GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:14
Tarih:15.12.2015

KADRİ YILDIRIM (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Tabii, şimdiye kadar yapılan konuşmalar ve öneriler, yapılan değerlendirmeler içinden geçmekte olduğumuz hassas süreçle çok yakından alakalıdır. Bilindiği gibi, 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren yeniden başlayan çatışmalı süreç günümüze kadar yüzlerce polis, asker, korucu, sivil ve gerillanın hayatına mal olmuştur; hepsine öncelikle Allah'tan rahmet diliyorum.

Bu süreç boyunca çok sayıda mabet, cenaze ve kabir insani olduğu kadar İslamiyle de asla bağdaşmayan birtakım saldırılara maruz kalmıştır. Bütün bu uygulamaların, Kürtlerin ana dille eğitim ve üniter yapı içerisinde meşru hak talepleriyle ilgili doğrudan veya dolaylı bir irtibatı bulunmaktadır.

Bakın, Amed'den başlamak istiyorum. Özellikle "Amed" diyorum veya "Amid" çünkü bin yıl önce bu şehrin adı "Amid" idi, daha sonra Kürtler kendi telaffuzlarına göre bunu "Amed" olarak okumaya ve yazmaya başladılar. Bakın, 1156 yılında Amid'de doğan Seyfüddin bu şehirde doğduğundan dolayı "el Amidî" nisbesini almıştır.

Şimdi, Amid'deki Sur ve Silvan ilçeleri tarihî açıdan büyük önem taşıyor. Bakın, 1071 tarihinde Alparslan ve güçleri Malazgirt kapılarına dayandıkları zaman, Silvan'da ve Diyarbakır'da Kürt Mervani hanedanı hâkimdi ve Alparslan bu hanedandan Bizanslılara karşı bir yardım talebinde bulundu ve Mervani Kürt hanedanı 10 bin kişilik seçkin askeriyle bu davete olumlu bir şekilde icabet etti. Burada dikkat çeken husus şudur: Kürt Mervani hareketinin göndermiş olduğu 10 bin kişilik asker o sırada Diyarbakır'ın surlarını korumakla görevli olan ve kısmen de Silvan'ı korumakla görevli olan en seçkin, en güzide askerlerdi ve hepsi de Kürt'tü. Bakın, Malazgirt Savaşı'nda destanlaşan bu Kürt ve Türk kardeşliğini işleyen sayısız Arapça ve Farsça kaynaklardan iki tanesinin ismini söyleyeyim: Bir tanesinin yazarı Kürt'tür ve eserinin adı Târihu İbn-i Ebü'l-Heyca. Öbürünün yazarı Türkmen'dir, Sıbt İbnü'l-Cevzî'dir, onun da bu konuyu işlediği eserin adı Mir'âtü'z-Zamân yani zamanın aynası. Dolayısıyla, 12'nci yüzyıla geldiğimizde aynı Selçukluların başka bir kolu, Kürtlerin 1071 yılında göstermiş oldukları vefaya bir vefayla karşılık verdiler ve tarihte ilk Kürdistan eyaletini Selçuklular kurdu, 16 vilayetten oluşuyordu. Özellikle, "ecdadımız" dediğimiz Selçukluların ve Osmanlıların tarihini okursak bunu çok rahat bir şekilde görürüz. Aynı eyaletler, "Kürdistan" adıyla kurulan 5 tane eyalet Osmanlı Devleti tarafından kurulmuştur. İşte, "ecdadımız" dediğimiz, işte, "ecdadımız" dediğiniz Selçuklular ve Osmanlılar 5-6 tane Kürdistan eyaletini Kürtlere verdiler, bu hakkı tanıdılar, ana dillerine de karışmadılar. Fakat aynı ecdat olan Moğollar Cizre'yi işgal ettiklerinde ve yirmi yedi gün bu işgali sürdürdüklerinde Cizreliler kendi tarihlerinde ilk kez Moğollara karşı hendek kazdılar ve yirmi yedi gün boyunca direndiler. Şimdi, burada ben özellikle AK PARTİ iktidarına şunu söylemek istiyorum. Bakın, "Hendeklerden hepimiz şikâyetçiyiz." diyorsunuz.

AHMET GÜNDOĞDU (Ankara) - Kazdırmayın, niye kazıyorsunuz?

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Peki, ecdadımız olan ve her fırsatta "ecdadımız" deyip iftihar ettiğiniz Selçukluların ve Osmanlıların Kürtlere ana dille eğitim hakkını ve üniter yapı içerisinde bir statü hakkını, onların tanımış olduğu bu hakları tanıyın, yirmi dört saat içerisinde o hendekler kapatılacaktır. Kapatılmazsa ben bu partiden istifa ederim. Yeter ki siz bu iki tane temel hakkı tanıyın.

AHMET GÜNDOĞDU (Ankara) - Yok, demek ki siz kazdınız ve kapatma yetkisini kendinizde görüyorsunuz.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - O kadar yetkiniz varsa...

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Sonra söylersiniz itirazlarınızı, sonra itirazınızı söylersiniz.

