GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/2, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18) No.lu Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:13
Tarih:10.12.2015

TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aile yapısının korunması ve boşanmalarla ilgili Meclis araştırması açılmasını içeren önergemle ilgili söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Elbette önergeyle ilgili bir konuşma hazırlamıştım ama şu ana kadar burada yapılan konuşmalarla ilgili ithamlara, AK PARTİ'nin kadına biçtiği rol cümleleriyle beyin okumalara, ön yargılara, ideolojik düşüncelerini o cümleler içine gizleyen ne yazık ki çok haksız eleştirilere cevap verdikten sonra önergemle ilgili birkaç cümle söylemek isterim.

Şimdi, öncelikle, AK PARTİ Hükûmeti döneminde anayasal düzenlemeler, kadına pozitif ayrımcılığı getiren anayasal düzenlemeler ama 2004'te eşitliği bu hükme bağlayan düzenlemeler. Sonra, aile mahkemeleri, yoktu, aile mahkemeleriyle birlikte sağlanan aile içi mahkemeler, şiddet içeren, her birinin ihtisaslaşması. Sonra, Türk Ceza Kanunu'nda yapılan bütün değişiklikler, Medeni Kanun'da, İş Kanunu'nda, aklınıza gelebilecek tüm mevzuat değişiklikleri ile hatta töre cinayetlerinin de içinde olduğu... Öldürmüş ama kanunda, işte hafifletici sebep farklı, töre cinayeti... Bu onur kırıcı mevzuat içeren tüm maddelerin temizlendiği kanuni düzenlemeler, tüm yasal düzenlemeler hangi hükûmetler zamanında yapıldı? Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri döneminde. 22, 23 ve 24'üncü Dönemlerde bu kanunlara imza atan tüm vekillerimizi yürekten tebrik ediyorum ben.

Peki, bütün bu düzenlemelerin yanı sıra bir de rakamsal değişiklikler var. Ben şuna çok şaşırdım, mesela yeni vekiller eskiye göz atmamış olabilir, çok normal ama bakıyorsunuz bu kanunlara imza atan ana muhalefetten bir arkadaşımız çıktı, şu oldu, bu oldu, bu oldu. Ya arkadaş, birlikte imza attık ona, 6284 sayılı Kanun'la ilgili, birlikte imza attık. Dün ben de katıldım, sabah gittim, geldim, görevim itibarıyla öğleden sonra yeniden Meclisteydim, neydi bu? Birleşmiş Milletler, UN Women'ın tüm üst düzey yöneticileri. Bu anlamda çıkartılan kanunun mevzuat itibarıyla bölgede en iyi nitelik taşıdığını ve devamında Türkiye'nin bu anlamda örnek teşkil ettiğini; Saygıdeğer Başbakanımıza, kıymetli Bakanımıza, ona imza atan tüm vekillere yönelik övgü dolu sözlerini atlamış olabilir mi sayın vekil? Hayır, atlamadı. Niye? Çünkü bu başlık çok değerli, aile, kadın hakları, bugün İnsan Hakları Günü; her biri çok değerli. İnsan, eşrefimahlukat çünkü, her şeyin en güzeline layık. Tabii ki birlikte hareket edecektik, tabii ki o imzayı atarken birlikte aynı imzayı paylaşacak ve bu konuda... Şiddetle ilgili, canavarlık vahşet; kim buna he diyebilir, elbette bununla ilgili çok ciddi yapısal değişiklikler... Ama ne diyor? "AK PARTİ kadın rolünü farklı tutuyor." Kadınlara biçilen rolle ilgili, işte, "Eve kapatacak." diyor, "Şu isim şunu söyledi, bu isim bunu söyledi." Arkadaş, çıkın bundan artık ya! Cümlenin başını atıyorsun, sonunu atıyorsun, oradan minicik bir kelime çıkarıyorsun, "İşte, AK PARTİ bunu diyor."

Gel rakamlara, rakamlara gel. İstihdam konusunda, iş gücüne katılım konusunda, kadının dünle bugün arasındaki statüsüyle ilgili, karar mekanizmalarında kadının dünle bugünkü yeriyle ilgili... Cumhuriyet Halk Partisi döneminde şuradaki temsil yüzde 0,6 mıydı, yüzde 1 bile değil miydi? Doğru. Şimdi? Yüzde 14. Yeterli mi? Hayır, değil; ortalama yüzde 25, yüzde 30'larda elbette olmalı ama yavaş yavaş elbette, inşallah o da olacak, o süre de olacak çünkü ortak akılla, birlikte hareket edeceğiz.

