GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DÜNYA MÜLTECİLER GÜNÜ'NE İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:122
Tarih:20.06.2012

MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarih boyunca insanlığın en büyük problemlerinden biri, insanların çeşitli nedenlerle, doğdukları, büyüdükleri, emek verdikleri topraklarından çıkmak, vatanlarını terk etmek zorunda kalmalarıdır. Savaşlar, kıtlıklar, afetler, zulümler, baskıcı rejimler yüzünden insanların özgürlüklerinin kısıtlanması nedeniyle barış ve güvenlik içinde olabilecekleri yeni yurt arama ümidi her zaman olagelmiştir. Özellikle devletler arası savaş mülteciliğin daha da yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Bunun dışında, etnik çatışmalar, baskıcı ve otoriter rejimler, doğal afetler ve çevresel sorunlar mülteci akınlarını her geçen gün daha da hızlandırıyor. Yaşadığı toprağı terk eden insanların çoğu, yeryüzünde artık yaşanılamayacak boyuta gelen yaşamları için bu yolu tercih ediyorlar.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine göre, dünyada yerlerinden zorla uzaklaştırılmış 42 milyon insan yaşamaktadır. 2050'ye kadar 200 milyon civarında insanın mülteci olacağı öngörülmekte. Öyle ki artık adı mültecilikle özdeşleşen halklar oluştu; Filistin, Somali, Afganistan, Afrika halkları gibi.

Değerli arkadaşlar, dünyada keyfî uygulamalar mültecilik sorununun daha da derinleşmesine yol açıyor. Örneğin, Uluslararası Af Örgütünün 2012 raporuna göre İsrail yetkilileri Eritreli ve Sudanlı sığınmacıların mülteci belirleme mekanizmalarına ulaşımlarını engelliyor. Bu engelleme resmî bir yasayla da Meclisten geçiyor ve şu anda, mülteci olabilen bütün insanlar üç yıl hapis cezasıyla cezalandırılıyor. Yani yaşamak için cezaevini seçmek zorundalar.

Yine aynı rapora göre, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'daki siyasi karışıklıklardan dolayı binlerce mülteci, güvenlikleri ve gelecekleri adına, güvenli olmayan botlarla, ciddi boyutlarda tehlikeli deniz yolculuğu yaparak Avrupa'ya geçiş yolunu deniyor. Aralarında hamile kadınların ve çocukların da bulunduğu en az 1.500 kişi sadece 2012 yılında bu yolculuklarda boğularak hayatını kaybetti. Avrupa Birliğinin tepkisi arama kurtarma çalışmalarını arttırarak denizde güvenliği almak yerine, Avrupa Dış Sınırlar Ajansı Frontex'in yetkilerini artırmak ve mültecilerin maruz kaldığı ayrımcılığın daha da artmasına yol açmak oldu. Ülkeler ekonomik gerekçelerle mültecileri ülkelerinden kovmakta.

Değerli arkadaşlar, Mülteciler Günü vesilesiyle değinmeden geçemeyeceğim bir mazlum millet daha var. Şu anda Türkiye'de 1.500'e yakın Kafkas, Çeçen mülteci bulunuyor. Bunların birçoğu maalesef çok zor şartlar altında Ümraniye, Beykoz, Fenerbahçe ve Yalova kamplarının yanı sıra İstanbul'un değişik semtlerinde yaşamlarını sürdürüyorlar. İçişleri Bakanlığımızca yayınlanan genelgelerle bazı yerleştirmeler sağlandı. Şu günlerde de komisyonda bu hususta çeşitli çalışmalar ve yasal düzenlemeler yapılıyor.

Esad zulmünden kaçarak ülkemize sığınan Suriyeli mültecilere gösterdiğimiz misafirperverliği bu yasal düzenlemeden sonra diğer mülteciler için de göstereceğiz.

Yıllardır yaşadığı topraktan sökülen bir ağacın başka bir coğrafyada, bambaşka bir iklimde ve alışık olmadığı bir ormanda yeniden dikilerek yaşamak zorunda kalmasına benzetebileceğimiz mültecilik, bir insanın, bir toplumun karşılaşabileceği en trajik durumlardan biridir. Göç edenlere yardım eli uzatılmaması ise tüm insanlığın trajedisi olarak karşımızda duruyor. Gelin, ortak bir gelecek adına insanlığın yetimleri olan mültecilere, bu sürgün yüreklere yardım elimizi esirgemeyelim.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.