| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 15.12.2015 |
İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyarbakır-Silvan kara yolunda PKK'lıların yola döşedikleri patlayıcının polis zırhlı aracının geçişi esnasında patlaması sonucunda 2 polisimiz maalesef şehit olmuştur. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, yaralı polislerimize de acil şifalar temenni ediyorum.
Ülkemizin enerji arz ve güvenliği ve enerjide dışa bağımlılığının azaltılması için yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Meclis araştırması açılması için vermiş olduğumuz önerge nedeniyle partimizin görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve siz değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Meclis araştırma önergemizin gerekçesinde de ifade edildiği üzere, ülkemizde enerji talebinin yerli üretimle karşılanma oranı gittikçe azalmaktadır. Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılık oranı yüzde 75'tir. Toplam ithalat içinde enerji yaklaşık yüzde 25'lik bir paya sahiptir. Enerji ham madde ithalatı 2014 yılında 54,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Enerjide dışa bağımlılık konusunda dikkat etmemiz gereken en önemli hususlardan biri hiç şüphesiz arz güvenliğidir. Enerji piyasasında arz güvenliği tedarik kaynaklarının talebe göre arzulanan miktar ve nitelikte ve bu kaynaklar kullanılarak üretilen enerji türlerinin sistem ihtiyacını kısa, orta ve uzun dönemde sürekli ve öngörülebilir maliyetlerle karşılanması, sistemin ani değişikliklere karşı kararlılığını sağlama ve artan talebi karşılama yeteneğini ifade etmektedir. Enerji tedarikinin kamu hizmeti özelliği nedeniyle, kısa ve uzun dönemli arzın sağlanması da makro açıdan kamusal bir özellik taşımaktadır. Bu açıdan, yeterli arzın sağlanması görevi, piyasa ekonomisinin yetersizliği nedeniyle Hükûmete düşmektedir. AKP hükûmetleri on üç yıldır enerji arz güvenliği konusunda hiçbir olumlu adım, maalesef ki, atamamıştır. İçinde bulunduğumuz dönemde neredeyse her türlü sanayinin, her çeşit üretim kolunun en önemli girdisi olan enerjinin arz güvenliğinin sağlanmasının ekonomik istikrar ve ülkemizin sürdürülebilir büyümesi açısından çok kritik bir öneme sahip olduğu da hiç kuşkusuzdur. On üç yıldır iktidarda olan Hükûmet enerji politikalarında dışa bağımlılığı her geçen gün artırmış, son dönemde Rusya'yla yaşanan krizle birlikte enerji arz güvenliğimizin olmadığı "Gerekirse tezek yakarız." söylemleriyle bir kez daha ortaya çıkmıştır. AKP Hükûmetinin "İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün." sloganlarıyla Türkiye'yi enerji konusunda getirdiği nokta, ne hazindir ki, sadece tezektir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin enerjide Rusya ve İran'a olan bağımlılığı siyasi ve diplomatik ilişkilerimizi de elbette etkilemektedir. Enerjide bağımlılık ekonomide bağımlılık demektir. Ekonomik bağımlılık ise her alanda, özellikle siyasi, askerî ve diplomatik alanda bağımlılığa yol açmaktadır. Doğal gaz ithalatımızın yarısından fazlasını Rusya'dan karşılamaktayız. Bu bağımlılık, Rusya'yla yaşanan krizde Rusya'nın doğal gaz konusunda Türkiye'yi üstü kapalı tehdit etmesi noktasına kadar gelmiştir. Rusya'nın doğal gazı kesmesi durumunda Türkiye'nin on üç yıllık iktidarı AKP Hükûmetinin tezekten başka bir B planı da maalesef ki, görünen o ki mevcut değildir. AKP iktidarı Türkiye'nin enerjideki arz güvenliği sorununun çözümünü damadı Bakan yapmakla bulmuştur. AKP hükûmetlerinin enerjide