| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 29.12.2015 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisi üzerine söz aldım.
Bugün burada konuştuğumuz konu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en trajik konularından biri; 34 insan öldü, bunların 19'u çocuktu.
Değerli arkadaşlarım, bu insanların niye öldüğü, bu ölümlerin sorumlularının kim olduğu maalesef bilinmiyor. Cumhuriyet tarihinde benzer onlarca olay gibi bu olayın da üstü örtüldü, gerçek olan bu. Kaza mı, ihmal mi? İşte, bu kafilenin içinde bulunan insanların terörist olduğu mu sanıldı? TSK bunu nasıl ayıramadı? Bütün bu sorular havada duruyor. Çünkü hem yargı sürecinde hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinin -sanıyorum- İnsan Hakları Komisyonunun alt komisyonunda bu dava açılmadı. Bildiğiniz gibi, ilk dava Diyarbakır'da, Şırnak'ta, daha sonra askerî mahkemeye havale edildi konu, askerî mahkemeler de yine bildiğiniz gibi takipsizlik kararı verdiler. Meclis komisyonu da hiçbir üst düzey yani o günden sorumlu olan insanların ifadesine ya da görüşüne başvurmadan karar verdi ve olayın üstü örtüldü.
Şimdi, arkadaşlar, dönemin Başbakanı, dönemin Genelkurmay Başkanı sorumludur, değildir, bunu bilmiyoruz yani bu şekilde de suçlamıyoruz ama o gün olup biten her şeyden elbette bu ülkeyi yönetenler sorumludur. Dolayısıyla, mahkemelerin de, Meclis komisyonlarının da onların bilgilerine başvurması gerekiyor. Bu konu, yani 34 insanın öldüğü, cumhuriyet tarihinin bu en trajik konusu maalesef aydınlatılamamıştır. Bu konu aydınlatılamadığından dolayı ondan sonra benzer onlarca olay oldu, insanlarımız ölmeye devam ediyor, çocuklar ölmeye devam ediyor ve biz susuyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisi susuyor. Böyle bir hakkımız yok, böyle bir lüksümüz yok değerli arkadaşlarım.
Bu insanlar yanlışlıkla, kimin tarafından, emri kim verdi, neler oldu... Bu gelen kafilenin gerçekten daha evvel de -kimileri kaçakçılık diyor, kimileri sınır ticareti diyor- bu işleri yaptığı bilinmiyor muydu? En basit sorulara bile ne mahkemelerde ne de Meclis araştırma komisyonunda cevap verildi değerli arkadaşlarım. Tek bir şüpheli de yok. 34 insan ölmüş, 19'u çocuk ama bir tek şüpheliye soru sorulmamış. Ne olmuş belli değil, kim vurduya gitti.
Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; aslında burada büyük bir insanlık trajedisi üzerinde konuşuyoruz ama esas sorun hukuktur. Burada, sadece 34 kişi katledilmedi, esasen hukuk katledildi ve katledilmeye devam ediyor değerli arkadaşlarım. Eğer bir ülkede bunun gibi olaylar cezasız kalıyorsa, eğer bir ülkede hikmeti hükümetten söz ediliyorsa, böylesine büyük olayların üstü örtülüyorsa, devlet sırrı böylesine hoyratça kullanılıyorsa o ülkede demokrasinin varlığından söz edemeyiz, insan haklarından söz edemeyiz, o ülke karanlıktan kurtulamaz değerli arkadaşlarım, değerli dostlarım. Şu anda Türkiye'nin yaşadığı problem budur.
Bugün burada sadece Roboski'yi değil, aslında Türkiye'yi konuşuyoruz. Bir dönemin üstü örtüldü, 1990'lı yıllar. Ben hatırlıyorum, Adalet ve Kalkınma Partisinden çok sayıda arkadaşlarım bu cümleyi tekrarlarlardı, "Üstü örtüldü." derlerdi, "Bunların hesabının sorulması gerekiyor, hukuk devleti." diyorlardı. Peki, kendi dönemlerinde Roboski gibi kaç tane olayın üstü örtüldü? Ne oldu? Yani, hukuk başkalarına lazım olunca neredeyiz değerli arkadaşlarım? Faili meçhuller ne oldu? Ben hatırlıyorum dönemin Sayın Cumhurbaşkanının ve şu andaki Başbakanın "Bizim dönemimizde hiçbir şekilde faili bulunmayan olay kalmayacak." diye yaptıkları açıklamaları. Peki, Roboski'nin failleri nerede? 34 insan niçin öldü değerli arkadaşlarım?
