| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 16.12.2015 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçenin tümü üzerindeki konuşmam esnasında Türkiye'nin 2008 sonrasında makroekonomi açısından kötü bir performans gösterdiğini rakamlarla ifade etmiştim, bunun temel nedenlerini de sizlerle paylaşmıştım. 2008 sonrası bu kötü performansına karşılık da 2008 yılına kadar performansın nispeten iyi olduğunu aslında ifade etmiştim. Buradaki iyi performanstaki en temel belirleyici de aslında Milliyetçi Hareket Partisinin de koalisyon ortağı olduğu 57'nci Hükûmet döneminde gerçekleştirilen yapısal reformlardır. AKP, ciddi yapısal reformların yapıldığı, yıllardan beri süregelen sorunların çözüldüğü ve bunların siyasi bedelinin ödendiği bir Türkiye devralmıştır.
Sayın Bakanın da dinlemesinde fayda var. Bu yapısal reformlar nelerdir birkaç örnek vereyim, bunların listesi çok fazla, vaktimi onunla geçirmek istemiyorum ama Kamu İhale Yasası 57'nci Hükûmet döneminde çıkartılmıştır. Daha sonra 158 defa bu yasayı delici işlem de AKP tarafından yapılmıştır. Kamu Finansmanı ve Borçlanma Kanunu 57'nci Hükûmet tarafından çıkartılmıştır. Sayın Bakan burada birçok gerçeği çarpıttığı gibi -artık Allah'tan korkun- yani şu Meclisin Mart 2002'de kabul ettiği Kamu Finansmanı Kanunu'nu dahi kendi hükûmetleri zamanında yapılmış bir kanunmuş gibi burada sundu. Diğer hususlara ilişkin söyledikleri ifadelerin doğruluğunu siz takdir edin.
Bankacılık Yasası 57'nci Hükûmet tarafından yapılmıştır. Merkez Bankasının bağımsızlığı, İcra İflas Yasası'ndaki değişiklikler, piyasanın serbestleştirilmesi... Bakın, bu çok önemlidir. Şeker piyasası, tütün piyasası, enerji piyasası, telekomünikasyon piyasası, daha bunların hepsini sayabiliriz. Bunların serbestleştirilmesi, burada özerk kuruluşların, özerk otoritelerin kurulması 57'nci Hükûmet döneminde gerçekleştirilmiştir.
Bütçe, bütçeyi konuşuyoruz. Bütçenin yapısı çok dardı, kapsamı çok dardı. Bütçenin kapsamının genişletilmesi, özel gelir-özel ödenek sisteminin ıslah edilmesi, fonların tasfiye edilmesi, döner sermaye sisteminin azaltılması, hepsi, bütçenin kapsamını genişletmeye ve bütçenin şeffaflaştırılmasına yönelik yapısal reformlardır ve bunlar 57'nci Hükûmet döneminde yapılmıştır. Bunun haricinde, KİT sistemine ilişkin fazla personel tasfiyesi ve diğer hususlar, onların daha verimli çalışması 57'nci Hükûmet döneminde yapılmış hususlardır.
Şimdi, AKP başlangıç dönemlerinde bu reformları bir miktar uygulamış, uygun küresel ortamla birlikte Türkiye'nin bir miktar güzel performans göstermesi sonucu da olmuştur. Fakat bizim gibi ekonomilerde yani gelişmekte olan ekonomilerde yapısal reformlar "Ben bir defa yaparım, biter."le olmuyor. Kaldı ki bunları AKP Hükûmeti yapmamıştır, daha önce yapılmıştır. Bu reformların 2007'ye, 2008'e kadar uygulanmasıyla birlikte Türkiye iyi bir performans göstermiştir. Bundan sonra ortaya çıkan yapısal reform ihtiyacı, maalesef arkadaşlar -ben bunu politik olsun diye söylemiyorum- Türkiye'de karşılanmamıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti 2008 sonrasında ekonomi alanında hiçbir yapısal reform yapmamıştır. Bana bir tane yapısal reform söylesinler. Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu 2003'ün Aralığında çıkmıştır, çalışmaları bizim dönemimizde yapılmıştır, ben de bir bürokrat olarak onun içerisinde çalıştım. Onun haricinde, belki "Sayıştay Kanunu" diyebilecekler. Sayıştay Kanunu çıkmıştır fakat sonradan 3 defa format atılarak Sayıştaya, eskisinden daha kötü bir Sayıştay bugün doğmuştur. Bana bir tane Maliye Bakanı çıksın, buradan söylesin "Ekonomide biz şu yapısal reformu yaptık." diye. Bunu söyleyemeyecektir. Ben şimdi buradan soruyorum size: "Öncelikli dönüşüm programları" diyorsunuz, Başbakan açıklıyor bunları. Bunlar iki buçuk yıl önce açıklandı. İki buçuk yıl önce açıkladık, iki buçuk yıl boyunca da bunları sürekli açıklıyoruz, en son geçen gün yine açıklandı. Maliye Bakanına Plan ve Bütçe Komisyonunda soruyorum: "Sayın Bakan, ilk üç ay için getirdiğiniz bu 158 milyar TL'lik ödenek içerisinde öncelikli dönüşüm programları -ki çok önemsiyoruz, bir bürokrat olarak da onların hepsinde emeğim var, katkım var- için ne kadar kaynak ayırdınız, bunlara kaynak var mı?" diyoruz, Maliye Bakanı konuşmuyor, Maliye Bakanının bu konuyla ilgili hiçbir fikri yok.
Bütçe kavramı diye konuşuyoruz. Bakın, bütçe, adı üzerinde bütçe, bir harcaması varsa bunun bir geliri vardır. Bu tam bir fiyaskodur, bugünkü oynadığımız bir tiyatrodur, geliri olmayan bir bütçe olmaz Sayın Bakan. Dolayısıyla, bu gelirlerin mutlaka söylenmesi lazım. Anayasa'ya baktığımızda, ek ödenek talebinde bulunduğumuz durumda dahi bunun karşılığında bir gelir gösterilmesi zorunluluğu vardır. Siz 158 milyar liralık bugün bir ödenek alacaksınız burada, karşılığında hiçbir gelirden bahsetmiyorsunuz, gelirin hesap edilmediğini de Sayın Muş itiraf etti.
Şimdi, ben soruyorum: Asgari ücret bu bütçeye nasıl yansıtıldı? İşverenlerimiz üzerindeki bu yükün bir kısmını devlet üstlenecek mi, üstlenmeyecek mi? Bu konuda bize bilgi verilmesi gerekir. "İlk üç ay içinde, efendim, 139 milyar lira serbest bırakma yapıldı." diyorsunuz. Sayın Bakan, gülünç duruma düşüyorsunuz. 139 milyar lira serbest bırakma, geçen yılki serbest bırakma bu ödenekle mukayese edilecek şey değildir. Bunların önemli kısmı yılın tamamında harcanacak paralardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) - Burada mukayese edilecek şey, geçen yılın ilk üç ayında yapılan harcama ile bu yılın ilk üç ayında verilen ödenektir. Dünyanın neresine giderseniz gidin bu mukayese böyle yapılır ve mukayese sonrasında ortaya çıkan rakam da yüzde 38'lik artıştır, bu artışı Sayın Bakan burada bize açıklayamamıştır.
Ben hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)