| Konu: | 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 16.12.2015 |
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü dolayısıyla söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Hamzaçebi'ye yeni görevinde başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, 18 Aralık 2000 yılından bu yana, Birleşmiş Milletler tarafından Uluslararası Göçmenler Günü olarak kabul edilmektedir. Peki, neden 18 Aralık tercih edildi? Çünkü 1990'lı yıllarda Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, uluslararası göçmen işçiler ve aileleriyle ilgili, bunların haklarıyla ilgili kanun konvansiyonu imzalanmıştı ve bu nedenle de 2000 yılında bu karar alındığında, 18 Aralık Birleşmiş Milletler Uluslararası Göçmenler Günü olarak kabul edildi. Peki, bu amacın arkasında neler var? Evini, yurdunu kaybeden, bazen terör, bazen zalim yönetimler tarafından evsiz bırakılan ve göç mecburiyetinde kalan insanlarımız için, haklar için oluşturulan; bunların siyasi, hukuki, ekonomik haklarını araştıran, bunu amaçlayan bir gün olarak kabul ediliyor.
Aslında, ben de bir göçmen ailenin torunuyum, Ahıska'dan ailelerimiz gelmiş, dedelerimiz. Küçükken onların hikâyelerini dinleyerek, ağıtları, acıları dinleyerek büyüdüm ben. 93 harbi... 1944 yıllarında Stalin döneminden sonraki yaşanan zulümler, o süreçte yaşananlar ve bir gecede -gece belli bir süre sonra- bir saat içerisinde evinizi terk edin. Büyük sürgün... Ve insanlar göç ettirildi yaşadığı yerlerden. O torunlar olarak bugün dedelerimizden dinlediğimiz ve hâlâ çok ciddi bir yara olan o süreci düşündüğüm zaman, gerçekten hem dram hem acı ve hâlâ devam eden bir yapıya dikkat çekmek istiyorum çünkü büyükbaş hayvanların sevkiyatının yapıldığı trenlerde, vagonlarda salgın hastalıklarıyla ölen binlerce insan ve Sibirya'da donarak ölen binlerce Ahıskalı ve devamında göçe maruz bırakılan insanlık dramı.
Bugün farklı mı? Bugün dünyaya baktığınızda, bugün dünyanın birçok noktasında ve çok uzağa gitmeyelim, hemen sınırımızda bir Suriye gerçeği var ve göç eden insanlarımız var. Dünya nasıl bakıyor bu olaya? Avrupa nasıl bakıyor? Ve Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti devleti bugün, Suriye'deki yaşananlardan sonra 2 milyon 406 bin... Dün aldım bu verileri ve baktım, rakam inanılmaz bir boyutta, ülkemizde bulunan Suriyeli kardeşlerimizin sayısı 2 milyon 406 bine ulaştı. Yine, Türkiye'de doğan 80 bini aşkın çocuk var ve 150 bine yakın da bu kamplarda yaşayan çocuk var. Bu yaşanan dramların, acıların en büyük şahitleri, bu acıyı yüreğinde en büyük hisseden ve yapı içerisinde zulüm gören çocuk ve kadınların etki oranı da çok çok fazla, buna özellikle dikkat çekmek istiyorum ama Türkiye bu konuda, Allah'a çok şükürler olsun ki, 10 ilde 25 geçici barınma merkezinde yaklaşık 246 bin Suriyeliyi barındırıyor. Devamında da Türkiye'nin birçok noktasında kardeşlerimiz var. Yani ülkemiz ensar ruhuyla sahip çıkıyor kardeşlerimize. Türkiye bugün dünyada sığınmacı nüfusunun en fazla olduğu ülkelerden bir tanesi ve göç artık sadece Türkiye'nin değil, hem Avrupa'nın bir sorunu hem bütün dünyanın bir sorunu, yani küresel bir problem olarak ele alınması gerekiyor. Bu konudaki istatistiki veriler de bunu gösteriyor; göçmenlerin, yerinden edilmiş insanların sayısının dünya genelinde 200 milyonu aşkın olduğu düşünüldüğü zaman da gerçekten bu tablo çok vahim.
Bu duygu ve düşüncelerle diyorum ki 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü'nün, hiç kimsenin evinden, barkından, yurdundan olmaması dileğiyle, biz Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak sorumluluklarımızı sonuna kadar yerine getiriyor ve ensar ruhuyla sahip çıkıyoruz kardeşlerimize.
Aynı yapının sürmesini diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)