| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşma Kapsamında Yatırım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 07.01.2016 |
HDP GRUBU ADINA MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Sayın Başkan, Sayın Divan ve Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hemen, unutmadan söyleyelim, madem Kültür Bakanı burada, Mardin Kalesi'nin turizme açılmasıyla ilgili her seçim öncesi vaatler veriliyor. Tabii, ne zaman açılacak diye artık soramayacağım çünkü şu anda orada insanlar evlerini terk etmiş durumda, turizm bitmiş durumda. Bırakın yerli turizmi, yabancı turizmi, oradaki Arap halkı, Kürt halkı, Süryani halkı, Ezidi halkı göç etmektedir. Bir dönemler yurt dışından gelip köylere yerleşen Süryaniler, Ezidiler şu anda tekrar Avrupa'ya kaçmış durumdadır. Dolayısıyla, şu anda artık kaleyle uğraşacak vaktimiz kalmamıştır.
Evet, dün yarıda kalmıştı sözlerimiz ama ben... Büyük dahi, büyük adam Bediüzzaman Saidi Nursi veya Saidi Kürdi -her iki soyadını da kullanmıştır eski Said ve yeni Said döneminde- 1923'te Meclis açılışında demiştir ki: "..."(x) "Ey mebuslar, ey gönderilmişler; hepiniz büyük bir güne gönderiliyorsunuz." Ve akabinde şunu söylemiştir: "Bu dünyayıdeniye şan ve şerefiyle öyle bir meta değil ki sizi işba etsin, sizi tatmin etsin ve sizin için maksudubizzat olsun." Ve yine sonrasında demiştir ki: "Bu halkın fıtratına muvafık bir cereyan veriniz, yoksa sayiniz hebayen gider." Fıtrata uygun nedir? Allah'ın yarattığı şekliyledir. Diliyle, kültürüyle, diniyle, mezhebiyle, tarihiyle, DNA'larıyla kendini yönetime Allah'ın yarattığı şekilde katmadır; fıtrata uygun cereyan budur.
Ve biz evet, 2016'ya girdik. Biz dileriz ki, ben dilerim ki 2016'ya biz yine Bakara Suresi 208'inci Ayet'in emri ve telkinlerinin gereğini yerine getirmekle girelim ve yaşayalım, yaşatalım.
(Hatip tarafından Bakara Suresi'nin 208'inci Ayeti'nin okunması)
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - "Ey iman edenler! Topluca hepiniz barışa ve selamete giriniz, şeytanın adımlarına uymayınız, o sizin aranızı açan apaçık bir düşmandır."
Şimdi, burada hepimizin kendisine pay çıkarması gereken mesajlar vardır. Bütün kutsal kitaplar bütün insanlığa hitap eder. Dolayısıyla da bu hitap bütün insanlığadır ama bizler ayrıca muhatabız çünkü çok önemli, çok kritik bir süreçten geçiyoruz. Lütfen empati yapalım. Herkes elini vicdanına koyup şunu yapsın: Örneğin batıda bir mahallemize biri gidip "Kürt'sen övün, değilsen itaat et. Ne mutlu Kürt'üm diyene." diye yazarsa biz çocuğumuzu, mahallemizi ona emanet eder miyiz? Herkes bu sorunun cevabını lütfen samimi bir şekilde versin. Ben vermem, ben o Kürt'e güvenmem.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Ben de vermem, güvenmem.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Siz de vermezsiniz. Teşekkürler.
Peki "Türk'sen övün, değilsen itaat et." diyen ve altında kurumsal kimliğini yazan, yani hangi, Jandarma Özel Harekât, Polis Özel Harekât ve TEM (Terörle Mücalede)... Sayın Başkan, siz de görün. Ve bunu yazanlar da gazetelere poz verdiği hâlde, kurumsal kimliği verdiği hâlde, bizler nasıl olur da oradaki Kürt kardeşlerimizi, Arap kardeşlerimizi, Süryani kardeşlerimizi, Ezidi kardeşlerimizi kalkarız da etnisitesini kutsayan ve bütün mihengi etnisite olan bir zihniyete teslim edebiliriz? Bunun vicdanına, bunun adalet, bunun merhamet duygularına güvenebilir miyiz?
Yine, "Türk'ün gücünü göreceksiniz." diye Silvan'da Selahattin Eyyubi Camisi'nin, tarihî caminin üzerine yazılmış ve bunlar poz vererek yazmış. Tarihî eserlerin üzerine yazı yazmak üç yıl, tahrip etmek üç yıldan başlıyor. Ama her ne hikmetse bunlar görülmüyor. Yine, "Kan koksun buram buram." diyen bir zihniyet var.
