| Konu: | Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz ile Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 24.12.2015 |
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, buradan görüşlerimizi ifade ederken yaşanan vahşet tablosunun daha iyi anlaşılması için de oradaki gerçeklikleri bir anekdot şeklinde milletvekillerinin bilgisine sunuyoruz. Bugüne kadar kürsüden gerek göstermiş olduğumuz resimler gerekse de söylemde buradan ifade etmiş olduğumuz olayların tamamı, Silopi'de, Cizre'de, Nusaybin'de, Dargeçit'te, Sur'da yaşanan gerçekliklerdir. Burada oturup da hakikatleri çarpıtmakla bizi suçlayanlar, daha bu yangın tablosu başladığı günden bugüne kadar bir kez Sur'a, Cizre'ye, Nusaybin'e, Silopi'ye gitmeyen insanlardır. Tek bir kere o bölgeye adımını atmayıp, gelip buradan hamaset söylemleriyle gerçeği ters yüz etmek, en hafif tabiriyle, iyi niyetli bir girişim değildir.
Biz ne söylediğimizi iyi biliyoruz, bütün söylediklerimizin arkasındayız. "Orada bir savaş yaşanıyor." derken, o savaşın bu ülkeyi götürdüğü felakete karşı bir ön alma çabası, bu ülkedeki halkların demokratik geleceğine dair duymuş olduğumuz kaygıyı ifade etmenin gayretiyle dile getiriyoruz.
Şimdi, AKP'li yetkililer "Orada bir savaş yok." diyorlar. Nedir peki yaşanan şey?
HARUN KARACA (İstanbul) - Savaş yok, teröristler var.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Terörle mücadele, vatan hainleriyle mücadele var.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - 7 Hazirandan beri sadece 350 sivil yurttaş yaşamını yitirmiş, 350 sivil yurttaş. Polis, asker, gerilla kayıplarını kattığınız zaman, binlerce insanın yaşamını yitirdiği bir durum var. Şu anda, bu saatte, Sur'da, Dargeçit'te, Cizre'de sivil halkın bulunduğu yerleşim alanları tanklarla, havan toplarıyla dövülüyor. Cenazelerle ilgili durumdan bahsettik. Evet, orada yaşanan, bildiğimiz anlamda hukuku olan, ahlakı olan bir savaş değil. Belki de bu toprakların görmüş olduğu en ahlaksız ve en hukuksuz savaş yürütülüyor ve bizzat o savaşın yürütücüsü de AKP Hükûmetinin kendisidir.
Sayın Başkan, darbe ve savaş konseptleri iki makineyle çalışır; bir ölüm makinesi, bir de yalan makinesi. Yalan makinesi her zaman ölüm makinesinden daha çok çalışacak ki, o darbe ve savaş konseptini yürütenler kendi politikalarını sürdürebilsinler.
HARUN KARACA (İstanbul) - Karşımızda duruyor.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Burada AKP grup başkan vekilinin dile getirmiş olduğu Dargeçit'teki 2 sivil yurttaşı kimin katlettiğini de çok iyi biliyoruz. Faili malum olan on binlerce cinayetin altında imzası olan o karanlık güçlerin, Dargeçit'te, dün yine, daha önce yaptıkları gibi yeni bir provokasyon dalgası yaratmak üzere o sivilleri katlettiğini çok iyi biliyoruz. O 2 yurttaşı katleden bu karanlık güçleri, bu paramiliter kontra güçleri buradan kınıyoruz. Bu konuda bizim söylediklerimize itibar etmiyorsanız, iki gün önce, sizin seçim iş birliği yaptığınız HÜDAPAR'ın yapmış olduğu açıklamalara bakın. O karanlık güçlerin, paramiliter çetelerin oradaki halkı karşı karşıya getirmek üzere yeni provokasyonlar peşinde olduğunu, HÜDAPAR'ın yapmış olduğu açıklamaları incelerlerse çok rahat bir şekilde görürler.
Burada, ifade ettiğimizden çok daha vahim bir tablo var. Bakın, bir cenaze üzerinden ben ifade ettim, orada yaşanan bir başka hakikati anekdot olarak Genel Kurulun bilgisine sunayım. Bir hafta önce Dargeçit'te abdest almaya giderken güvenlik güçlerinin açmış olduğu ateşle kolunu kaybeden Sacide Gezginci, tam bir haftadır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde yatıyor, kolunu kaybetti. Sacide Gezginci'nin 8 aylık bir bebeği var ve anne sütü alıyor, anne sütüyle besleniyor. Tam bir haftadır bu konuda yürüttüğümüz bütün görüşmelere rağmen, anne sütü alan bir bebeğin yaşam hakkına bile saygı duymayacak şekilde, Dargeçit'ten Diyarbakır'a götürülmesine izin verilmiyor. Öyle buradan, gelip birtakım sahte söylemlerle kamuoyunu falan aldatmaya çalışmasınlar. Gitsinler Sur'a, Dargeçit'e, Nusaybin'e, Cizre'ye, oradaki halkla konuşup, ondan sonra gelip burada hakikatle ilgili söyledikleri şeyler varsa o şekilde Genel Kurulu bilgilendirsinler.
Biz -daha önce de söylemiştim- on kere düşünüp bir kere konuşuruz. AKP'nin dış politikalarıyla ilgili ihanet söylemlerini kullanırken, Cumhurbaşkanının ve Başbakanın, AKP'li yetkililerin ve onların talimatlandırıp manşetler attırdığı çamur medyasının yapmış olduğu hedefleştirici psikolojik kampanyaya dikkat çektim ben. Başbakan, Cumhurbaşkanı, emrindeki çamur medya eğer bizim yürüttüğümüz diplomatik görüşmeleri ihanetle suçlarlarsa, biz bu ülkenin geleceğine ihanet olan dış politikalarını da aynen o şekilde tanımlamaya devam ederiz. Siyasi nezaketin, diplomatik nezaketin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Bize karşı bu şekilde saldırgan tutum devam ettiği sürece, biz onların yürütmüş olduğu ve ülkemizi hızla felaketin eşiğine getiren bu politikalarla ilgili onların düzeyiyle cevap vermeye de devam edeceğiz.
Ayrıca Sayın Naci Bostancı son derece açık bir şekilde beni de tehdit etti, "Demokrasi ve başkaları çarpar." dedi.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Halk, halk, Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Buradan Sayın Bostancı'ya hatırlatayım, böyle tehditlere pabuç bırakacak insanlar değiliz.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Çarpıtmayın lütfen ya.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Biz bu mücadeleye girerken kefenimizi koltuğumuzun altına almış, yola çıkmış, bedel ödemiş insanlarız.(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bu Meclisin kapısında her birimizin cenazesi sallansa bile asla kendi doğrularımızdan taviz vermeyiz, ilkelerimizden geri adım atmayız, tehditlere boyun eğmeyiz. Eğer maksadın açık bir şekilde bizi tehdit etmekse elinizden geleni ardınıza koymayın diyorum; az olandan az, çok olandan çok gider diyorum.
Teşekkür ederim.