| Konu: | Başkanlığın, siyasi parti gruplarının Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeliğine aday göstermeleriyle ilgili uygulamasının İç Tüzük'e uygun olup olmadığı hakkında usul görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 14.07.2015 |
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) - Sayın Başkan, öncelikle size görevinizde başarılar diliyorum.
Değerli üyeler, kamu hukuku bir anlamda bir statü hukukudur, burada da kıyas kabul edilmez. Bunu bilmeyeni de hukuk fakültesi 1'inci sınıfından 2'nci sınıfına geçirmezler. Yani gel edilecek bir şey değildir. Orada bir statü tarif ediliyor, burada konuştuğumuz bambaşka bir şeydir.
Şimdi, farkında mısınız tetiklenen vahamet zincirinin? Bütün lehte aleyhte konuşan parti temsilcileri bunun Anayasa'ya ve İç Tüzük'e aykırı olduğunda hemfikir. Yani yaptığımız iş, şu an Başkanlığın bize dayattığı iş Anayasa 133'e de, İç Tüzük'e de aykırı bir işlem. Peki, bundan daha vahim bir şeyi şu an oturumumuzu yöneten Sayın Başkan Vekilinden ilhamla söyleyeyim. Orada Anayasa'da tarif edilmiş şekilde seçilen değerli RTÜK üyeleri var fakat bizim şimdi göndereceğimizin statüsü değişecek farkında mısınız. Burada siyasi partiyi tarif etmiş Anayasa, onun iki katı kadar aday gösterilir demiş, Genel Kurula da siz bu siyasi partiye düşen iki aday arasından birini seçin demiş. Şimdi, biz Genel Kurula diyoruz ki: MHP'yi mi, HDP'yi mi tercih edeceksiniz? Diyelim ki MHP'yi, diyelim ki HDP'yi tercih ettiler. O RTÜK'e gittiği zaman diğerlerinden statüsü farklı olacak. "Ben MHP'ye galip gelerek geldim ya da ben HDP'ye galip gelerek geldim." diyecek. Dolayısıyla, zincirleme bir usulsüzlüğü tetiklemiş olacağız bu oylamayı kabul etmekle. Yoksa elbette Milliyetçi Hareket Partisinden de seçilebilir. Eğer bizi flu görmeyip biraz net görmeye başlasalardı, bizle gelip konuşsalardı buna bir yol, yordam, adalet duygusunu incitmeden bulunurdu fakat flu gördükleri için mesele buraya kadar geldi değerli vekiller.
Burada esas olarak odaklanılması gereken mesele bir Anayasa ihlaliyle işe başlayacak mıyız, başlamayacak mıyız? Sayın AK PARTİ grup başkan vekili bizden Anayasa'yı çiğnememizi istedi. Valla, kusura bakma Doğan Bey, ben bir kere çiğnedim, on iki yıl ceza aldım. Bu grubun neredeyse üçte 2'si Anayasa'yı tağyir, tebdil, ilgaya şöyle ya da böyle teşebbüsten yıllarca zindanlarda çürümüş insanlar. Bize Anayasa'yı çiğnettiremezsin Doğan Bey. O yüzden bu konuda çok titiziz, hassasız, Anayasa hepimizin anayasası. Burada yapılacak olan, bu usulsüzlüğün geri çekilmesidir. Ana muhalefet. Anayasa'yla belirlenen protokoler de bir statüdür.
Burada Milliyetçi Hareket Partisinin önerisi şöyle kavranabilir arkadaşlar, bir kriter getiriyor, diyor ki: "Oy sayısının çokluğu." Eşitlik olur, olmaz; yasa bununla ilgili değildir. Eğer, biz, Milliyetçi Hareket Partisinin bu önermesini bir kriter olarak benimsersek -AK Partililer ayıkmadılar duruma- ortaya ilginç bir şey çıkıyor, o zaman da bu üyelik Adalet ve Kalkınma Partisine düşüyor eğer bunu kriter olarak kabul edersek. İşin dağılımı, tıpkı, Davut Dursun'un kendisi gitmeden RTÜK'ü düzenleme gayretkeşliğinde Meclis Başkanını zorladığı formüle iltihak etmek gerekir, bunun yolu oraya kadar gider. Onun için keşke diyalogla bu sorun halledilebilseydi. Kura teamüldür, defalarca uygulanmıştır -adil olur, olmaz- iki taraf için eşit olan ihtimal daima tartışmalı bir oylamaya sunmaktan daha adildir.
Hepinize teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)