çeşitliliği araştırıp artırma ve dışa bağımlılığı en aza indirme hedefi her seçim döneminde vaatleri arasında yer almasına rağmen elektrik üretimi amacıyla kullanılabilecek güneş enerjisinin henüz binde 1'i ya da binde 2'si değerlendirilmektedir. Oysa, Türkiye'nin güneşe dayalı yıllık 380 milyar kilovatsaat elektrik üretim kapasitesi 2014'te tükettiğimiz elektriğin 1,5 katından daha fazladır. Türkiye'de rüzgâr santralleriyle 120 milyar kilovatsaat elektrik üretmek mümkündür. Oysa devrede olan rüzgâr santralleri, kurulabilecek kapasitenin yalnızca yüzde 7,6'sı, 2014'te rüzgâra dayalı olarak sağlanan 8,3 milyar kilovatsaat üretim ise, üretilebilir potansiyelin sadece yüzde 6'sıdır. Yatırım aşamasındaki tüm projeler devreye girdiğinde bile, rüzgâr potansiyelinin dörtte 3'ü hâlâ atıl ve değerlendirilmeyi bekliyor olacaktır. Jeotermal potansiyelin henüz beşte 1'i kullanılmaktadır. Biyoyakıt potansiyelin neredeyse tamamı atıl vaziyettedir. Küçük dereleri borulara hapsederek doğaya, halka ve yaşama kastetme anlamına gelen yanlış projeler bir kenara konulduğunda, değerlendirilebilecek hidrolik potansiyelin henüz yüzde 60'ı kullanımdadır.
Proje ve yatırım sürecindeki HES'ler devreye girdiğinde, akıllı bir su yönetimiyle yılda 100 milyar kilovatsaatten fazla elektrik üretmek -dikkatinizi çekiyorum- mümkün olacaktır. Doğaya verdiği zararları asgari düzeyde tutmak şartıyla, kükürt giderme tesisleri, baca gazı arıtma cihazları, Avrupa Birliği normlarında çalışacak filtrelerle ve hava soğutmalı sistemlerle kurulacak santrallerin değerlendirileceği linyitle, ilave 100-130 milyar kilovatsaat elektrik üretme imkânına ulaşmamız da hayal değildir. Bu denli büyük yerli ve yenilenebilir kaynak atıl vaziyetteyken, on üç yıllık AKP iktidarının "tezek" ve "Bu millet çileye alışkındır." edebiyatı yapması utanç vericidir. İhtimal vermek istemiyoruz, ancak özellikle Suriye'den ülkemize kaçak akaryakıt girişinin olduğu, terör örgütü IŞİD'in bu yolla günlük 2 milyon dolarlık kazanç sağladığı ifade edilmektedir. Ülkemizin itibarı açısından bu soruna bir an önce çözüm bulunması, hem millî güvenlik hem de millî birliğimiz açısından elzemdir.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Meclis araştırması açılması için vermiş olduğumuz önergede yer alan Dünya Enerji Konseyi Türk Millî Komitesi raporlarındaki ülkemizin enerji arz açığının kapatılmasına, öz kaynaklarının harekete geçirilmesine yönelik politikalara ilave olarak, partimizin seçim beyannamesinde yer alan çözüm önerilerimizi de buna dâhil ederek sizlerle paylaşmak istiyorum.
Enerji planlamasında ve yapılacak uluslararası anlaşmalarda kaynak ve ülke çeşitliliğine gidilerek arz güvenliğini güçlendirmek lazımdır. Doğal gaz depolama alanlarının sayısı, depolama ve günlük enjeksiyon kapasiteleri artırılmalı, olağanüstü durumlara ve mevsimsel dalgalanmalara karşı yüksek yedek imkânı oluşturulmalıdır.
2012 yılında yapımına başlanan Tuz Gölü Yeraltı Doğalgaz Depolama Projesi maalesef henüz bitirilememiştir. Ulusal petrol stok kapasitesinin artırılması gecikmiştir. Doğal gazın elektrik üretimindeki payının makul bir orana düşürülmesi için uygun tedbirler hâlâ alınmamıştır. Bu kapsamda öncelikle uzun vadeli bir enerji arz-talep projeksiyonu yapılmalı, projeksiyon sonuçlarına göre, belli bir süreye kadar doğal gazdan elektrik üretimi için yapılacak yeni lisans başvuruları kabul edilmemeli, öncelik yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına verilmelidir.
