GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:75
Tarih:12.03.2015

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İç güvenlik paketinin bu maddesine de öncekilerde olduğu gibi, Anayasa'ya aykırılık nedeniyle itiraz ediyoruz. Bu madde de güvenlik mensuplarıyla ilgili bir düzenleme, görevden uzaklaştırmayla ilgili. Şunu sormak istiyorum değerli milletvekilleri: Dünün mağduru durumunda olmaktan, dünün antidemokratik devlet uygulamalarından, darbeci bir geleneğin izlerini taşımaktan şikâyet eden AKP iktidarı, bugün, devlet yönetimini ele geçirmiş olmanın heyecanı, hezeyanı içerisinde Emniyet mensuplarını, kolluk görevlilerini, güvenlik görevlilerini istediği gibi çekip çevirmenin telaşı içerisinde. Bu, kabul edilebilir bir durum değil.

12 Mart, tarihimizde önemli bir gün tabii, hem bir darbeyi çağrıştırması, bir darbe tarihi olması nedeniyle hem de 1995 yılında İstanbul Gazi Mahallesi'nde 22 yurttaşın hayatını alan bir kontra devlet operasyonu gerçekleşmesi nedeniyle son derece önemli bir gün. Üzerinden yirmi yıl geçti, açılan davalar -aslında bütün bu devlet suçlarında, insanlık suçlarında olduğu gibi- gerçeklerin üzerini örten bir şekilde yürütüldü. Aslında, yirmi yıllık bir zaman aşımı tehdidiyle de karşı karşıya. O günlerde görevde olan ve bugün yargılanmış olan Hanefi Avcı, kendisi büyük sırlar taşıyor. 12 Mart 1995 gecesi saat sekiz sıralarında Gazi Mahallesi'ndeki kahvehane ve pastanede oturan Alevi yurttaşlara, içlerinde Alevi dedesi de olmak üzere, dışarıdan bir taksiyle ateş açılıyor ve o gece 4 yurttaş; ertesi günü protesto gösterilerinde, Gazi'de, Ümraniye'de, doğrudan devletin güvenlik güçleri, kontra şebekeler uzun menzilli silahlarla ateş açarak toplamda 22 yurttaşın canını alıyor.

Türkiye'nin tarihinde bu şekilde kitle kırımları hep var, Alevi yurttaşlara dönük var. Aslında, Gazi'deki katliamın, sokaktaki protesto gösterilerinin bir benzeri Gezi'de yaşandı. Gezi'de, AKP'nin uygulamalarına karşı çıkan milyonlarca yurttaşın içlerinde gençler olmak üzere, yine Alevi gençler olmak üzere onların canı alındı. Benzeri şey, Kobane dayanışma eylemlerinde oldu, biliyorsunuz, 50'ye yakın yurttaş hayatını kaybetti. Ama, bütün bunlardaki ortak karakter, devletin görevlileri doğrudan halka ateş açtı, suç işledi ve bunlar cezasızlıkla ödüllendirildi. Dün, 11 Mart tarihiydi, Berkin Elvan'ın öldürülmesini protesto edenler de benzer muameleyle karşı karşıya kaldı. Doğrudan, göstericileri polis uzun menzilli silahlarla hedef aldı, bunun fotoğrafları da basında vardı. İşte bu getirilmek istenen iç güvenlik yasasına sadece Anayasa'ya aykırılık nedeniyle karşı olmak değil, sonuçları itibarıyla da bu manzaraları acı bir şekilde yaşayacağımız için karşı çıkıyoruz.

Değerli milletvekilleri, bunun sonu, aynı şekilde birçok yurttaşın hayatını, canını alacak şeylerdir, görüntülerdir. O nedenle de bu yargılamalar gereği gibi yapılmadığı için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Gazi yargılaması adil yargılama olmamakla değerlendirilmiş ve devlet mahkûm edilmiştir, bu konuyu dikkatlerinize sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)