| Konu: | TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebi'ye görevinde başarılar dilediğine, 2015 Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan Profesör Doktor Aziz Sancar'ı kutladığına ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin bazı yerleşim yerlerindeki sokağa çıkma yasakları nedeniyle çocukların eğitim hakkından mahrum bırakıldığına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 15.12.2015 |
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, öncelikle size de başarılar diliyorum. Umarım Genel Kurul çalışmalarında İç Tüzük'ü ve Anayasa'yı esas alan adil bir yönetim gösterirsiniz. Bugün talihsiz bir başlangıç oldu, hep AKP'li Meclis başkan vekillerinin yönetiminde gördüğümüz bir tabloyu gördük yani neredeyse on beş dakikadır AKP'li sayın grup başkan vekili konuşuyor. O konuda biraz daha dikkatli olunması gerektiği kanaatindeyim.
BAŞKAN - Sayın Baluken, bütün grup başkan vekillerine dörder dakika söz verdim, size de dört dakika söz verdim efendim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sanırım dört dakikayı bayağı geçti Sayın Bostancı'nın.
BAŞKAN - Hayır, dört dakikaya ayarlıdır efendim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, biz de, tabii, Kuzey Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü Öğretim Üyesi olan Sayın Aziz Sancar'ın 2015 Nobel Kimya Ödülü'nü almasından dolayı duymuş olduğumuz memnuniyeti ve mutluluğu Halkların Demokratik Partisi olarak ifade etmek istiyoruz. Gerçekten son derece önemli bir ödül bilim dünyası açısından, tıp dünyası açısından. Hücrelerin hasar gören DNA'larının onarılması ve genetik bilginin korunmasıyla ilgili haritalandırma, ileride kanser tedavisiyle ilgili çığır açacak bazı gelişmelerin önünü açabilir. Sayın Sancar daha önce de kanser tedavisinde sirkadiyen ritimle ilgili önemli çalışmalara imza atmıştı. Bunun bir Nobel Ödülü'yle taçlandırılmış olması, dediğim gibi, hepimizi memnun etti.
Tabii, Sayın Sancar'ın şöyle de bir özelliği var, diğer arkadaşlar da biraz değindiler: Mardin'in Savur ilçesinde okuma yazma bilmeyen orta gelirli bir çiftçi ailesinin 8 çocuğundan biri ve bu kadar imkânsızlıklar içerisinden Nobel'e uzanan muazzam bir başarı öyküsü var. Biz bu başarı öyküsünün Anadolu ve Mezopotamya topraklarının sahip olduğu potansiyel açısından görülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sadece bu topraklar değil, aslında bütün kadim Orta Doğu toprakları insanlığın medeniyetinin doğduğu topraklardır. Ama, maalesef, bugün medeniyetin doğduğu topraklar savaş alanıdır, yangın yeridir. Bu tarz sağlıkta, tıpta, bilimde önemli buluşlar ve icatlar da Doğu'dan medeniyeti alan başka topraklarda maalesef gündemleşiyor. Bunu bütün bu halkların, bütün bu devletlerin önemsemesi gerektiğini, buradan dersler, sonuçlar çıkarması gerektiğini düşünüyoruz.
Diğer taraftan, böyle önemli, evrensel, bilimsel bir ödül üzerinden milliyet tartışması yapmayı, bir ırk tartışması yapmayı bir bilim mensubu olarak ben de çok büyük bir talihsizlik olarak değerlendiriyorum. Sayın Aziz Sancar'ın Türk olmasının, Kürt olmasının, Arap olmasının, Acem olmasının bir önemi yoktur; bütün bu toprakların, Doğu medeniyetinin bir değeri olarak keşke o buluşu bu topraklardan yapma fırsatına sahip olsaydı diyorum. Ülkemizde, maalesef, sağlığa, ulaşıma, eğitime, tıbba ayrılması gereken bütçe savaşa ayrıldığı için, silahlanmaya ayrıldığı için, güvenlik tedbirlerine ayrıldığı için, bütçenin aslan payı bu kalemlerde harcandığı için işte bu tarz durumlarla karşılaşıyoruz.
Bugün konuştuğumuz saat itibarıyla da Mardin'in Nusaybin ilçesinde, Dargeçit ilçesinde yani Aziz Sancar'ın doğduğu topraklarda sokağa çıkma yasağı uygulamasından dolayı çocuklar eğitim haklarından mahrum bırakılmış durumdalar. Aynı şekilde Diyarbakır'ın Sur ilçesinde, Şırnak'ın Cizre ve Silopi ilçesinde de sokağa çıkma yasakları...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözünüzü tamamlamanız için süre veriyorum Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sokağa çıkma yasağının devam ettiği Nusaybin, Dargeçit, Sur, Silopi ve Cizre ilçelerinde yaşanan can kayıplarının trajedisini defalarca ifade ettik. Ancak bu vesileyle oradaki çocukların, öğrencilerin eğitim haklarının gasbedilmesini; o bölgedeki, öğretmenler başta olmak üzere, devlet memurlarının oralardan çıkarılarak âdeta steril bir katliam zemininin hazırlanmasını hiçbir şekilde kabul etmediğimizi ifade etmek istiyorum. Nusaybinli ve Cizreli öğrencilerin o kentleri terk eden öğretmenlere "Buradan ne olur gitmeyin. Siz giderseniz bize kötü şeyler yapacaklar." demesinin bile hâlâ vicdanları uyandırma açısından yeterliği olmadığını, hâlâ Türkiye'de gerçekleri görme adına toplumsal kesimleri uyandırmadığını da büyük bir üzüntüyle ifade etmek istiyorum.
Bu tarz önemli ödüllerde, bu tarz önemli buluşlarda kendi ülke gerçeğimizi masaya yatırıp buna göre savaşı, kanı, ölümü önceleyen değil, sağlığı, bilimi, tıbbı, eğitimi önceleyen yaşanabilir bir ülke tahayyülüne yoğunlaşmamız gerektiğini bir kez daha vurguluyorum.
Teşekkür ediyorum.