Yani sonuç itibarıyla, istihdam ve iş gücüne katılımda rakamları vermek istiyorum. Çünkü buraya her çıkan, muhalefetten olan temsilci isim sanki hiçbir şey... "Susuyorlar." diyor; arkadaş, konuşuyoruz, niye susalım? Kanunlarımızla konuşuyoruz, yönetmeliklerimizle konuşuyoruz, çıkardığımız genelgelerde kadınlarımıza sunduğumuz haklarla konuşuyoruz. Başbakanlık genelgesiyle 2008 yılında çıkardığımız düzenleme neydi? Kadın çalıştır, istihdam et, yeter ki olsun, genç çalıştır. Peki, ne olacak? Devlet, sigorta primini ödeyecek. Bu niçin? Teşvik ediyor, önünü açıyor, "Buyur." diyor. Hani eve kapatacaktı, hani kadının rolü farklıydı, hani farklı... Ben gazeteci kökenliyim ama milletvekiliyim ama en değerli, anneyim ben. Evlatlarımın geleceği, Türkiye'nin geleceğiyle eşit. Burada atılan her adım, atılan her imza evlatlarımın da geleceği, Türkiye, hatta tüm insanlık adına burada çok güzel çalışmalar yapılıyor. O yüzden, dün ben UN Women'daki konuşmaları dinlerken -o uluslararası 30 tane, 40 tane- tüm dünyanın noktasından gelmiş kadın bakanların olduğu toplantıda Türkiye'ye atfedilen rolü dinlediğimde buradan o imzaları atan bütün partilerden kardeşlerimizin, vekillerimizin imzası çok onursaldı, harikulade güzeldi.

Ne olur? Tamam, eksikler var, uygulamada hatalar var. Ben geçen dönemde şiddetle ilgili araştırma komisyonunda görev aldığımda aile hâkimlerinden biri şunu söyledi: "Yasal mevzuat o kadar iyi bir noktada ki ama..." "Ama" başladı mı birinci cümle gider zaten, iletişimde böyle bir kural vardır. Aması ne? Ne yapıyor mesela? Her aileye farklı farklı başlıklar sunmaları gerekirken, uygulama yapması gerekirken hepsine koruma, hepsine uzaklaştırma... Kaç tane birim varsa tak, tak, tak, tak atıyor. Bir süre sonra ne yapıyorsunuz? Bir süre sonra başka facialar, farklı yöntemler... Yani kanunlar, çıkartılan mevzuat dünyada örneği, eşi, emsali olmayan noktada, kabul, ama uygulamada yaşanan... Onu da kim düzeltecek? Onu da yine bu Mecliste alacağımız kararlarla, yine birlikte uygulamada sağlayacağımız düzenlemelerle yerine getirmeye çalışacağız. İşte bunun rakamsal boyutları önemli. Yani ben, sayın vekilin bütün bunları söylerken şunu da demesini isterdim: Türkiye Cumhuriyeti'nde kadınlar yüzde 20'lerdeki istihdam oranını yüzde 27'lere kadar taşıdıysa -ki azdır, daha iyi olmalı- Türkiye Cumhuriyeti'nde kadınlar yüzde 23 gibi küçük rakamlardaki bir iş gücüne katılım oranını yüzde 32'lere kadar yükselttiyse eğer işte az önceki saydığım kanuni düzenlemeler, işte az önce dikkatle işaret ettiğimiz teşvikler sayesinde. KOSGEB'ler, KOBİ'ler, kooperatifler, yeter ki kadın üretsin. Peki, evinde... Kabul, eğitimini almış, evinde, evladına bakıyor, yaşlısına bakıyor, engellisine bakıyor. Öyle mi? Ona nasıl bir düzenleme getirdik? Ona dedik ki: "Evde üret, biz ondan vergi almayalım, yeter ki üret."

Engelliler Kanunu 2005'te çıktı, dünyada sadece 4-5 tane, elle sayılır kanun. Orada da kadına değindik, ne dedik: Eğer engelli evladı varsa beş yıl erken emekli olsun vesaire, bütün bunların sayısını artırabilirsiniz. Yani şurada, şu kürsüde, bazı konuşmaları yapıyorken gerçekten somut veriler sunmak çok değerli, çok önemli diye düşünüyorum. Tabii, eğitim, sosyal, sağlık açısından...

Bakın, Dünya Sağlık Örgütü bebek, anne ölümleri rakamlarıyla alakalı, Türkiye'de uygulananı örnek model kabul etti mi ve açıkladı mı? Evet, açıkladı. Ne dedi: Biz onun öncelikte anne ve bebek ölümleriyle alakalı önlemlerini aldık, kontrollerini yaptırdık, şartlı sağlık desteği, şartlı eğitim desteği gibi kaynaklar devlet bünyesinde gerçekleştirdik. Sonuç harikulade güzel rakamlara geldi ve Dünya Sağlık Örgütü bu konuda ne yaptı? Bu konuda önemli örnek model olarak Türkiye'yi sundu.

Söylenecek çok söz var, 6284 sayılı Kanun'la ilgili söz var, şiddetle alakalı konuşulacak çok söz var çıkarttığımız kanunlarla ilgili ama bugün boşanmalarla ilgili, özellikle aile yapısının korunmasıyla ilgili bir önerge verdik, inşallah bunun gerçekleştirilmesi hâlinde hep birlikte yine öbürü gibi, ortak imzalar attığımız gibi buradan birlikte yeni sonuçlar çıkartacağız. Ben şu veriyi sunmak istiyorum, birçok yazı hazırlamıştım ama: Mesela Türkiye'deki boşanmalardaki oran diğer ülkelere göre nispeten çok çok az. Mesela orada yüzde 80'i yeniden evleniyor, yüzde 17'si eski eşiyle yeniden evleniyor, baktığımız zaman yaklaşık 20 bin ailenin bu yapının içerisinde olduğunu da görüyorsunuz yani araştırılacak çok fazla konu var. Ben bunun, bu konudaki çalışmanın bu Mecliste gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorum, bu konuda desteğinizi bekliyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)