GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 96'ncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:1
Birleşim:22
Tarih:30.12.2015

AYLİN NAZLIAKA (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi adına gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, bir ulusun kaderini değiştiren büyük günler, önemli olaylar vardır; hatta bu önemli olaylar, bu büyük günler sadece o ulusun kaderini değiştirmekle kalmaz, aynı zamanda dünya kaderini de değiştirir ve dünya üzerinde de büyük bir iz bırakır. Özellikle içinde bulunduğumuz bu kritik günlerde bu önemli günleri hatırlamanın çok daha özel olduğunu düşündüğüm için, bugün gündem dışı söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, bundan doksan altı yıl önce, bugünlerde Anadolu toprakları işgal altındaydı. Halk büyük bir çaresizlik içindeydi, halk yılgındı, yoksuldu, birçok şeyden mahrum bırakılmış durumdaydı. Gerçekten de havada müthiş bir işgal kokusu vardı. İşte böylesine bir dönemde, bu kadar olumsuzlukların yaşandığı, hissedildiği bir dönemde vatan sevgisiyle dolu olan yürekli insanlardan oluşan bir grup bir araya gelmiş ve bu ülkede tekrar mücadele ateşini yakmışlardı. Bundan tam doksan altı yıl önce, yani 27 Aralık 1919'da Gazi Mustafa Kemal Atatürk Ankara'ya geldiğinde, bunun ete kemiğe bürünmüş hâliyle karşılaştık değerli arkadaşlar. O gün Ulu Önder'i 700 kadar seğmen, 3 bin kadar atlı karşıladı. (Gürültüler)

Sayın Başkan, biraz müdahale etmek mümkün mü salondaki gürültüye.

BAŞKAN - Siz Genel Kurula hitap edin.

Sayın milletvekilleri, hatibi dinleyelim lütfen.

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) - Ediyoruz elbette ama önemli günlerimizi hatırlamamız gerçekten de gerekli özellikle şu dönemde.

Ve Atatürk geldiğinde onu bu coşkuyla karşılayan kalabalığı görünce arabasından indi ve halka, onu karşılayan on binlerce kişiye sordu: "Niye zahmet ettiniz? Neden geldiniz?" Çok kararlılıkla bir yanıt duydu, "Seni görmeye, bu vatan uğruna ölmeye geldik." dediler. Gazi Mustafa Kemal Atatürk tekrar sordu: "Fikrinizde sabit misiniz?" Aldığı yanıt yine aynı tonlamayla ve aynı kararlılıkla geldi, "Ant içeriz." dediler. İşte, o gün içilen o ant, bu vatan sevgisinin, bu mücadele aşkının, bu birlik beraberliğin de önemli bir göstergesiydi değerli arkadaşlar.

Bundan doksan altı yıl önce Ankaralılar ne kadar vatan sevgisiyle dolu olduğunu göstermişlerdi. Ben dilerdim ki daha sonrasında Ankara'nın da başkent olmasının kapılarını açan bu önemli gün bu şehirde büyük bir coşkuyla kutlanılsın. İnanın böyle bir olay başka bir ülkede yaşanılmış olsaydı bu konuda filmler çekilmiş ve çok canlı kutlamalar yapılıyor olunurdu. Ama içinde bulunduğumuz dönemde giderek daha sönük geçen 27 Aralıklara şahitlik ediyoruz, üzülerek söylüyorum bunu. Ama çok da şaşırmamak lazım diye düşünüyorum çünkü cumhuriyeti reklam arası olarak gören, devrimlerle kavgası olan, Atatürk Orman Çiftliği'nin parsel parsel yok edilmesine seyirci kalan, bankaların genel merkezleri İstanbul'a taşınırken buna hiç ses çıkarmayan iktidar mensuplarının, iktidar partisinin milletvekillerinin bu konuda bir hassasiyet göstermesini beklemek herhâlde fazlaca iyimser bir duruş olur.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Teşekkürler!

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) - Ama özellikle şunu belirtmek istiyorum değerli arkadaşlar: 27 Aralık aynı zamanda bir ruhun temsilidir. Ankaralılar devrimcidir, Ankaralılar inandıkları uğruna mücadele edenlerdir, Ankaralılar yüreği vatan sevgisiyle dolu insanlardır. Onun için biz bu mücadele meşalesini her zaman diri ve canlı tutacağız. Şunu unutmamamız gerekiyor: Bu kent, altında bulunduğumuz bu çatı bu yiğit insanların mücadeleleri sayesinde sizlerin, bizlerin varlık göstermesine imkân tanımıştır. Onun için hepimiz tarihimize, kentimize, birliğimize, beraberliğimize, dayanışmamıza sahip çıkmak zorundayız. Başkentimize sahip çıkmak zorundayız. Bu zihniyetle kavgalı olan, cumhuriyetle kavgalı olan karanlık zihniyetleri bir an önce aydınlığa dönüştürmek zorundayız.

Ben bu duygularla hepinizi selamlıyorum.

Teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)