GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:74
Tarih:11.03.2015

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 60'ıncı maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda ele alınan bu iç güvenlik paketi, ülkemizde Parlamentoda bulunan bütün muhalefet partilerinin ve insan hakları savunucularının yoğun tepkisine hedef olurken Türkiye dışında da kaygılar dile getirilmeye devam edilmektedir. Hükûmet ise hâlâ, düzenlemelerin, Avrupa ülkelerindeki uygulamalar dikkate alınarak bu paketin hazırlandığını ifade etmektedir. Oysa İnsan Hakları İzleme Örgütünün kıdemli araştırmacısı Emma Sinclair, polise verilmesi düşünülen yeni yetkilerin, Türkiye vatandaşlarının devlet kaynaklı hak ihlallerine maruz kalma riskini artırabilecek nitelikte olduğunu açıkça belirtmiş bulunmaktadır.

İnsan Hakları İzleme Örgütünün, Avrupa Birliği üyesi önemli bir ülkenin bir diplomatından öğrendiğine göre, Türkiye'nin İçişleri Bakanlığı, geçtiğimiz kasım ayında, kendi ülkelerinde polise tanınan yetkileri sormuş ve Avrupa Birliğinden gelebilecek eleştirilerin önünü kesmek amacıyla onların yasalarında bulunan bazı unsurları cımbızlayarak almış. Örneğin, İngiliz polisinin insanları kendi inisiyatifiyle gözaltına alma yetkisi gerçekten de var ve Almanya yasaları da göstericilerin kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini örtmelerini bir suç olarak tanımlıyor ki Türkiye'nin yeni tasarısı da bu 2 unsura yer veriyor. Ancak, Avrupa Birliği ülkelerinin her birinde polise verilen münferit yetkilerin cımbızlanması yoluyla bir kıyaslama yapılması bilinçli bir yanıltma kastı taşımaktadır. Amaç, ağaçları göstererek ormanı görmezden geleceğimizi ummak. Hükûmet yetkililerinin değinmekten kaçındığı konu, Türkiye'de kamu düzenini korumak için yürütülen polis faaliyetlerinin bugünkü durumu, barışçı gösterilerin polisler tarafından şiddetle ve hukuksuz olarak dağıtıldığı, şiddet eylemlerine karışmamış barışçı göstericilerin gözaltına alındığı ve yargılandığı sayısız vaka hakkında düşünceler belirtilmektedir.

Türkiye'de, yerleşikleşmiş görev suistimalleri, kötü muamele ve işkence nedeniyle birkaç istisna dışında polislerden yıllardır hesap sormayan siyasi otoritelerin ve mahkemelerin kötü sicili hakkında da herhangi bir açıklama yapılmamaktadır. Bildiğiniz gibi, özellikle asker ve polisler hakkında açılan davalar, aslında Türkiye'de yeni bir yargı sistemini de ortaya koymuştur yani taşımalı yargıyı ortaya çıkarmıştır. Örneğin, Hakkâri'de, Şırnak'ta, Mardin'de, Eskişehir'de ve birçok yerde polisler tarafından ve askerler tarafından işlenmiş suçları taşımalı yargı sistemiyle başka şehirlere naklederek aslında herhangi bir hukuki yargılamanın olmayacağını pratikte de görebiliyoruz.

Yine, Emma Sinclair, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 2006'dan bu yana Türkiye'yi toplanma özgürlüğünü ihlal ettiği ve işkence ve kötü muamele faillerini cezasız bıraktığı için 45 kadar davada suçlu bulduğunu bizlere hatırlatmaktadır. Bu gerçek bağlam göz önüne alındığında, Türkiye'de polise verilen ateşli silah kullanma yetkisinin artırılması daha çok sayıda vatandaşın ölümü anlamına gelecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçmişteki uygulamalar, haksız güç kullanımından kaynaklanacak bu tür ölümlerin büyük ölçüde cezasız kalabileceğine de işaret ediyor. Dahası, Türkiye'de geçmişte gözlemlenmiş uygulamalar düşünüldüğünde polise yargı erkinin onayı olmaksızın kendi inisiyatifiyle kitlesel gözaltılar yapma yetkisinin verilmesi, gözaltında kötü muamele vakalarının ve hatta insanların keyfî olarak gözaltına alındığı, kimseyle görüştürülmediği veya gözaltında kaybedildiği vakaların artması ve sıradanlaşması anlamına da gelebilecektir. Hükûmetin kendisinden farklı düşünenlere geçmişte göstermiş olduğu tahammülsüzlük düşünüldüğünde, bu vurguladığımız insan haklarına aykırı durumların vuku bulması açık ve nettir.

Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)