GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:17
Tarih:22.12.2015

NURİ OKUTAN (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, sizlerin ve aziz milletimizin ve tüm İslam âleminin Mevlit Kandillerini tebrik ediyorum, herkesi saygı ve hürmetle selamlıyorum.

Verilen önergenin kabul edilip edilmemesinin görüşülmesi yeniden bir durum değerlendirmesine imkân vermiştir. Hemen herkesin bildiği gibi, bir yerde devletten bahsedilebilmesi için asgari üç şartın yerine getirilmesi gerektir. İster faşist devlet olsun ister sosyalist devlet ister demokratik devlet olsun muhakkak egemenliğinizi ilan ettiğiniz ülke sınırları içerisinde vatandaşın can ve mal güvenliğini korumak zorundasınız. Ayrıca, kim haklı, kim haksız, siz belirlemelisiniz, aksi takdirde anarşi olur; adalet dağıtmalısınız. Belki de sadece bu iki hizmeti yapmış olmak karşılığında vergi toplamalısınız. Daha sonra sosyal devlet kavramı gelişmiş, eğitim, sağlık ve benzeri hizmetler de devletin "Devletim." diyebilmesi için hizmetleri arasına girmiştir ama bu asgari üç şartı her devlet, "Devletim." diyen her devlet gerçekleştirmek zorundadır.

Güçlü devlet olabilmek için de millet ülküsü ve değerleri etrafında birbirine sımsıkı sarılmalı ve güçlü kurumlarını korumalı, yaşatmalı, ayakta tutmalı, ihata etmelidir. Biz ne yaptık? Bir taraftan, başta Silahlı Kuvvetler olmak üzere, bu kurumlarımızı örseledik. Yani yargı kurumumuzu, başta güvenlik birimlerimiz olmak üzere örseledik. Bilhassa terörle mücadele eden Silahlı Kuvvetler mensupları ve Jandarma, Emniyet görevlilerini hedef hâline getirerek yıprattık. Diğer taraftan, yargının üzerine gidilerek darmadağın yapıldı ve bağımsız bir yargı yerine kutuplara ayrılmış, hukukun siyasallaştığı bir dönemi yaşadık, yaşıyoruz. Terör örgütü meşru hâle getirildi. O bölgedeki esnafa, eşrafa, koruculara, kanaat önderlerine güven telkin edilemedi. Daha önce bölgede terörle mücadelede görev alan güvenlik güçlerinin ayrı ayrı örselendiğini hep gördük. Dahası, bizi bir arada tutan değerlerimiz örselendi; anne baba kavramı, namus kavramı, dürüstlük kavramı, aile kavramı, helal kavramı, haram kavramı, vatan kavramı, millet kavramı örselendi, hafife alınır hâle geldi.

Değerli milletvekilleri, sokakların ihata duvarlarıyla bölünmesi, kanallar kazılması dış politikadan, dış güvenlikten bağımsız düşünülemez. Ülkemizin yukarısında bir Şia çemberi oluşturulurken altta da egemen devletlerin etkisi hâlinde hareket edecek ve onların "Böl, parçala ve yönet." politikasına uygun hareket edecek Kürt otonom bölgelerinin oluşturulması ve bunun Türkiye'yi çevreleme hareketini hep birlikte yaşıyoruz. Bu husus, aslında Haçlı seferlerinin, Haçlı zihniyetinin bir uzantısıdır. Bush'un 11 Eylülden sonra ilan ettiği hususu hepimiz biliyoruz, Haçlı seferlerinin yeniden başladığını ilan etti. Onların izlerini şimdi biz hep birlikte yaşıyoruz. Bu hususlar da müttefiklerimizin bilgisi ve desteğiyle ayrıca yapılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, şunu bilmeliyiz: Türkiye dış güvenlik açısından kuşatılmaya çalışılıyor. İçinde bulunduğumuz sürede kuşatmanın Suriye kısmı tamamlanmaya çalışılmaktadır. İç güvenlik boyutunda da hem dış kuşatmayı yapanların işini kolaylaştırmak, Türkiye'ye fren yaptırmak hem de ayrılıkçılığı bir üst noktaya taşımak için yeni bir terör modeline, sözüm ona şehir savaşları modeline geçilmiştir. Yapılan iş bilinçlidir ve dış planlama ürünüdür. Ayrılıkçı hareket bu model için uzun hazırlıklar yapmıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi bugünlerin geleceğini öngörmüş, bugünleri işaret ederek sürekli tedbir alınmasını istemiştir. Hükûmet, siyasi ayak oyunları nedeniyle siyasi kararlılık gösterememiş veya siyasi rant peşinde koşmuştur. Halk aldatılmış, barış ve huzur dolu günler beklerken ateşin içine düşmüştür, halk hazırlıksız yakalanmıştır.

