GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Mardin'in Dargeçit ilçesinde AK PARTİ İlçe Başkanının bir yakınının evine yapılan saldırıda hayatını kaybedenler ile terörle mücadele ederken şehit olanlara Allah'tan rahmet dilediğine, sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili alınan kararların doğru olduğuna, Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken ile Ankara Milletvekili Levent Gök'ün yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:1
Birleşim:19
Tarih:24.12.2015

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Öncelikle, dün akşam Mardin Dargeçit'te ilçe başkanımızın yakınının evi tarandı. Özellikle, ben, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza -ki biri 65 yaşında, 1 kızı, 2 de ağır yaralı var- Allah'tan rahmet diliyorum. Bu, terör örgütünün açıkça bir saldırısıydı. Terör faaliyeti nedeniyle hayatını kaybetti. Evlerinde akşam saatinde otururken, belki uyurken, hiç beklenmedik bir şekilde bir saldırıya maruz kaldı.

Ben, bugüne kadar terörle mücadelede hayatını kaybeden, gerek sivil vatandaşlarımız gerek polis gerek asker, canlarını cansiparane bir şekilde vatan korunmasında ortaya koyan tüm şehitlerimize de Allah'tan rahmet diliyorum.

Şimdi, buradan şuraya geçmek istiyorum: Günlerdir Meclisimizde konuşuluyor ve bir kamuoyu algısı oluşturulmaya çalışılıyor "Belli ilçelerde neden sokağa çıkma yasağı uygulanıyor?" diye. İşte "Neden sokağa çıkma yasağı uygulanıyor?"un en güzel cevabı. Ne yazık ki yaşanmasını arzu etmezdim, ne yazık ki bu konuyu burada dile getirmek istemezdim ama masum, savunmasız, bir akşam vaktinde evinde hayatını geçiren sivillere yapılan, terör örgütünün, PKK terör örgütünün yaptığı katliam açıkça göstermektedir ki buralarda, özellikle orada bulunan sivil vatandaşlarımızı da terörle mücadelede kendine kalkan yapanlara karşı sokağa çıkma yasağı tedbirlerinin alınmasının, orada terörle mücadele edilmesinin, orada her bir vatandaşımızın dükkânlarını açacak, terör örgütünün tehdidinden arındıracak şekilde, tıpkı diğer yerlerde olduğu gibi, 78 milyon vatandaşımızın kendini birinci sınıf vatandaş hissedeceği şekilde güvenlik tedbirlerinin alınacağı, hak ve özgürlüklerini, kazanımlarını kullanacağı şekilde bir ortam tesis edilene kadar da sokağa çıkma yasağının ne kadar doğru bir karar olduğunu bugün bu saldırılarla beraber tekrar görüyoruz.

Buradaki alınan kararların, alınan tedbirlerin tek bir amacı vardır: Terörle mücadeledir. Bu sürenin bugün belki 10 gün olması, 8 gün olması, 7 gün olması, zamana göre uzatılmasının bir tek sebebi vardır: Orada sivil can kayıplarını en aza indirgemek. Çok ciddi, hassas, teknik ve bir tek vatandaşımızın burnunun kanamayacağı şekilde bu operasyonları gerçekleştirmek istedikleri için de gerek polis gerekse asker burada tedbirli bir şekilde operasyonları sürdürmektedir. Ben buradan onlara da kolaylıklar diliyorum. Sivil vatandaşımızın üzerindeki terör tehdidi kaldırılana kadar, oradaki vatandaşımız da diğer yerlerdeki, bölgelerdeki vatandaşlarımız gibi, bugüne kadar kazanımlarını sonuna kadar kullanana kadar da bu mücadelemiz, haklı mücadelemiz, Türkiye Cumhuriyeti devleti Hükûmetinin mücadelesi sonuna kadar da kararlılıkla sürdürülecektir.

Bununla beraber, özellikle bütün bu anlatımların içerisinde "savaş" kelimesi. Bakın, savaş, iki devlet arasında yapılır. Hâlbuki burada bir devlet ve devlet içerisinde devlete, devletin vatandaşına karşı yapılan bir terör saldırısı vardır. Bunu özellikle düzeltiyorum, bu savaş terminolojisine karşıyız. "AK PARTİ'nin uyguladığı savaş hükûmeti..." Hayır. AK PARTİ'nin uyguladığı bir politika vardır ki 780 bin kilometrekare vatan topraklarını korumak ve 78 milyon vatandaşımızın can ve mal güvenliğini temin etmek için sürdürülen terörle mücadeledir. Bu, içeride de aynen devam edecektir, ta ki terör örgütleri silahlarını bırakana kadar, her bir vatandaşımızın vatan toprağının her bir karışında kendini güvende hissedene kadar da bu mücadele sonuna kadar sürecektir.

