paraları?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Teröre destek vermekten tutuklandı.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hiçbirinin öyle bir iddianamesi yok.
BAŞKAN - Lütfen hatibi dinleyelim.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bilmiyorsan araştır ve öyle konuş.
Sayın Başkan, müdahale edecek misiniz buna!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, lütfen!
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Hepsi teröre destek verdiği için tutuklandı.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Baluken.
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Ölümler konuşulurken orada kıs kıs gülüyordun.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Sayın Başkan, herhâlde süreyi uzatacaksınız.
BAŞKAN - Bir dakika ilave veriyorum Sayın Baluken.
Buyurun efendim.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Sonuçta herkese sataşma oluyor.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Burada böyle bağırarak, çağırarak bizi susturamazsınız. Biz ne gerçeklerin...
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Siz de yalan söyleyerek susturamazsınız!
AHMET YILDIRIM (Muş) - Yalancı sensin, sen! Yalancı! Terbiyesiz!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Sen yalan söylüyorsun, sen yalan söylüyorsun! Gel, burada, kürsüde hangi yalanı söylüyorsam söyle!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, böyle bir usul yok efendim!
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Gel, gel buraya! Allah'sıza bak!
AHMET YILDIRIM (Muş) - Gel buraya, gel! Sen gel ya!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
AHMET YILDIRIM (Muş) - Terbiyesiz!
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Otur be yerine, otur!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Cenazeleri yerde değil mi? 11 çocuklu Taybet ananın cenazesi on gün yerde kalmadı mı?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Otur yerine! Dağın başımı burası! Otur yerine!
AHMET YILDIRIM (Muş) - Önce bir onları söyle; car, car, car bağırıyor burada!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Cenazeyi gasbedip defnetmediniz mi? Bunların hangisi yalan? Hangisi yalansa gel söyle!
OKTAY ÇANAK (Ordu) - Sizin hayatınız yalan!
AHMET YILDIRIM (Muş) - Kökünüz yalan, kökünüz!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Söylediğimiz hiçbir şeyde yalan yok. Biz burada neyi dile getirmişsek, doğruları söylüyoruz.
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, rica ediyorum, hatibi dinleyelim efendim!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Siz bu Meclisi işlevsizleştirmek istiyorsunuz, biz bu Meclisi, halkın Meclisini sizin yalanlarınıza teslim etmeyeceğiz.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Başkan, bizden mi rica ediyorsunuz, bizden mi rica ediyorsunuz Başkan! Konuşturmadı işte!
BAŞKAN - Tüm milletvekillerinden rica ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Burada bizi susturacak bir güç yok.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sizi dikkate alan yok!
AHMET YILDIRIM (Muş) - Gel sustur bakayım!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hiç kimse bizi susturamaz.
Halkın gündemiyle ne kadar ilişkili olduğunuz buraya getirdiğiniz torba yasalarından bellidir. Bu yol, yol değildir; bu yol birçok hükûmeti tarihin çöp sepetine götürdü, aynı şekilde de bu yolda ısrar ederseniz bu günleri mumla ararsınız.
Hepinize saygılar sunuyorum.