| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 29.12.2015 |
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu maddede yapılan düzenleme, geçici süre uzatılmasına gidilmesi aslında olumlu bir düzenleme ancak konuyla ilgili kalıcı çözümler üreten bir kanun maddesiyle karşı karşıya değiliz. Kaldı ki bu madde, ilgili, asıl komisyonda da görüşülmeden buraya gelmiş durumda. Bu, yasama tekniğinin demokratikliği açısından son derece sorunlu bir durum. Yani komisyonlarda siyasi partilerin görüşleri doğrultusunda yapılan bu düzenlemelerle ilgili birtakım palyatif çözümlerden çok, kalıcı çözümler içeren yasa hazırlıkları Genel Kurula getirilirse bu konuda daha faydalı işler yapılır düşüncesindeyiz.
Biliyorsunuz, biz devletin tüm karar alma süreçlerinde yerel inisiyatiflerin, yerel yönetimlerin ve sivil toplum örgütlerinin, meslek örgütlerinin fikirlerinin alınmasını önemsiyoruz. Burada maalesef, getirilen yasal düzenlemelerin hiçbir tanesinde ilgili meslek örgütlerinin ya da sivil toplum örgütlerinin ya da yerel yönetimlerin herhangi bir şekilde karar süreçlerine başvurma gibi bir durumu söz konusu olmadığı için de bu şekilde sorunlu maddeleri, sorunlu düzenlemeleri, eksik düzenlemeleri görüşmek zorunda kalıyoruz. Yani bir olumlu düzenleme yapıyorsunuz ama yeterince istişare etmediğiniz için, komisyonda yeterince tartışmadığınız için maalesef, yetersiz bir düzenleme olarak karşımıza çıkıyor.
Diğer taraftan, genel olarak bu tarz düzenlemeler yapılırken hiç dikkate alınmayan bir şey var. Yani ekolojik duyarlılık, azami kâr hırsına karşı doğayı ve çevreyi korumayı amaçlayan bir perspektif hiçbir zaman AKP hükûmetleri döneminde karşımıza çıkmadı. Böyle olduğu için de maalesef, ülkemizin birçok yerinde çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Yani yerele sorsanız, sivil toplum örgütlerine sorsanız, birazcık ekolojik duyarlılığınız olmuş olsa bütün ülkeyi bir HES mezarlığı hâline çevirmezsiniz, Karadeniz'in doğasını HES'lerle talan etmezsiniz, Yırca'da insanların karşı çıkmasına rağmen zeytinlikleri tamamen tahrip etmezsiniz, zeytin ağaçlarını bir para gibi, bir para kaynağı gibi görüp orada bir doğa katliamı, bir ağaç katliamı yapmazsınız. Böyle düşündüğünüz için de maalesef, nükleer santraller kurarken, bu ülkenin limanlarını sermayeye peşkeş çekerken, madenlerini birilerine, yandaş çevrelere verirken hep yerele rağmen siz birtakım düzenlemeler yapıyorsunuz ve bu düzenlemeler de işte buradan çıkarmış olduğunuz palyatif yasalara sırtını bağlayarak sorun alanları olmaya devam ediyor.
Örneğin, seçim bölgemden ben örnek vereyim. Lice'de, bu geçen bir yıl önce, biliyorsunuz, büyük karakol ve kalekol protestoları olmuştu. Lice'nin her tarafında zaten karakollar var, kalekollar var. Ancak, devletin, Hükûmetin burada "Biz Diyarbakır'a, Lice'ye bütçe ayırıyoruz, ödenek aktarıyoruz." dediği kalemlerin büyük bir kısmı yeni kalekolların inşaatına gidiyor. Oysa, Lice'de kırk yıl önce olan bir depremden dolayı hâlâ insanlar geçici prefabrik evlerde oturuyorlar. Yani, Liceliye sorsanız, kırk yıldır devletin yapması gereken kalıcı konutu, barınma ihtiyacının karşılanmasını sizden isteyecek ama ona sormadığınız için siz Lice'nin temel ihtiyacının sanki yeni karakollar, yeni kalekollar olduğu üzerinden hesaplar yaparak maalesef, sorunları derinleştiriyorsunuz. Şimdi, hani, bir çatışmalı süreci gerekçe gösteriyorsunuz ama benim söylediğim süreçte, çözüm süreci devam ediyordu, hiçbir çatışma yoktu. Hiçbir çatışmanın olmadığı bir dönemde Lice'yi, Bingöl'ü, Dersim'i, Ağrı'yı maalesef, karakollara, kalekollara, güvenlik barajlarına boğdunuz.
Dolayısıyla, bu yasama tekniğinin uygun olmadığı kanaatindeyiz. Olumlu düzenlemeler yapmış olsanız bile, biz sivil toplum örgütlerinin, meslek örgütlerinin, yerel dinamiklerin fikirlerine ne kadar başvurmuşsunuz diye denetlemeye devam edeceğiz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)