| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Şili Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 04.02.2015 |
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin gerçekten dostluk ve kardeşliğin çok ötesinde bir ilişki olduğunu ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Konuyu gündeme getirdiği için İstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz'e de teşekkür ediyorum. Kendisi aynı zamanda Türkiye-Azerbaycan Dostluk Grubu Yönetim Kurulu üyesidir. Defalarca Azerbaycan'a gidip geldik. O da biliyor ve görmüştür ki Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ilişki gerçekten dostluğun çok ötesinde bir ilişkidir. Türkiye ve Azerbaycan problemleriyle ilgili defalarca, zaman zaman Meclis gündeminde konu gündeme geliyor.
Biraz önce Sayın Özgündüz'ün ifade ettiği husus... Esasında Dağlık Karabağ sınırları içerisinde olan, hem Azerbaycan hem Türkiye için son derece önemli olan bölgeye 3 Azeri vatandaşının ziyareti sonucunda 1'i hayatını kaybetmiştir. Cenazesi tam üç ay sonra Ermeniler tarafından Azerbaycan'a verilmiştir. 2 vatandaştan Esgerov ömür boyu, Guliyev de yirmi iki yıl hapis cezasıyla cezalandırılmış. Bu Azerbaycanlı kardeşlerimizin esaretten kurtulması adına gerçekten çok önemli adımlar atılmaktadır. Biz de her zaman Azerbaycan'ın yanında olduğumuzu net bir şekilde ifade ediyoruz.
Burada bir konuyu ifade etmek isterim: AGİT'e bağlı Minsk Grubu var ve Minsk Grubu esasında Dağlık Karabağ'ın, Azerbaycan toprağının yüzde 20'sinin esaret altında tutulduğu toprakların esaretten kurtulması adına adım atmak üzerine kurulmuş bir grup ama yirmi yıldır tek bir adım atmamıştır. Maalesef uluslararası kuruluşlar da bu konuyla ilgili adım atmamaktadır. Ama Türkiye'nin tezi şudur: Bunu Sayın Recep Tayyip Erdoğan hem Başbakan olduğu zaman hem Cumhurbaşkanı olduğu zaman "Dağlık Karabağ kanayan bir yaraysa hem Türkiye'nin hem de Azerbaycan'ın ortak problemidir. Dağlık Karabağ özgürlüğüne kavuşmadığı sürece Türkiye'yle Ermenistan arasındaki kapılar açılmayacaktır." diye net bir şekilde ortaya koymuştur. Dolayısıyla, burada esir olan Azerbaycanlı vatandaşlar aynı zamanda Türkiye'nin de problemidir. Türkiye bu konuyla ilgili üzerine düşen adımı atmaktadır, bundan sonra da atacaktır.
Umuyorum ki Dağlık Karabağ bir an evvel özgürlüğüne kavuşur, başta Hocalı olmak üzere oradaki bütün reyonlar özgürlüğüne kavuşur. Tam 1 milyon kaçkın veya göçkün şeklinde Azerbaycan topraklarında yaşayan Azeri vatandaşlar da kendi öz vatanlarına, öz yurtlarına dönerler ve bu nevi müessif hadiselerle karşı karşıya kalmayız diyor, buradaki Azerbaycanlı kardeşlerimizin problemini kendi problemimiz olarak görüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)