| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 23.12.2015 |
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 11 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu kanunun genel gerekçesinde bu hususa ilişkin yazılan şey, uygulama sürelerinin uzatılmasına ilişkin. Uygulama süresi niye uzatılır? Birincisi, bir işi beceremezsiniz, onun için uzatırsınız. İkincisi, bir olayı yaparsınız, süre yetmez, birtakım şeylerden dolayı engel vardır, onları tamamlamak içindir. Bunlar geçerli mazeretler olabilir ama bu süreklilik arz ederse bunun adı birincisi "ciddiyetsizlik", ikincisi "beceriksizlik" olur. Zatıalinize söylemiyorum Sayın Bakanım, siz yeni bakansınız.
Şimdi, bunu niçin söyledim? Muhteviyatı dâhilde işleme rejimiyle ilgili. Daha önce bu görevleri yapan bir makamda da olduğum için onu da ifade etmek istiyorum. Emin olun, bu rakamı Hükûmet gizliyor, AKP gizliyor. Neden? Söyleyeyim, daha önceki bakanlara söyledim. Ekonomi Bakanlığının İnternet sitesine Resmî Gazete'de yayınlanmasına rağmen koymadılar. Geriye doğru... Benim kendi atadığım insanlar, siyasilerden çekindikleri için bu rakamları vermekten çekindiler.
Gelin, şu rezilliği bir ortadan kaldıralım. Ben araştırma önergesi verdim dâhilde işleme rejimiyle ilgili. Gelin bir araştıralım, nedir bu, sistemde ne arıza var, neden bu yanlış çalışıyor? İçerideki üretimi artırmak için, desteklemek için burada bir uygulama getirmeye çalışıyorsunuz, süreyi uzatmaya çalışıyorsunuz ama çare değil. "Ben bu işi beş sene daha yapamayacağım." anlamına gelen bir ifadedir bu. Dolayısıyla, bu, evlere şenlik bir hadise. Gelin, bir araştırma önergesi verelim, detaylı olarak araştıralım, bu kanayan yarayı bir tedavi edelim. Bu, çözmez meseleyi.
Neyi yapıyorsunuz? Bir tanesi FATİH Projesi. Zaten beceremediğiniz bir iş, istediğiniz kadar "İyi yapıyoruz vesaire." deyin. Niye madem bitirdiniz de süreyi uzatıyorsunuz, çok faydalı oldu da yapıyorsunuz? Olmadığı için.
Şimdi, burada ifade etmek istediğim hususlar var. Bakın, Hükûmet bir yandan ortaya koyduğu politika dokümanları eylem planlarında "İstisna, muafiyet ve indirim oranlarından vazgeçeceğim." diyor, bir yandan da bu tür uygulamaları sürdürüyorsunuz, devam ediyorsunuz. Söylediklerinizde bir tutarlılık yok.
Bir diğeri, 24'üncü Dönemde açıkladığınız eylem planlarından birisinde, Kamu Gelirlerinin Kalitesinin Artırılması Programı Eylem Planı'nda "İstisna ve muafiyetlerin envanterini çıkaracağız." diyorsunuz, "Etkinliğini ölçeceğiz." diyorsunuz, "Etkin olmayanlara ilişkin düzenleme yapacağız." diyorsunuz; yapılması hükmü yer alıyor. Bu kanun tasarısı zaten bu eylem planıyla falan ne yapıyor? Örtüşmüyor, zıt. Diğer taraftan "Yaygın istisna, muafiyet ve indirim uygulamaları, vergiden kaçınma ve vergi kaçırma gibi uygun ortam oluşturmanın yanı sıra hem mükellef hem de vergi idaresi açısından zorluklara ve ilave maliyetlere yol açıyor." diyorsunuz. Şimdi, bunlar ne? Şimdi, 5018 sayılı Kanun bir tarafta...
Bakın, Sayın Bakan, biraz önce iktidar partisinden arkadaşlar geldi, burada konuştu, tasarrufların artırılmasından konuştu; Allah'tan korkmak lazım, profesör unvanını alıyorsunuz, AKP döneminde millî gelirin yüzde 24'lerinden yüzde 10'larına kadar -hatta özel sektörünki daha aşağı- bu tasarruf oranlarının düştüğünü bilmeniz lazım. Şimdi 15-16'larda geziyor, bayram ediyorsunuz neredeyse. Böyle bir şey olabilir mi? Hakikaten sıkıntılı. Ben bu tasarrufları o rezillik oranlarına ulaşmadan, düşerken -Maliye Bakanıydı o zaman- Sayın Mehmet Şimşek Bey'i buradan uyardım, istihzayla gülüyordu, alay ediyordu, alkış yapıyordu; içine düştüğünüz durumun rezilliği, vahameti önemli değil de Türkiye'yi ne hâle düşürdüğünüz önemli. Bunu bunun için söylüyorum. Yüksek teknoloji ürün ihracı. Yüzde kaç Allah'ınızı severseniz on senedir geldiğiniz ihracatın içinde yüksek teknolojili ürün ihracatının payı? Bir çıkın da oranını söyleyin. Bir şey söylüyorsunuz da arkasında ne var ne yok, bakmak lazım.
