Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 21 |
Tarih: | 29.12.2015 |
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulun düzenini...
BAŞKAN - Evet, arkadaşlar, lütfen, hatip kürsüye çıktı, hatibin insicamını bozmayalım.
Buyurun Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İkinci bölüm, maddelerle ilgili söz almış bulunuyorum. Biz kanunun bütün bu torba yasa anlayışına veya temel yasa anlayışına karşı çıktığımızı söyledik. Bunun bir örneğini de az önce gördük. Bu kadar önemli meselelerin araya sıkıştırılmasının, tartışılmadan, partimde tartışılmadan ortaya konulmasının ne kadar yanlış olduğunu gördük. Az önce, Türkiye'de 8,5 milyon insanı ilgilendiren bir önerge geldi. Onunla ilgili içeride görüşmelerimizi yaptık. Evet, makul de olabilir. Ancak beş dakika içinde 8,5 milyon insanı ilgilendiren bir maddenin burada bu şekilde görüşülmemesi gerekiyordu bizce ve partimizde, bütün partilerde ve komisyonda özellikle ayrıntılı olarak tartışılması gerekiyordu. Umalım ki işçiden yana, emekçiden yana bir şekilde tekrar gelir ve işçinin, emekçinin hakkının, hep düşük gösterilen, hep maaşları düşük gösterilen -bilirsiniz işveren olanlar- işçinin emekçinin yanında olan bir şekilde bu maddeler gelir.
İkinci bölüm maddelerine baktığımızda, can alıcı noktanın burada öğretmen atamaları olduğunu düşünüyoruz çünkü yalnızca 12.500 öğretmen ataması öngörülüyor. Ancak biz şunu çok iyi biliyoruz: Hâlâ 300 bin derslik açığımız var ve yaklaşık 150 bin öğretmen açığımız var. Bu, Millî Eğitim Bakanlığının tespitleri ve atama bekleyen 300 bin öğretmen var. Bunlar eğitim fakültelerinden mezun oldular, öğretmenlik haklarını elde ettiler.
Sayın Başkan, siz de dinlemiyorsunuz ama buradaki durum bu ve bu şekilde konuşulmaz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, yani hatibi dinleyemiyoruz.
BAŞKAN - Sayın Paylan, siz konuşun.
GARO PAYLAN (Devamla) - Ama bu şekilde konuşulur mu efendim?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Biz dinliyoruz Sayın Paylan.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Genel Kurula hitap edin, dinliyoruz sizi.
BAŞKAN - Gürültü yok.
Evet, sayın milletvekilleri, sayın hatibin insicamını bozmayalım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Herkes hazır ola mı geçecek seni dinlemek için ya! Konuşsana kardeşim, dinliyoruz! Allah Allah!
GARO PAYLAN (Devamla) - "Konuşsana!" diye konuşma lütfen.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Dinliyorum kardeşim ya! Ben dinliyorum seni bak burada.
GARO PAYLAN (Devamla) - Biraz sakin ol, biraz sakin! Sakin!
BAŞKAN - Sayın Paylan, Genel Kurula hitap edin siz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Evet, Genel Kurula hitap et. Herkes dikkat kesilmek zorunda değil ki.
BAŞKAN - Buyurun.
GARO PAYLAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, en can alıcı nokta, dediğim gibi, öğretmen atamaları. Yalnızca 12.500 öğretmen atamasıyla kalmamalıydı, bu sayının biz 150 bin olması gerektiğini düşünüyoruz çünkü yıllardır öğretmen ataması bekleyen öğretmenler var ve intihar eden öğretmenler var. Bu açıdan, öğretmenlerimizi öğrencileri bekliyor. Öğrenciler de... Hâlâ 40, 50, 55, 60 öğrencinin aynı sınıfta olduğu derslikler var. İvedilikle bu öğretmenlerimizin atanmasını ve derslik sayısı ortalamasının OECD rakamlarında olduğu gibi 20'ye düşmesini sağlamamız gerekiyor. Ben yıllarca okullarda yöneticilik yapmış bir kişi olarak şunu söyleyebilirim: 20'nin üzerine çıkan her sayıda eğitim kalitesi inanılmaz bir şekilde düşer, geometrik oranda düşer.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Doğru, 50'nin üzerinde almıştık Garo. 50-60'tı sınıflar.
GARO PAYLAN (Devamla) - Evet.
O açıdan, öğretmenlerimizi atayalım, derslik sayımızı artıralım, eğitime para harcayalım.