Yapılması gerekenler: PYD Kuzey Suriye'de etnik temizlik yapıyor, PKK ise bölgede politik temizlik yapıyor, iç ortamı yaratarak PKK'lı olmayan vatandaşları göçe zorluyor, bölgeyi tamamen PKK'ya terk ediyor ve homojenleştiriyor, âdeta Orta Doğulaştırıyor. Devletin bu göçü mutlaka önlemesi gerekiyor. Bunun için her türlü tedbirin alınması lazım geliyor.

Türkiye yeni bir mücadele dönemine girmiştir. İç ve dış güvenlikte yeni bir anlayışa geçmek gerekmektedir. Sadece iç barış yetmez; kuşatmayı görmek ve bu kuşatmayı yarmak gerekiyor. Kuşatmayı Suriye'de yaramazsak ülkemiz tam bir cendere içine çekilecektir.

Değerli milletvekilleri, dış güvenliğimiz de NATO'ya girdiğimiz günden bu yana en yüksek risk noktasına ulaşmıştır. Rusya, İran, Irak, Suriye çevrelemesiyle karşı karşıyayız. Aynı anda çift set çekiliyor; yukarıda Şia seti, önde de Kürt "aparatçik" yönetimleri, Batı da bu çevrelemeye onay ve destek veriyor.

Şehir savaşları modelini başarısızlığa uğratmak için derhâl yeni yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Güvenlik güçlerinin ihtiyaçları, sıkıntıları dikkate alınmalıdır. Sokağa çıkma yasağı için yeni bir kanun yapılmalıdır. Asker kullanımı için yeni düzenlemelere ihtiyaç vardır. Bugün, Silahlı Kuvvetleri iç güvenlik birimleri gibi kullanıyoruz. Bunun aslında birtakım yasal boşlukları olduğu malumlarıdır, muhakkak bu boşluk düzeltilmeli ve tamamlanmalıdır. Şehir savaşları modelinden etkilenen ev sahipleri, kiracılar, oradaki vatandaşlarımız, esnaflar, çalışanlar ve benzeri tüm mağdurlar için acil bir tazminat fonu kurulmalı ve işletilmelidir, onların yaraları sarılmalıdır.

Aslında, sokağa çıkma yasağı sündürülmüş, sulandırılmış bir hadisedir. Hendeklere indirgeyerek bir tanımlama, sığınak yapma ve orada sözde bir mücadele yürütülüyor. Bu, yeni bir durumdur. İkinci aşamaya, yeni düzleme geçmeden yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır, aksi takdirde biz daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalmaya mahkûmuz.

Olağanüstü bir dönemi yaşıyoruz. Bu şartlara uygun yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç var. İçinde bulunduğumuz durumu "şehir savaşları" diye tanımlıyorlar. Bunlara yönelik yasal düzenlemelere ihtiyaç var. Hükûmet ikircikli politikalardan derhâl vazgeçmeli; başta güvenlik güçlerine güven vermeli, o bölge halkına güven vermeli. Dün onları yalnız bıraktık, bölgeyi örgütün inisiyatifine terk ettik, şimdi bu hususun bir daha yaşanmayacağına onlar inanmalı. Güvenlik güçleri, bölgede çok riskli bir şekilde terörle mücadele ederken onlar da yarın tekrar, önceki gibi bir hesap sorulmayacağından emin olmalı. Onların gerekli eğitimden geçirilmesi ve gerekli teçhizatlarının, mühimmatlarının ve diğer eksiklerinin derhâl tamamlanması gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, diğer taraftan, aslında Hükûmetimize düşen, Sayın Cumhurbaşkanımıza düşen, bizim değerlerimizi ön plana çıkaran, bizi biz yapan kurumlarımıza, milletimizin tüm o biraz önce saydığım değerlerine sahip çıkmalı ve günlük, başkanlık sistemi gibi tali sistemle yoğunlaşma yerine, Türkiye'nin önemli bu sorununa ağırlık vermeli ve kurumları koordine edecek, vatandaşlarımızı, sivil toplum kuruluşlarını koordine edecek yaklaşımlarda bulunmalıdır.

Bu duygularla herkesi tekrar saygıyla, hürmetle selamlıyor, kandilinizi tekrar tebrik ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)