AHMET GÜNDOĞDU (Ankara) - Demek ki kazan sizsiniz, bu bir itiraftır.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Şimdi söyleyin kapatsınlar, bu kadar kişi niye öldü? Bu kadar kişi neden ölüyor, bir eleştirin?

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - İkincisi: Bu süreç içerisinde onlarca mabet tahrip edildi, cemevi ve camiler dâhil olmak üzere. Bakın, ben size Kur'an'dan bir ayet okuyacağım, orijinalinden. İlahiyatçı olanlarınız varsa dinlesinler. Bakara Suresi'nde diyor ki:

(Hatip tarafından Bakara Suresi'nin 114'üncü ayetikerimesinin okunması)

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Yani "Allah'ın mabetleri olan mescitlerini tahrip eden ve orada Allah'ın zikrini engelleyenden daha zalim kim olabilir." [AK PARTİ sıralarından alkışlar(!)] Bakın, bir saniye, bir saniye. Bakın, bu ayette sözü edilen bir mabet vardır, Yahudilerin mabedi. Rum kralı kendi döneminde -İslam'dan önce- bu Yahudi mabedini Kudüs'te tahrip ediyor ve bunun üzerine İslam'da benzerlerinin yaşanmaması için bu ayet nazil oluyor. Ha, diyeceksiniz ki: "Biz diyoruz ki bunu PKK tahrip etti veya yaktı." PKK de diyor ki: "Devlet." Ben de diyorum ki, gelin bir hakikatleri araştırma komisyonu kuralım, bu hakikatleri araştırma komisyonu kimin yaktığını tespit etsin, beraber kınayalım. Varsanız buna beraber bu komisyonu kuralım Meclisin içerisinde.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Hadi be!

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Cemevi dediğimiz zaman akla Aleviler geliyor, Aleviler dediğimiz zaman akla Hazreti Ali ve onun yaşantısı geliyor. Bakın, Başbakanımız Sayın Davutoğlu ve Cumhurbaşkanımız yeri geldiğinde "Biz Hazreti Ali'nin yolundayız." diyorlardır ve demişlerdir. Bakın size bir anekdot arz edeyim. Bu anekdotun yazılı olduğu kaynak Seyyid Kutup'un El-Adalet'ül İctimâiyye fi'l İslam yani İslamda Sosyal Adalet. Orada Seyyid Kutup -biliyorsunuz, İhvanü'l Müslimin'in kendi dönemindeki en önde gelen liderlerinden bir tanesi- diyor ki: "Hazreti Ali Kufe halkından şöyle bir teklif aldı: Kufe halkı Hazreti Ali'ye 'Ey İmam, gel, biz senin için Kufe'de bir saray yaptırdık ve o sarayın adını da El-Kasr'ül Ebyad yani Beyaz Saray yani Ak Saray koyduk. Siz ancak böyle bir saraya layıksınız, böyle bir saray da ancak size layıktır.' dedi ama İmam Ali ne dedi?..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - İlave süre veriyorum Sayın Yıldırım, sözlerinizi tamamlamanız için.

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - "...Bana böyle bir Beyaz Saray, Ak Saray lazım değil; siz bana Kufe halkının yaşadığı en yoksul mahalle hangisiyse orada bir ev bulun, orada yaşayacağım." Dolayısıyla, Hazreti Ali'nin reddettiği o şaşalı sarayı göz önünde bulunduralım, bir de söylediklerinizle yaptıklarınızın birbirini tutmadığı saray anlayışını göz önünde tutalım. Kim Hazreti Ali'nin yolundadır, kim onun yolunda değildir ortaya çıksın.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Fakir sofralarını Sayın Cumhurbaşkanımız çok iyi bilir, oralara da uğrayın ara sıra.

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Sonra cenazelere uygulanan muamele... Bakın, Hazreti Peygamberden şöyle bir rivayet var: "..."(X)

Peygamber (AS) müsle yani cenazenin uzuvlarını kesme, gözünü çıkarma, kulağını kesme vesaire, bundan şiddetle nehyetmiştir. Bedir Savaşı'nda 70 müşrik askerini defnederek onları kurda kuşa yem olmaktan kurtarmıştır. Ve bu müsle olayına, cenazeyle oynama ve cenazeyi tahrip etme olayına diyor ki: "..."(x) İsterseniz kuduz bir köpek olsun, ona bile uygulamayın. Ve şu enteresan hadisini de söylüyor: "Ben Peygamber olmama rağmen eğer bu müsleyi bu cenazelere uygularsam öbür dünyada Allah aynısını bana yaptıracaktır." O kadar önemli bir şey. Dolayısıyla, kürdistanda bugün yaşanmakta olan cenazelere saygısızlık, cenazelerin uzuvlarını kesmek, cenazelerin sırtına veya karnına basarak poz vermek, hatta hatta daha evvel yaşandığı gibi kulaklarını keserek birbirlerine hediye etmek tam manasıyla bir cahiliye âdetidir...

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Siz bunları nereden uyduruyorsunuz?

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - ... bir insanlık ve İslamiyet'in dışında olan bir uygulamadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - O hâlde sizin bunu kınamanız lazım, sizin bunun hesabını sormanız lazım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)