Ve bakın, siz, ilmel yakin biliyorsunuz ki televizyonlardan, basından izliyorsunuz, sizinki ilmel yakindir ama biz aynel yakin ve hakkel yakin görüyoruz. Biz orada yaşıyoruz. İnanmayın. Bakın, gerçekten basın sizin önünüze ne koyuyorsa siz o dille konuşuyorsunuz. Bakın, krallar bile tebdilikıyafet yapıp ülkenin farklı bölgelerinde gezmişlerdir, halkın sorunlarını dinlemişlerdir. Bir zahmet, eğer bize inanmıyorsanız, siz de tebdilikıyafet yapın, raporlarınızı, fotoğraflarınızı çekin ve bize gelin deyin ki: "Siz doğru söylememişsiniz." İşte, bakın, niye bizzat biz bu fotoğraflarda yer alıyoruz? Orada olduğumuzu ispat etmek için, yoksa kendimizi göstermek için değil.
Yine, "Esedullah" deniyor, "Esedullah timi" deniyor. Yani, bir din savaşına çeviriyorlar. Kendini orada Müslüman gören, İslam adına sevap işlediğini düşünen ve karşı halkı inançsız hatta kâfir gören bir zihniyetin vicdanına o halkı nasıl teslim edersiniz?
HALİS DALGILIÇ (İstanbul) - Orada okuduğun ayetler bizi bağlıyor, başkasını da bağlıyor mu?
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Hepimizi bağlıyor, hepimizi bağlıyor.
HALİS DALGILIÇ (İstanbul) - Bizi bağlar, biz Müslümanız; onun dışında, bağlıyor mu senin muhataplarını?
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Evet, bakın, Sayın Cumhurbaşkanı Başbakan iken güzel bir laf etmişti, demişti ki Soma katliamında, faciasında: "Bu ülkenin Başbakanı olarak açıkça ifade edeyim, Dicle'nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır." Şu anda koyunlar değil, insanlar katledilmektedir ve bunu reddetmenin, "Ben yapmadım.", "Sen yaptın.", "O yaptı." demenin hiçbir kimseye bir faydası yoktur.
Bakın, bin dört yüz yıllık İslam tarihinde hiçbir zaman cenazeler yirmi gün, otuz gün bekletilmemiştir. Hazreti Muhammed (AS) buyurmuştur ki: "Üç şeyde acele ediniz." Biri de "Cenazenizi erken defnediniz." emridir. Biz niye bu emri yerine getirmiyoruz? Yani, bunu yerine getirmekten aciz miyiz, devlet aciz midir? Kalkıyorlar, ölünün, cenazenin definle ilgili işlemlerini mülki idare amirine devrediyorlar. Yani, diriyken koruyamıyor ama ölüyken "Al, istediğin şekilde istediğin muameleyi yap." diyebiliyorsunuz. Bu günahtır, yazıktır.
Evet, burada dün o talimatı gösterdim ama herhâlde fazla anlaşılmadı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı 30 Temmuzda Cizre ve Şırnak'a bunu göndermiş. Yani, en az bir hafta, on gün tartışılmış bu. "Savcının karşısına çıkmaktan korkmayın." demiş, "Vurun." demiş. Vallahi, savcının karşısına çıkmayabilirsiniz ama mahkemeyikübrada Allah'ın karşısına çıkacaksınız.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Hepimiz, hepimiz.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Bu ölen insanların hesabından bütün bu Meclis sorumludur. Biz burada çözmeliyiz. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı Refahta iken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken Şark Raporu'nu yazmıştır. Orada güvenlik güçlerinin halka yaptığı zulümlerden söz etmiştir. Ve hâlâ o dönemde görev yapan insanlar şu anda oraya gönderilmiş durumdadır. Buradan Sayın Cumhurbaşkanına, Sayın Başbakana sesleniyorum: "..."(x) Vallahi billahi bu yol yanlıştır, kardeş katlidir; orada insanlar ölmektedir, öldürülmektedir. Gelin bu ölümleri durduralım, gelin helalleşelim, başka çıkar yolu yok.
Teşekkürler, sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Cenazeleri bu kadar düşüneceğinize öldürmemenin yollarını arayın, şehit etmemenin yollarını arayın Bu kadar meşgul ediyorsunuz.
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Hep beraber arayalım, buyurun durduralım ve oturalım.