Teşvik kararnamesiyle destek kapsamına alınan yeni linyit santrallerinin bu desteklerden hızlı biçimde yararlanması süratle temin edilmelidir. Ayrıca, bu tür tesislere projelendirme, soğutma suyu temini, kamulaştırma, elektromekanik teçhizat ithalatı gibi konularda know how transferi, muafiyet, vergi indirimi ve gümrük kolaylıkları sağlanmalıdır. Yenilenebilir kaynaklardan enerji temininin artırılması için ayrı ve müstakil bir program yürütülmelidir.
Komşu ülkelerle elektrik ticareti kapasitesi artırılarak pik yük talebine yönelik yatırım ihtiyaçlarının azaltılması yoluna hemen gitmemiz lazımdır. Enerji verimliliği, millî enerji politikasının temel ve etkin bir bileşeni olmalı, enerji verimliliğine yönelik faaliyetler enerji politikalarının öncelikli konusu hâline getirilmelidir. Sanayide, sonrasında binalarda ve elektrikli ev aletlerinde enerji verimliliğinin yükseltilmesi için özel programlar uygulamamız gerekmektedir. Ulaştırma sektöründe enerji verimliliğinin sağlanması için büyükşehir belediyeleriyle ilgili mevzuata bağlayıcı hükümler konulmalıdır. Enerji verimliliğinin ülke genelinde teşvik yoluyla yaygınlaştırılması için avantajlı mikrokredi, uzun geri ödeme süreli yatırım kredisi, küçük tüketiciler için kısmi ekipman hibesi, sanayiciler için finansal kiralama ve faiz garantisi desteği, enerji performans sözleşmesi, risk paylaşımı gibi finansal araçları kullanabilen bir enerji verimliliği fonu mutlaka kurulmalıdır. Enerji verimliliğiyle ilgili yurt dışı köprü kredilerin ve fonların yönetiminin kamu ve özel sektör temsilcilerinden oluşan enerji verimliliği fonunda toplanması sağlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yönter, zaman yeterli olmadı sanıyorum. Selamlama konuşmasını yapmanız için size ilave süre veriyorum.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Peki, teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ulusal gıda güvencesini riske etmeyecek bir yaklaşımla ve ikinci nesil teknolojileri nihai hedef seçerek yurt içi biyoetanol ve biyodizel üretiminin artırılması için Hükûmet ve 1 Kasımda yetki alan mevcut AKP zihniyeti kapsamlı bir strateji oluşturmalıdır. Çöp gazı ve biyogaz üretilmesi, kentsel atık ve tarımsal atıkların doğrudan yakılmasıyla da enerji elde edilmesi, atık yağların değerlendirilmesi gibi yeşil seçenekler için de bir potansiyel çalışması yapılmalı, yeni bir destek programı oluşturulmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP iktidarının süregelen enerji politikalarıyla gelinen bu noktada ülkemizin enerji alanındaki arz güvenliğini sağlamada yetersiz ve başarısız olduğu ortadadır. Mevcut politikaların sürdürülmesi hâlinde, özellikle birincil enerji tüketiminde dışa bağımlılığın devam etmesi ve artması da kaçınılmazdır. Bu itibarla, ülkemizin enerji alanında her an yaşayabileceği darboğazların kalıcı olarak aşılabilmesi ve son dönemde özellikle Rusya'yla yaşanan ve hâlen yaşanmakta olan benzeri krizlerin ülkemize ve vatandaşlarımıza...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - ...ödemesi güç faturalara neden olmaması için Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Meclis araştırması açılması için vermiş olduğumuz önergenin kabul edilerek ülkemiz açısından gerçekten hassas olan bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasayla düzenleme yapabileceği alanların belirlenmesi, Hükûmetin enerji alanındaki faaliyetlerinin değerlendirilmesi ve gerekli tedbirlerin alınabilmesi açısından Meclis araştırması komisyonu kurulmasının elzem olduğu düşüncesindeyiz.
Sözlerime son verirken yüce Meclisi ve siz değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)