Ben size söyledim, "AKP kamu maliyesinde değil ama bütçede iyi yürüttü." dedim. İstihzalı söyledim, imalı söyledim, takdir ettiğim yerini de söyledim, bunda hiçbir sıkıntı yok.
Şimdi, demir çelikte neredeyse 4 milyon ton üretimden çekiliyor bir senedir. Kimin haberi var? Türkiye için çok tehlikeli bir şey. Daha birkaç gün önce birisi piyasadan çekildi sanıyorum, üretimden çekildi. Şimdi, bunları dikkate almak lazım. Bunları düzenliyorsanız bunlara bir bakmanız lazım.
Şimdi, şu 2016 yılı bütçe gerekçesi. AKP Hükûmetinin değil, anayasal zorunluluktan ortaya çıkan Ahmet Davutoğlu Hükûmetinin neyiydi? Buraya gönderdiği gerekçeydi, yanılmıyorum sanırım.
Şimdi, buna bakıyorsunuz, vergiye yüklenen önemli fonksiyonları yerine getirmekten bahsediyor burada. Bu yaptığınız düzenlemeler bunu mu sağlıyor? Yok.
Peki, vergi yapısının gelişmesini mi sürekli kılıyorsunuz bununla? Yok. Rezalet olan bir şeyin beş sene daha, iki sene daha uzamasını sağlıyorsunuz. Aynen böyle.
Vergide gönüllü uyum mu sağlıyorsunuz? Vergide gönüllü uyum sağlamıyor, uyum sağlamamayı sağlamlaştırıyorsunuz baktığınız zaman.
Vergi bilinci mi artıyor bununla? Yok. Hiç alakası yok, vergi bilincinin arttığı falan yok.
Vergide gönüllü uyumu mu sağlıyorsunuz? Yok, zaten "Almayacağım." diyorsunuz. Almamanız gereken yerler de var, siyasi olarak bunu taahhüt ettiğiniz yerler de var, içeride imalat sanayisi üretimi artsın diye düşündüğünüz şeyler var, o olmuş olsa bile sizin yarattığınız "economic environment", ekonomik çevre, istikrar uygun değil, siyasi istikrar da uygun değil. Bugünkü şartlarda özel sektörün yatırımlarının içine düştüğü durumu siz Sayın Bakan, görmüyor musunuz Allah'ınızı severseniz? AKP'li arkadaşlar görmüyorlar mı? Hakikaten çok sıkıntılı bir durum.
Şimdi, mükelleflere bunu yaparken bir şey yapıyorsunuz; mükelleflere kaliteli hizmet sunuyorsunuz, Allah'ınızı severseniz. "Gelmeyin bize..." Evrak mevrak da istemiyorsanız adamın zaten canına minnet, "Gelmeyin bize..."
Ben kamu maliyesine baktım Devlet Planlamada ilk uzman yardımcısı olduğumda. Arkamdan Erhan Bey geldi, oturdu o masaya. Vergi kanunlarını madde madde çalışmaya başladım. Maliyeyi iyi bilen bir arkadaşım dedi ki: "Ya, Haluk, bunun teorisine de biraz bak. Maliyede on binlerce adam çalışıyor, bu işin hakkından gelinmiyor." Hakikaten, şimdi neyi sağlıyorsunuz? Bu kadar insan bir düzenleyelim bunu. Harap oldu. Ya, vergi dairelerinde müdürler ilk defa isyan etti Maliyenin önünde. Böyle bir durum olabilir mi? Hepsini tanıyoruz, işte hepsi arkadaşımız, görüyorum hepsi yeni, pırıl pırıl arkadaşlar ama durumun iyi olmadığını görüyoruz.
Şimdi, kamu tasarruflarını artırıyorsunuz. Bu, kamu tasarruflarını artıran falan bir şey değil. Buradan devam ediyoruz; mükelleflerin gönüllü uyumu sağlanıyor, o da değil. 5 bileşen, 62 eylem planı içinde var mı bu, dâhilde işlemeyle ilgili bir şey var mı Sayın Bakanım?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yanlış yere bakıyorsunuz.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Ya, niye... Şimdi, yanlış yere... Bir kere, on dakikadır konuşuyoruz, bir açığımızı buldun, oradan salla. Açık da değil, onu da tartışırız sizinle.
Şimdi "Ekonomik ve sosyal politikalar çerçevesinde vergi mevzuatının sade ve uyum sağlanabilir hâle getirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülecektir." diyorsunuz. Hakikaten sadeleşiyor. Hiç gelmesin mükellef. Böyle bir şeye de ihtiyaç yok. Böyle bir şey olabilir mi ya? "Vergilemede istikrar ve öngörülebilirlik esas olacak." diyorsunuz. "Vergi mevzuatına ilişkin düzenlemeler, mükellef güvenini ve haklarını artırmayı gözeten bir anlayışla toplumun ilgili taraflarının katkılarının alındığı bir süreç içinde gerçekleştirilecektir."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Hakikaten bu koltuklar zor koltuklar, memurken kolay. Nasıl olsa önünüzde biri oturuyor.
Sayın Bakan, hakikaten tansiyonu artıran bir iş. Ben size sükûnet tavsiye ediyorum.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)