Diğer bir maddede tekrar askerî harcamaların artırılmasıyla ilgili önerge var. İlk bölümde olduğu gibi, askerî harcamaların artırılmasına karşıyız. Burada tekrar öyle bir madde var. Bizler, maalesef, hâlâ -bütçemizin önemli bir kısmı- 22,6 milyar dolar askeriyeye harcıyoruz; topa, tanka, silaha harcıyoruz ve bu rakamın -az önce bahsettiğim maddede- öğretmenlerimize, çocuklarımıza, dersliklere harcanması gerekiyor. Ama umalım ki çok dilli, ana dili temelli çok dilli eğitimde harcansın bu para da.
Bakın, öğretmenler atanıyor, hepsi Türkçe eğitim veriyorlar. Ben, mesela, Ermeni okullarında yıllarca eğitimcilik ve yöneticilik yapmış bir kişiyim. Orada ana dili temelli çok dilli eğitim yapıyoruz. Ermeniceyi de öğretiyoruz çocuklarımıza, Türkçeyi de İngilizceyi de. Ana dili temelli eğitim yapan öğrenciler ikinci dili de ulusal dili de evrensel dili de çok daha kolay öğrenirler. Bu açıdan, bu atanan öğretmenler de... Umalım ki önümüzdeki yıllarda yapacağımız bir anayasayla, Türkiye'de yaşayan ve yaşamaya çalışan, yok olmakta olan dillerle ilgili de öğretmenler yetiştirilebilsin ve atamalar yapılabilsin. Ana dilini öğrenen bir çocuk... "İki Dil Bir Bavul" filmini seyreden vardır. Yalnızca ana dilini bilen bir çocuğun yalnızca ulusal dili bilen bir öğretmenle karşı karşıya kalması kadar pedagoji dışı bir durum olamaz. Ama 2015 Türkiyesi'nde hâlâ biz bunları yaşıyoruz. Tek kelime Türkçe bilmeyen bir çocuk ile tek kelime Kürtçe bilmeyen bir öğretmeni karşı karşıya getiriyoruz. O açıdan, ivedilikle ana dili temelli çok dilli eğitime geçmemiz gerekiyor ve bu atanan öğretmenlerin bu çerçevede de atamalarının yapılması gerekiyor. Tabii ki bunlar, hepsi demokrasi meselesi, şu anda ondan maalesef, çok uzaktayız. Şu anda hâlâ, bırakın eğitim meselesini, can güvenliği meselelerini konuşuyoruz. İlgili maddeler de ne hikmetse -12 maddenin 5'i- askerî harcamalar, er, erbaş düzenlemeleri, savaş, Kıbrıs düzenlemeleri. Bu açıdan, bu maddelerle ilgili değil, daha çok demokratik maddelerle, demokrasiyi yücelten maddelerle, ana dili olsun, ana dili temelli eğitim olsun, bu maddelerle ilgili görüşmelerin olması gerekiyor ve bunların da böyle, torba yasalarla değil, Anayasa temelli olarak, tabii ki bütün meseleleri, demokrasi meselelerimizi ele alacak yasalarla olması gerekiyor.
Maddelerde gördüğümüz diğer bir eksiklik -mesela kiralamalarla ilgili- bu ekoloji temelli bir bakış; maalesef, yok. Bu ekoloji temelli bakışın olmamasıyla doğamız harap olmaya devam ediyor. Bu kiralamalarda, baktığımızda, hâlâ STK'ların, sivil toplum örgütlerinin, görüşleri alınmadan bu maddeler geçiriliyor.
Diğer bir konuysa Yükseköğretim Kuruluyla ilgili. Dediğim gibi, hâlâ vesayet kurumları hayatta. Bizlerin önümüzdeki dönemde bu vesayet yasalarını, vesayet kurumlarını ortadan kaldıracak, demokrasimizi geliştirecek anayasal bir bakışa ihtiyacımız var. Biliyorum, bundan da çok uzağız, bu Meclis çok uzakta çünkü iradesi büyük oranda şu anda saraydan gelecek işarete göre. Hâlbuki bizler bu perspektifi ortaya koyabiliriz, iradeyi buraya alabiliriz. Az önce olduğu gibi, torba yasalarla değil, bütünleşik bir bakışla bu yasaların buraya gelmesi gerekiyor. Bu açıdan, AKP Grubunun da CHP Grubunun da MHP Grubunun da böyle bir perspektifle, Türkiye'nin demokrasi meselelerini ele alacak bir perspektifle bakmasını arzu ediyorum.
Tekrar, 2016 yılının hepimize hayırlar getirmesini istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)