Değerli milletvekilleri, hukuk devletinde devlet her şeyi hukuk içinde yapmak zorundadır, terörle mücadeleyi de hukuk içinde yapmak zorundadır, yoksa devletin meşruiyeti tartışılır. İşte, böylesine olayları örterek bu devleti hukuk devleti olmaktan çıkarıyoruz. Eğer hukuk olmazsa, eğer hukuk herkes için geçerli olmazsa, eğer sokaktaki insan kendisine bir haksızlık, bir yanlışlık ulaştığında hakkının kendisine teslim edileceğine inanmazsa, bu inancını kaybederse o ülkede hiçbir şey olmaz, insan haklarından falan söz edemeyiz, demokrasiden falan söz edemeyiz, bunlar yalan olur; ekonomi de olmaz, ticaret de olmaz, hiçbir şey olmaz. Böylesine bir devlette hukukun işlemediği bir yerde kim nasıl yatırım yapacak, nasıl büyüyecek, nasıl gelişecek, bu kadar işsiz insanlara nasıl iş bulacaksınız? Hayır, arkadaşlar, hukuk olmazsa hiçbir şey olmaz ve ülke giderek karanlığa doğru yuvarlanır, kimse kusura bakmasın. Ülkemiz maalesef karanlığa doğru yuvarlanıyor. Bugün ülkemizin bir bölgesinde yaşanan olaylar gerçekten cumhuriyet tarihinde görülmedi değerli arkadaşlar. 1990'lı yıllarda benzer olaylar yaşadık, faili meçhuller yaşadık, terör çok arttı, o bölgede köy boşaltmalarından insan hakları ihlallerine kadar dünya kadar olaylar yaşandı ama olaylar kırsal kesimde ağırlıklı bir şekilde oluyordu. Hiçbir zaman Türkiye'nin bir bölgesinde, şehirlerde böylesine bir olay görülmedi, yaşanmadı. Ağzımızı açtığımız zaman hemen taraflar bizi bir tarafa doğru itmeye çalışıyor. Öyle değil arkadaşlar, burada taraf olunmaz.
Geçtiğimiz gün bu kürsüden arkadaşlarımız çıkıp konuştular. Bir milletvekili, kadın milletvekili -çok üzülerek izledim- çocuk ölülerini annelerinden kimlerin öldürdüklerine bakarak ayırdı. Böyle bir lüksümüz yok değerli arkadaşlar. Bu ölüler bizim ölülerimizdir, bu ülkenin yurttaşlarıdır. Roboski'de bundan dört sene evvel katledilen insanlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıydı. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları katledilmişse bu ülkenin hukuku, yargısı, bu ülkenin Meclisi bu konuyu araştırır eğer siz onları özde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kabul ediyorsanız, ama etmiyorsanız, özde ve sözde diye bir gündeminiz varsa o zaman bu insanlar da ben bu ülkenin yurttaşları mıyım diye düşünmeye başlarlar. İşte Kürt meselesi, işte çocuklarımızı kaybettiğimiz mesele budur. Yıllardan beri ülke vatandaşlarının bir grubu özde vatandaşlar kabul edilmediğinden dolayı bu sıkıntıları yaşıyoruz. Bugün Diyarbakır'da, Şırnak'ta yaşadığımız, Cizre'de, Silopi'de yaşadığımız sorunun temelinde bu var. Evet, terör var; evet, terörle mücadele edilecek, bir şey demiyoruz buna. Hiçbir ülke, hiçbir egemen devlet kendi ülkesinin bir bölgesinde başka silahlı insanların dolaşmasına göz yumamaz. Ama bu iş bundan ibaret değildir değerli arkadaşlarım, bu iş bunun çok ötesindedir. Evet, biliyoruz, o hendekleri boşaltmaya, o barikatları kaldırmaya Türkiye Cumhuriyeti devletinin, TSK'nın gücü yeter, öyle de olacak ama bunu yaptığınız zaman ne kadar insan öldürürseniz öldürün bu meseleyi çözmüş olmayacaksınız. Dolayısıyla, bu meseleyi çözmek için başka bir şey daha yapmanız gerekiyor. Bunlardan en önemlisi Roboski gibi olayları aydınlatmaktır değerli arkadaşlarım, hukuku işletmektir değerli dostlarım, eşit yurttaşlığı hayata geçirmektir. Eşit yurttaşlığı hayata geçirmeden hiçbir şeyi çözemeyeceksiniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)