| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 12.01.2016 |
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Sayın Başkan, konuşmama başlarken sizi ve yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye yönetilemiyor. Türkiye berbat yönetiliyor. Sorun çözmek yerine sorun üreten, birleştirmek yerine kutuplaştıran, planlı ve rasyonel yaklaşımlar yerine ideolojik, hayalci tutumlarla politika üreten AKP siyaseti artık Türkiye'yi taşıyamıyor. Türkiye'nin yönetilememe sorununun en belirgin olduğu, aynı zamanda en ağır faturayı önümüze koyduğu alan ise dış politika. Bugün tartıştığımız Rusya meselesi de AKP'nin Türkiye'yi bir batağa sürükleyen dış politikasının sonuçlarından yalnızca bir tanesi ve üzülerek söylüyorum ki milyarlarca dolar faturası olan bu Rusya krizi dış politikanın en hafif faturalarından birisi. Bugün aynı plansız, hatalı, ideolojik saplantılarla oluşturulan politikanın çok daha ağır bir sonucunu yaşadık. Bugün İstanbul'da terör saldırısıyla insanlar yitirdik. Öncelikle, Sultanahmet'te bugün yaşamını yitiren tüm insanlara Allah'tan rahmet, sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Acılarını paylaşıyoruz. Yaralılara da acil şifalar diliyoruz.
AKP'nin bu dış politika tutumunun acilen ve 180 derece değişmesi gerekliliği ortada ama bundan daha önemlisi, Türkiye'ye, sorun çözen, partizan değil, rasyonel bakan yeni bir siyaset anlayışı gerekiyor. Partizan olmayan rasyonel bakış, buradan kavga eden değil, birlikte çözüm üretmek için zemin arayan bir yaklaşımdır. Oysa en çok anlaşabileceğimiz ekonomik maliyetleri gidermek konusunda dahi partiler arası ayrımlar üzerinden yapılan siyaset, Türkiye'yi bir bataklığa doğru sürüklemektedir. Bunu hepimizin görmesi gerekiyor.
Biz, işte siyaseti böyle bir yeni siyasi anlayışı inşa etmek için yapmalıyız. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, işte bu yüzden siyaset yapıyoruz. Sorunları tespit eden, çözmekten korkmayan, eleştiren ama kavga etmeyen ve birlikte iş üretmeye çekinmeyen bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Bu sorunda bile eğer biz "Birlikte bir şey yapabiliriz" diyemiyorsak korkarım ki bugün yaşadığımız daha derin krizleri çözmek de Türkiye'de mümkün olmayacaktır.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Rusya krizine de diğer politikalara olduğu gibi işte bu çerçeveden bakıyoruz. Sorunu rasyonel olarak tespit eden, nasıl çözülebileceğine dair araştıran, bilgi edinen, edindiği bilgiyi paylaşan, paylaştığı bilgi sonucunda farklı görüşlerin ortaya çıkmasının iyi bir şey olduğunu düşünen ve bunun sonucunda bir ortak çözüm üretilmesi için gayret gösteren bir yaklaşım.
Biz, sadece biz araştıralım istemiyoruz, Meclis birlikte araştırsın istiyoruz. Burası Türkiye'yi temsil ediyorsa, Türkiye birlikte bir konuyu araştırmaya da adım atmaya başlayabilir diye düşünüyoruz. Araştırmadığımız her konunun da milyarlarca liralık kayıpla beraber insan canına mal olduğunu da, maalesef, bir kez daha hatırlatmak zorunda kalıyoruz.
24 Kasım 2015 tarihinde Türk hava sahasını ihlal eden Rus savaş uçağının düşürülmesinin ardından yaşanan gelişmeler iki ülke ilişkilerini kopma noktasına getirdi. Bu kriz sadece ekonomik değil, siyasi ve sosyal bir boyut da taşıyor ve her açıdan vahim sonuçlar içeriyor. İş adamlarımız, 2014'te zaten daralmaya başlamış olan Rusya ekonomisinde zorla tutunmaya gayret ederken şimdi yeni bir krizle karşı karşıyalar ve biz onlara Meclisten bir el uzatmak yerine "sen söyledin, ben söyledim" kavgasıyla vakit geçiriyoruz.
Rus rublesi geçen yıl Amerikan dolarına karşı yüzde 100'ün üzerinde değer kaybetti, doğrudur. Bu sebeple, turizm ve ihracat gelirlerimizde ciddi kayıplar da oluştu. Bunu inkâr eden yok. Ama ortaya çıkmış olan yeni kayıpları göz ardı etmeyi de gerekli kılmamaktadır.
Rusya Federasyonu'nda yatırımları olan ancak girdilerini dolar bazında Rusya dışından temin eden iş adamlarımız zor durumda. Onlara yardım etmek bizim yükümlülüğümüz. Onların sorunlarını birlikte dinlemek bizim yükümlülüğümüz. Onların sorunlarına birlikte çözüm üretmek yine bizim yükümlülüğümüz.
Türkiye'den Rusya'ya mal taşıyan tırları gümrüklerde, Rusya'da çalışan Türkleri vizeleri uygun olmasına rağmen sınır kapılarında uzun kuyruklarda bekleterek başlayan uygulamalara dair bir tartışmanın olmaması gerekir. Türkiye'den oraya iş yapanlar zor durumda, Türkiye'den çalışmak için Rusya'ya gidenler zor durumda, buna karşı bir ses çıkarmak ve ortak araştırma yapmaktan kaçınmamamız gerekiyor.
