| Konu: | Özgecan Aslan'ın hunharca katledilmesine ve kadına yönelik şiddete ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 17.02.2015 |
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri ve televizyonları başında bizi izleyen bütün milletimiz; herkesi saygıyla selamlıyorum. Ama öncelikle, Özgecan'a, tekrar, burada rahmet diliyorum...
BAŞKAN - Sayın Demirel, bir dakikanızı rica edebilir miyim...
Sayın milletvekilleri, biraz saygı... Lütfen...
Buyurun Sayın Demirel.
RUHSAR DEMİREL (Devamla) - Öncelikle, tekrar, Özgecan'a Allah'tan rahmet diliyorum. Ama Özgecan'ın ailesiyle beraber, kendini Türk milletinin parçası hisseden bütün ailelere sabır temenni ediyorum. Çünkü bu kez ateş yalnızca düştüğü yeri değil hepimizin yüreklerini yaktı, hepimizin evine düştü bu ateş.
Biz hepimiz bu milletin bir parçasıyız ve görüyoruz ki toplum olarak emanetlerimize sahip çıkmıyoruz. Hukuk şunu yazmaz: Yolda yürürken düşen birini tut elinden kaldır diye bir kanun maddesi yok. Ama bu, bizim insani olarak, vicdani olarak, doğal hâlimizle yaptığımız bir şeydir. Her şeyi hukuktan bekleyemeyiz ve dolayısıyla, sokakta, evde, okulda, her yerde birbirimize emanetiz, toplum olarak birbirimizin emanetiyiz. Ama maalesef, görüyoruz ki toplum olarak emanetlerimize sahip çıkmıyoruz. Ve öyle bir milletin insanlarıyız ki biz, kültürümüzde kilitsiz kapılarda yaşamak var iken bugün çok yüksek düzeyde güvenlikli sitelere sığınmış öbekler hâlinde bölünmüş hâldeyiz. Oysa Türk milleti, gerçek fıtratında, kilitsiz kapılarda yaşayacak kadar birbirine güvenen, birbirinin gözünün içine bakarak konuşabilen insanlardan oluşuyor. Ama her şeyi hukuktan bekleyemeyiz.
Kaldı ki acı olan şu, Özgecan'ın ölümüyle birlikte, Özgecan'ın hunharca katledilmesiyle birlikte hep şu konuşuluyor: Şimdi ne yapacağız? Yapacağımız, Özgecan'ı hunharca katleden canavara ne yapacağımız üzerinden şekilleniyor. Oysa bizim konuşmamız gereken, geride kalan 75 milyonun sağlıklı, salim, insani, güvenli, onurlu ve bedensel bütünlüğü içinde nasıl yaşayacağını temin etmek olmalı. Ve biz milletvekilleri olarak, milletin seçilmiş vekilleri olarak burada bunu konuşmalıyız. Birbirimizi suçlayarak bir yere varamayız. Birbirimizi itham ederek hiçbir yere varamadığımızı görüyoruz.
Ama uygulanan hukuki düzenlemeler, Meclisten çıkan yasalar bu faciaları önlemiyor ve bu, yalnızca kadına yönelik yapılmıyor. 2 yaşında tecavüze uğrayıp kuyuya atılan çocuğu hatırlıyor musunuz? Mert'i unuttunuz mu, babasına yemek götürmek için evinden çıkan Mert'i? Ablasını isteyen erkekle ablası evlenmeyi reddetti diye öldürülen Gizem'i unuttuk mu hepimiz? Ya da Münevver için söylenen sözler, "Kızı kendi başına bırakırsan..." diyen o ses. O ses bunun vebalini taşıyor. Bu seslere ihtiyacımız yok bizim.
Türkiye'nin ihtiyacı olan, kadın, çocuk, yaşlı, kim olursa olsun, fiziken güçsüz olan insanlara yönelen bu canavarlaşmış gözlere, seslere, ellere "dur" diyecek bir uzlaşı kültürü. Aynı masanın etrafında toplanıp konuşabilmeliyiz. "Biz çoğuz, biz kalabalığız, daha güçlü sesimiz var." demeden "Hepimiz ne yapabiliriz? Biz bu konuda hangi ortalama bir çözümü getirebiliriz, bizim hangi fikirlerimiz bu toplumu daha güvenli bir ortamda yaşamaya sevk eder?" diyebilecek her sese ihtiyacı var Türkiye'nin ve büyük sorumluluk hükûmet eden, çoğunluktaki siyasi partide. Yasaları çıkarıyorsunuz, hayhay. Çok yasa çıkardınız her konuda ama görüyorsunuz, giderek artan bir şiddet var. Yalnız kadına değil, az önce de söyledim, çocuklara, engellilere, herkese yönelik. O zaman burada eksik olan bir şey var çünkü yalnızca kanun yetmiyor, yalnızca sizin öngörüleriniz yetmiyor; toplumun göremediğiniz kesiminin talepleri ve ihtiyaçları var.
O sebeple tekraren söylüyorum: Bir uzlaşı kültürüne ihtiyacımız var ve bu kültür öncelikle burada gerçekleşmeli ki toplumun diğer kesimlerinde de bir mutabakat sağlansın, toplumsal huzur gerçekleşsin. Parti olarak insanlarımızın onurlu yaşaması, insanlarımızın birlik, huzur ve güven içinde yaşaması ve bedensel bütünlüklerini koruması için getirilebilecek her yasaya bugüne kadar "evet" dedik, bundan sonra da diyeceğiz. Ama fikirlerimizi paylaşmak için ortak bir platforma ihtiyacımız olduğu bir gerçektir.
Ben, tekraren, Özgecan'a Allah'tan rahmet diliyorum ve bu tür canavarca ruhların ıslah olması için gerekli düzenlemelerin bir an önce yapılmasını diliyorum.
Teşekkürler. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)