| Konu: | CHP Grubunun, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve arkadaşları tarafından, çocuk cezaevlerinde yaşandığı iddia edilen işkence ve cinsel istismar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, 21/5/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, Genel Kurulun 26 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 26.02.2015 |
KEMAL AKTAŞ (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
2011 yılı verilerine göre, Türkiye nüfusunun 24 milyonu 0-18 yaş aralığındaki çocuklardan oluşmaktadır. Üzerinde konuştuğumuz konu, bu 24 milyonluk nüfusu ilgilendiren bir konudur. Hükûmetin mevcut politikaları ve güvenlik anlayışı bu şekilde devam ederse bu çocukların tamamı potansiyel olarak gözaltına alınma, mahkemeye çıkma ve cezaevlerine girme potansiyelini taşımaktadır. Sokakta, gözaltında ve cezaevlerinde çocukların neler yaşadıklarını her gün görmekteyiz, duymaktayız ve okumaktayız. 12 yaşındaki Nihat'ın üstüne güpegündüz, herkesin gözü önünde zırhlı araçlarla, panzerlerle, pompalı tüfeklerle, gazla giden güvenlik anlayışının kapıların kör, duvarların dilsiz ve görevlilerin vicdansız olduğu cezaevlerinde çocuklara neler yapabileceğini varın siz düşünün.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilim insanları, çocukluk durumunu insanın en hassas ve en özel durumu olarak ele almakta ve çocuklarla ilgili her türlü iş ve işlemde bu hassasiyete ve çocuk doğasına uygun özellikte davranılması gerektiğini belirtmektedir. Demokrasisi ve insani gelişim standartları yüksek olan ülkeler yasalarını, hukuksal mevzuatlarını ve adalet sistemlerini çocukların bu özel durumunu dikkate alarak düzenlemektedirler. Türkiye'nin de parçası olduğu Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliğinde çocuklarla ilgili çok sayıda özel düzenlemeyi hazırlayarak devletlerin imzasına açmışlardır. Türkiye, çocuk haklarıyla ilgili olan 19'u bağlayıcı olmak üzere toplam 27 adet belgeye imza atarak bu sözleşmelere bağlı kalacağını ve iç hukukta gereğini yerine getireceğini beyan etmiş ve kabul etmiştir. Gelin görün ki, Türkiye'de her yıl 300 binden fazla çocuk güvenlik birimleriyle tanışmaktadır. Yılda 10 binden fazla çocuk gözaltı ve cezaevi uygulamasına tabi tutulmaktadır. Ocak 2015 tarihi itibarıyla Adalet Bakanlığının yayınlamış olduğu verilere göre, 3 tanesi müstakil çocuk cezaevi olmak üzere farklı tip ve yapıdaki 100 adet cezaevinde çocuk koğuşları bulunmaktadır. Bu cezaevlerinde 542'si hükümlü ve 1.515'i tutuklu olmak üzere toplam 2.057 çocuk cezaevlerinde kalmaktadır.
Adalet Bakanlığının yaş gruplarını 12-17 ve 18-20 olarak ayırması, cezaevindeki çocuk sayısını gizlemeye yönelik bir gruplamadır. Bakanlık, 7.638 kişiyi 18-20 yaş olarak gruplamıştır. Bu gruplamaya göre, 17 yaşını tamamlayanlar reşit sayılmıştır; oysa, yasalar 18 yaşını tamamlayanları reşit saymaktadır. Ayrıca, 0-6 yaş aralığındaki 450 çocuk da anneleriyle birlikte zorunluluktan cezaevinde kalmaktadırlar.
Türkiye'nin de imza attığını belirttiğim 27 adet sözleşmede, adalet sistemine giren çocuklar için gözaltı ve hapse koyma kararlarına çok istisna ve en son çare olarak başvurulabileceğini öngörmektedir. Yukardaki veriler, Türkiye'de tam tersine, çocuklar için gözaltına alınma ve cezaevine konulma kararlarının ilk ve tek çare olarak görüldüğünü göstermektedir.
Başta yaşam hakkı olmak üzere, pek çok hakları dışarıda bile gasbedilen çocukların, cezaevlerinde, hem kamu görevlileri tarafından hem de kamu görevlilerinin sorumluluğunda bulunan cezaevlerinde akranları tarafından, insan onurunu ve toplum vicdanını yaralayan muamelelere maruz kaldıkları gündemdeki yerini korumaktadır.
