GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:22
Tarih:30.12.2015

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; artık son maddelere geldik. Genel olarak görüşlerimizi ifade ettik. Yeni bir yıla da gireceğiz. Umarız ki bu Mecliste görmüş olduğumuz ve hepimizin rahatsız olduğu düzeysizlikler bir an önce son bulur ve halkın bizden beklediği bir düzeyi bu Meclis yakalar.

Bakın, dün bu düzeysizlik örneklerinden birisi yine yaşandı, bugün de devam ettirildi. Halkların Demokratik Partisi, AKP Grubunun Komisyona getirmediği, son dakikada buraya getirmek istediği bir değişiklik önergesini kendi ilkesel tutumu, ilkesel politik doğrusu doğrultusunda reddetmişti. Bu son derece normal bir işleyiş. Bir partinin, iktidar partisinin getirdiği önergeye destek sunma, yasama tekniği açısından o yanlışa ortak olma gibi bir durumu söz konusu olamaz. Biz de öyle yaptık ama dün burada bulunan Sayın Bakan Süleyman Soylu bugün bir basın açıklamasıyla tamamen yalan içeriğe sahip, son derece düzeysiz ithamlarda bulunmuştur. O nedenle, aynı düzeysizlikle cevap vermek durumunda kalacağım.

BAŞKAN - Sayın Baluken, sözlerimize biraz dikkat edebilirsek...

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Şimdi, bakın, şurada, yaptığı basın açıklamasında diyor ki: "Danışma Kurulunda bu öneriye destek veren HDP..." Bir kere, Danışma Kurulunun ne olduğunu Sayın Bakan bilmiyor herhâlde. Bu önerge Danışma Kuruluna falan gelmiş değil. Son dakikada buraya geldiği için Komisyon üyeleri ya da grup başkan vekilleri arkaya çağrılıp orada görüşülmüş ve orada da HDP'nin tavrı net olarak ifade edilmiştir.

Devam ediyor: "HDP, Hükûmet önerisi olarak sunulduğunda destek vermedi ve biz geri çektik." HDP'yi bir cehalet topluluğu olarak tanımlıyor. "Aldığı oyun ne anlama geldiğini bilmeyen cehalet topluluğu...", "Her hâliyle ikircikli hayat anlayışını kendi bütün davranışlarına aksettirenler." diye devam ediyor. Bu, bir kere, bir bakanın ağzına yakışacak bir üslup falan değil. Kimin cehalet topluluğu, kimin cahil olduğu konusunda tartışmaya gidersek o hamur çok su kaldırır. Cahil -cehalet- söyledikleri arasında tutarsızlık olan, bilgiye, belgeye dayanmadan konuştuğu için sonra o söyleminden tamamen 180 derece çark eden kişilere denir.

Bakın, ben 2008 ve 2009 yılında Süleyman Soylu'ya ait söylemleri buradan ifade edeyim: "Başbakan, padişah olmak istiyor." Bugünkü Cumhurbaşkanı için diyor. "Bu Hükûmete zıkkımın kökünü göstereceğiz.", "Hükûmet yolsuzluk çukurunun içinde.", "Başbakan rantın babasını getirdi.", "Bu ülkenin herkese çatan veya kaos yaratan bir Başbakanı var."

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bravo, ne kadar güzel tespitler yapmış ya!

İDRİS BALUKEN (Devamla) - "Başbakan at üstünde durmayı nasıl beceremediyse ülkeyi yönetmeyi de o şekilde beceremedi."

Bakın, bu sıralara ne kadar cahilce geliyor değil mi bu sözler?

"AKP Hükûmeti yanlış politikalar sonucunda bayramları millete zehir etti. İnsanlar gülmeyi unuttu.", "Paçalarından yolsuzluk akıyor.", "Türkiye'de ihale ve yandaş belediyeciliği yapılıyor.", "Halk Hükûmete zıkkımın kökünü gösterecek.", "'Yolsuzluklarla mücadele edeceğim.' diyen Hükûmet Türkiye'yi yolsuzluk çukuru içine batırdı.", "Ülkemizde sadaka kültürü var.", "Türkiye'de her üç kişiden biri fukaralık sınırının altında. İnsanları bu duruma düşüren Hükümettir.", "Kendisini Menderes'e benzetiyor. Sen kim, Menderes kim! Menderes'in adını ağzına alma."

Şimdi, bunları diyen Süleyman Soylu bir sabah kalktı, bir baktık ki AK PARTİ'li oldu, ondan sonra da dedi ki: "Tayyip Erdoğan ilelebet ve ebedi bu ülkenin başkanıdır. Sayın Başbakanımıza minnettarım. Allah ondan razı olsun. Biz ve bizim gibi insanları dışarıdan imrenerek seyrettiğimiz AKP'nin içerisine davet etti." 180 derece fark var. Son söyledikleri de bize çok cahilce geliyor.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Edep yahu! Edep yahu! Edep yahu!

BAŞKAN - Sayın Baluken, şahsiyatla uğraşmasak lütfen.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Dolayısıyla, burada söylediğiniz söylemler arasında tutarsızlık varsa ya bir kişilik problemi içerisindesiniz ya da tam da bahsettiğiniz cehalet tutumu içerisindesiniz. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nde "bakan" düzeyine gelmiş bir insanın kişilik problemi olabileceği kanaatinde değiliz kendisi o yönlü bize nefret söylemiyle yaklaşsa da. Olsa olsa bunu her zaman bilgiye ve belgeye dayanmadan yapmış olduğu boş konuşmalar olarak değerlendiriyoruz.

Bizim o önergeyi neden reddettiğimiz son derece nettir. Sermayeyi kayıran, sermayenin yükünü tekrar emekçi halkların üzerine yığan, öyle son dakika önergelerine bugüne kadar onay vermedik, bundan sonra onay vermeyeceğiz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)