Türkiye'nin Rusya'yla ekonomik ilişkileri, hem ürün hem de hizmet ticaretinde çok gelişmiş düzeyde. Türkiye ile Rusya arasında 2014 yılında dış ticaret hacmi 31 milyar dolar, toplam müteahhitlik ve yatırım hizmetleri 10 milyar dolar, turizm gelirleriyse yaklaşık 4 milyar dolara yükselmiştir.
Bakın, bu kazanımlar yirmi beş yıl boyunca geçmiş hükûmetlerin olduğu kadar iş dünyasının ilmik ilmik, alın teriyle ördüğü kazanımlardır. Bu kazanımlar kaybediliyor diye araştırma yapılsın isteniyor, bu kayıplar önlensin diye araştırma yapılsın isteniyor; kimsenin birbirini suçlaması için değil.
Türkiye son üç yıldır potansiyelinin altında büyüyor. Altı yıldır refahımız yerinde sayıyor, fakirleşiyoruz. Ekonomik sorunlara sorun eklemek yerine, ortaya çıkan sorunları beraber, hızlıca tespit etmeyi öncelememiz biz siyasetçilerin birincil görevi. Türkiye ekonomisine bu yaptırımların bir yıl içerisinde en az 8,5 milyar dolara mal olacağını biliyoruz. Bakın, en az diyorum çünkü bunun sonuçlarının artarak sürmesi, araştırmaların dahi yapılmasının istenmediği bir zeminde bu zararların dört yıl içerisinde 52,5 milyar dolara çıkacağını biz kendimiz yaptığımız araştırmalarda görüyoruz zaten. Gelin, bunlara beraber engel olmak için Mecliste araştıralım denmesinin çok doğru bir teklif olduğunu düşünüyoruz. Bu zararlar zaman içinde artacaktır. Bu artışa engel olmak da biz siyasetçilerin en temel görevidir.
Rusya tarafından yürürlüğe konmuş olan bu yaptırımlar zaten düşüş eğiliminde olan ihracatımızı bir kez daha sekteye uğratmıştır. Biz zaten düşüş eğiliminde olduğu için bu ek yükleri kabul edebilecek durumda değiliz. İş adamlarımız zor durumda, ihracatçımız zor durumda. Rusya ihracat pazarı olarak Türkiye için 7'nci sırada önemli konumda olan ülkelerden biriyse bu işin çözülmesi için adım atılması konusunda birlikte araştırmaya, birlikte çözüm üretmeye hızla geçmemiz gerekiyor. İthalatta Rusya ithalat ortaklarımızdan 1'inci sırada yer alıyor. Doğrudur, biz yaptırım uygularsak onlar da zarar görürler ama kavga eden değil, barış inşa eden bir politikayla kimsenin kaybetmediği ama en önemlisi Türkiye'nin kazandığı adımları atmak yükümlülüğü yine biz Meclisin yükümlülüğüdür.
Soru şu: Üretimimiz ne kadar değişiyor? İhracatımıza ne olmuş? Türkiye'nin hangi bölgesi daha çok kaybediyor? Ne yaparsak bu kayıplara engel olmak mümkün? Bu soruları birlikte sormaktan çekinecek bir zemin olmadığı düşüncemizi de bir kez daha paylaşmak istiyoruz.
Bakın, 1972 yılından bugüne kadar Türk müteahhitlik firmalarının yurt dışında üstlendikleri projelerin beşte 1'ine yakını Rusya Federasyonu'nda. Rusya bizim için önemli bir pazar, Türkiye buradan gelir elde ediyor. Gelin, burada zarara uğramış olan müteahhitlerimizin zararlarının ne olduğunu hep birlikte dinlemeyi becerelim. Gelin, bir sorunu beraber araştırabileceğimizi bütün Türkiye'ye gösterelim.
Rusya tarafından konulmuş olan ekonomik yaptırımlardan birisinin de Türk çalışanların oraya gidişinin kısıtlanması yönünde olduğu da göze çarpıyor. Vize muafiyetlerinin kaldırılması ve Türk çalışanların istihdamına yönelik kısıtlar Rusya'da yatırım yapan ve hizmet sunan işte bu nice müteahhitlik şirketini de zor durumda bırakıyor.
Tüm bu gelişmeler ışığında, çalışanlarını, üreticisini, müteahhidini, kısacası vatandaşını dünya coğrafyasının her köşesinde korumakla yükümlü bir devletin mutlaka bu konuyu Mecliste araştırmayı ve çözmeyi öncelemesi gerekmektedir. Hükûmetten beklenen budur, Meclisimizden de beklenen budur.
Tur operatörlerinin Türkiye turlarını iptal etmeleri çağrısıyla beraber yılda yaklaşık 4,5 milyon Rus turistin Türkiye'yi ziyaret etmesinin azalacağı da ortada olan bir rakamdır. Bugünden sonra 4,5 milyon Rus turistle beraber başka turistlerin de Türkiye'ye gelip gelmeyeceğine dair ciddi soru işaretleri de maalesef masada durmaktadır.
Bütün bu gelişmeler ışığında, Cumhuriyet Halk Partisi kendisi araştırmıştır. Biz Tekirdağ Milletvekilimiz, Genel Başkan Yardımcımız Faik Öztrak'la beraber bir dizi eylem planını hazırladık, sizlerle paylaşmaya hazırız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Ülkenin çıkarlarının korunduğu, insanların onurlu yaşam hakkının savunulduğu, barış ve refahın inşasının öncelendiği, sorunların araştırılabildiği, fırsatların krizlerden çıkarılmadığı, krizlerin önlenmesinin bir fırsat gibi görüldüğü bir Türkiye inşası için de gelin, bu araştırma komisyonunu kurarak bir ilk adım atalım.
Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)