Bununla beraber, şöyle bir eleştiri yapıldı: Sayın Başbakanımızın, Sayın Cumhurbaşkanımızın, işte "HDP'ye dönük eleştirileri vardır, HDP hedef gösterilmektedir." Bakın, sabahtan akşama kadar, günlerce -siyasetin doğasındandır bu eleştiriler de, burada kürsüye çıkan hatiplerimiz de aynı şeyi söylüyor- nasıl biz eleştirilere katlanıyorsak sizin de yüzde 10 oy almış ve bugün Parlamentoda temsil kabiliyetinde olan bir parti olarak elbette ki bu eleştirileriniz olacaktır. Sizin de nasıl bizim bu anlamda eleştirilere katlanma, tahammül gösterme, hakareti bir kenara bırakıyorum, bunu müstesna tutarak... Varsa sizin de aynı şekilde, diğer partilerin de, bu eleştirilir. Bu eleştirilerin "Hedef gösteriliyor." şeklinde burada söylenmesinin de doğru olmadığı kanaatindeyim. Seçilmiş, milletimizin iradesinin yansımış, tüm sorunların çözüm yeri olarak Parlamentonun adres gösterildiği yerde hiçbir parti hedef gösterilmez. Bunun bu şekilde çarpıtılarak söylenmesini doğru bulmadığımı özellikle belirtmek istiyorum.

Yine, 17 ve 25 Aralık olayları, gündeme getiriliyor, bundan sonra da getirilecektir. Bunun üzerine çok konuşmalar oldu, Meclis Soruşturma Komisyonu kararını verdi. Buradan açık ve net söylüyoruz: 17 ve 25 Aralık olayları da bundan önceki darbe girişimleri neyse, seçilmiş Hükûmete karşı yapılmış bir darbe girişimiydi. O güne kadar birbirinden bağımsız dosyalar bekletiliyor, birbiriyle illiyet bağı olmayan dosyalar bekletiliyor, soruşturmanın gizliliği ihlal ediliyor, birbiriyle bağımsız olan dosyalar, ayrı zamanlarda tekemmül etmiş, gerçekleşmiş olaylar, birbiriyle bağlantılıymış ve yolsuzluk varmışçasına gösterilmek suretiyle bir anda düğmeye basılıyor ki bugün görüyoruz ifadelerde yargılama süreci devam etmekte. Aslında seçimlere yakın bir tarihte yapılacakken deşifre olmaları nedeniyle bu tarihleri tercih ettikleri açıkça yürütülen soruşturmada verilen ifadeler de değerlendirildiğinde net bir şekilde gösteriyor.

Bütün bunları bir kenara bırakıyorum, bu soruşturma sırasında özellikle polis fezlekelerine baktığımızda daha ifadeler alınmadan "dönemin Başbakanı" ifadesinin yer alıyor olması bile bu hazırlıkların çok daha önce kurgulu, planlı bir şekilde 4 ayrı bağımsız olayın birbiriyle illiyet bağı varmışçasına gösterilmek suretiyle sadece bunlar bile... Sadece polis fezlekelerindeki ifadelerin bile alınmadan yer alıyor olması, "dönemin Başbakanı" ifadesi... "Dönemin Başbakanı" kime denir? "Dönemin Başbakanı" aslında milletimizin iradesiyle seçilmiş, kurulmuş bir Hükûmetin Başbakanına karşı yapılan darbe girişimi neticesinde Hükûmetten el çektirilmesiyle beraber ancak darbe görmüş bir Hükûmetin Başbakanına kullanılacak bir ifadedir. İşte bunlar mevcutken, hâlâ bunun 17 ve 25 Aralık olaylarının bir yolsuzluk olayı olduğunun söylenmesi, açık ve net söylüyorum, 17-25 Aralık olayları bir darbe girişimidir ve o dönemde, bugün milletimizin oyuyla seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanımızın dik duruşu...

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Bu darbe girişimi... Ergenekon'un savcısı değil miydi Başbakanınız?

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - ...milletimizin millî iradesi, milletimize dönüp bunu anlatmamız vesaire olmasaydı, o günkü dik duruş olmasaydı, geçmiş dönemlerdeki gibi durulmuş olsaydı emin olun ki darbe girişimi netice bulurdu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İşte o dik duruşumuzun ve milletimizin sahip çıkması, kendi geleceğine sahip çıkması...

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Paraları sıfırladınız mı?

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - ...17 ve 25 Aralık olaylarını sonuçsuz bırakmıştır ve 30 Mart seçimleri de bunun vizesidir.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yediler mi, yemediler mi?

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Babacığım, paraları sıfırlayın!

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Saat kaç, saat?

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bununla beraber, özellikle dış politikada ihanet suçlamalarını kabul etmediğimizi özellikle belirtmek istiyorum. Yani Rus uçağı gelecek, bizim bölgede çok ciddi hava sahası ihlali yapacak, burası zor bir coğrafya, özellikle Suriye'deki olayları düşündüğümüzde, savaş alanı, işte orada bir savaş olduğunu düşündüğümüzde, bunun üzerinden geçen bir uçağın, hava sahamızı ihlal etmesi, ikazlara rağmen ihlal etmesi düşünüldüğünde elbette ki buna karşı cevapsız kalınamaz. Bütün bunlardan Rusya'yla olan ilişkiler, diğer taraftan olan ilişkilerle beraber dış politikamızı ihanetle suçlamak aslında ihaneti ortaya koyuyor. Bunu reddettiğimizi de özellikle belirtmek istiyorum. Dış politikada, bugün zor bir coğrafyadayız ve ne gerekiyorsa ona uygun bir şekilde politika uygulamaktayız.

Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum. Bu suçlamaları, ihanet dolu suçlamaları topyekûn reddettiğimizi de özellikle belirtmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)