Pozantı, Sincan, Şakran, Van ve Ceyhan cezaevlerinde çocukların yaşadığı insanlık dışı uygulamaların tek sorumlusu, çocukları dışarda ve içerde potansiyel suçlu gören ve onları cezaevlerine kapatan güvenlikçi zihniyetin ta kendisidir.
Cezaevlerinde çocukların maruz kaldığı işkence, taciz ve tecavüz iddiaları, bu güvenlikçi zihniyet ve güvenlikçi yargı anlayışından kaynaklı olarak etkin bir şekilde soruşturulmadığı için, tekrardan işlenmeye devam etmektedir. Uğradığı kötü muameleyi bir şekilde basına ve kamuoyuna duyurmayı başaran mağdur çocukların iddialarını araştırmak yerine, görevlilere karşı geldikleri gerekçesiyle çocukları suçlayan ibretlik davalar açılmaktadır.
Çocuklar için cehennemi andıran Pozantı Cezaevi'nde yaşananlardan sorumluluğu bulunduğu iddiasıyla haklarında dava açılan görevlilerin üzerlerine atılı suçlardan beraat ettiklerini, geçtiğimiz gün basından öğrendik
İnsan Hakları Derneği'nin verilerine göre, sadece 2014 yılı içinde 49 çocuk cezaevinde 64 çocuk, gözaltı yerlerinde işkenceye uğradığına dair başvuruda bulunmuştur. Seçim bölgem olan Van ilinde de çocukların gözaltı ve cezaevinde işkence ve kötü muameleye uğradığını, Meclis ve kamuoyunun gündemine taşıdım. Yetkililerin kamuoyuna yansıyan bu iddialarla ilgili neler yaptıklarını açıklamaları gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisine konu olan Ceyhan M Tipi Cezaevi'nde 2014 yılında yaşanan cinsel tecavüz vakası ile Şakran Cezaevi'nde yetkililerin iç yazışmalarına konu olan olay, devletin gözetimi ve denetimi altında olan yerlerde, devletin şahitliğinde çocukların tacize ve tecavüze uğradığının açık kanıtıdır. Ceyhan M Tipi Cezaevi'nde yaşanan olayla ilgili, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu 29/5/2014 tarihinde ilgili cezaevine sadece 2 milletvekiliyle gitmiş ve hazırladığı raporda, âdeta orada yaşandığı iddia edilen olayı muğlaklaştıran ifadelere yer vermiştir. Mağdurun kendisi, ailesi ve avukatıyla görüşme yapılmamış, resmî görevlilerin muğlak beyanlarını komisyon raporuna aktararak Meclisin saygınlığını zedeleyecek bir çalışmayı kamuoyuna sunmuştur.
Nitekim, raporda geçen hususlara ilişkin, Adalet Bakanlığı da 31/12/2014 tarihinde yürütmüş olduğu çalışmasında Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun raporuna atıfta bulunarak "Cinsel taciz ve tecavüz olayının yaşanıp yaşanmadığı hususunda kesin bir kanaate ulaşılamamıştır." diyerek olayın üstünü örtme yoluna gitmiştir. Bu cezasızlık ve olayların üstünü örtme anlayışı çocuklara karşı suç işleyenleri cesaretlendirmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geldiğimiz aşamada basına ve kamuoyuna yansıyan bilgiler ile mevcut cezasızlık politikaları çocukların cezaevlerine konulması ve kapatılmasının çocuklarda ve toplum vicdanında onarılamaz yaralara yol açtığını bir kez daha ortaya koymuştur. Cezaevlerinin çocukların yaşamında derin izler bırakan olayların yaşandığı mekânlara dönüştüğü ve çocukların bu cezaevlerinden ve bu adalet sisteminden uzak tutulmaları gerektiği ortaya çıkmıştır. Görüşülmekte olan güvenlik paketinin yasalaşmasıyla Türkiye çocuklar için daha da tehlikeli bir ülke hâline gelecektir.
Çocuklar için alternatif adalet arayışlarına girilerek, altına imza atılan uluslararası belgelerde geçen tüm haklar eksiksiz olarak hayata geçirilmeli, çocukların tutulduğu tüm mekânlar insan hakları ve sivil toplum örgütlerinin denetimine açılmalıdır.
Bu vesileyle, Cumhuriyet Halk Partisinin önerisine katıldığımızı beyan ediyor, çocukları değil, cezaevlerini kapatalım diyoruz.
İnsanlık çocuklara en iyisini sunmaya borçludur diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)