| Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 48 |
| Tarih: | 28.01.2015 |
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Tasarı'nın birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Konu, ülkemizde dramatik olayların yaşandığı bir sektör. Bu kadar üzücü olayların geçtiği bir dönem ve yaşandığı sektörle ilgili bir düzenleme yapılmaya çalışılıyor.
Bu bir tasarı, Hükûmet tasarısı. Yapılan işin ciddi olarak analiz edilerek kamuoyu önüne taşındığını söylemek maalesef mümkün değil. İlk olarak genel gerekçenin bu tasarıyı karşılamaktan uzak olduğunu söylemeliyim. Ben bunu Komisyonda da söyledim. Gerçi bu AKP'nin klasik bir davranış biçimi; sistemli olarak bu olayı, tasarı olayını böyle değerlendiriyor. Hâlbuki, daha önce Komisyonda ifade ettiğim gibi, Bakanlık gerçekten insan kaynakları açısından, kalitesi açısından daha iyi bir gerekçe sunacak yeterli personel ve kaliteye sahip. AKP'nin ciddi bir izahat yapmaya ihtiyacı yok. Bunu, sadece bu Bakanlığa ilişkin de bu olayı söylemiyorum, her hususta aynı şeyi AKP ve Hükûmeti yapıyor. AKP, bütün tasarılarda benzer olayları yaşattırıyor. Maalesef, AKP'nin, Hükûmetin tasarı ve teklif getiriş şekli aynı. Ülke ihtiyaçlarından ziyade, ülkeye katkı sağlamaya yönelik değil, mükemmele ulaşmaya yönelik değil, mükemmele yaklaşmaya yönelik değil, yandaş ihtiyaçlarına cevap verecek ve onlara yönelik bir düzenleme tasarlıyor.
Genel gerekçede sektöre ilişkin bir bilgi yok, yukarıda da söyledim. Sektörün ekonomik alandaki yeri, katkısı, dış ticaretteki yeri, sağlanacak kaynak, bu düzenlemenin yaratacağı kaynak Hak getire, Allah selamet versin. Bunu şunun için söylüyorum, bu önemli: Yarın, yıllar sonra bu genel gerekçe okunduğu zaman, neyi ne için söyledi bu Bakanlık veya Hükûmet dendiği zaman hiçbir şeyin anlaşılacak tarafı yok. Gayet açık ve net söylüyorum Sayın Bakanım, üzüntü de duyuyorum. Neticede bir düzenleme getirdiniz, bu Türkiye Cumhuriyeti'nin uygulayacağı bir kanun olarak buradan çıkacak.
Yarın birisi baksa bu tasarıya, "Neden getirmişler?" diye genel gerekçeye baksa hayretler içinde kalır. Hükûmetin -biraz önce de ifade ettiğim gibi- sadece maddelerde, kime ne ihtiyaç varsa ona yönelik bir düzenlemeyi dikkate aldığını ortaya koyar. Sektörle ilgili genel bir düşüncesinin burada ifade edilmediğini, Hükûmetin böyle bir kaygısı olmadığını da ne yapar? Düşünür. Şimdi, biz de böyle düşünüyoruz zaten.
Bakınız, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanun yapım sürecine ilişkin sempozyum yapıldı, buna iktidar partisinin mensupları da katıldı, ben de katıldım. Şimdi, hiç olmazsa buna yönelik veya hukuki mevzuat gereği bu tasarının katkısının ne olacağını veya sektörler açısından, sektördeki oyuncular açısından farklı getirilerinin veya kayıplarının ne olacağını bir şekilde ifade etmek gerekirdi, anlatmak gerekirdi.
Komisyonun tutumuysa evlere şenlik, bunu buradan söylemekten hicap duyuyorum. Komisyon daha önce bir toplantı organize ediyor -Başkan beni bağışlasın- bundan AKP'li komisyon üyesi arkadaşların haberi yok. Ben gruptan koşuyorum, karşımdan geliyor AKP'li arkadaş, soruyorum: "Ya, siz toplantıya gitmiyor musunuz?" Onun, ondan bir haberi yok. Allah var, adamcağız çok zor duruma düştü. Kaldı ki biz geldik. Toplantının yapıldığı saat bizim grup toplantımızın olduğu bir saat, işin ciddiye alınmadığı buradan belli. Tamam, sizin vaktinize uyulsun ama yani başkasını da yok saymak mümkün değil. O toplantıyı yapmaya mecbur da değilsiniz ayrıca. Yani, oyun oynuyormuş gibi komik duruma düşmenin, ciddiyeti muhafaza etmeden bu hâle düşmenin hiç iyi bir şey olmadığını bir kere ifade etmek istiyorum.
Sektör ve Türkiye prestij kaybediyor. Maalesef, geçen sene sektörde meydana gelen olaylar işi sıkıntıya soktu. Şimdi, siz geçen yıl neyle ilgili anıldınız? En çok doğalgaz, en çok neyle ilgili? Elektrik fiyatları açıklama, artı, maden kazaları sonucunda kamuoyunu aydınlatmayla ilgili ne yaptınız? Anıldınız, görüldünüz. Kamuoyunda ne yaptınız? Bu şekilde intiba uyandırdınız. Hâlbuki, biz, bu sektörün, Bakanlığın ismini taşıdığı alanlarda Türkiye Cumhuriyeti'nin, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin neler yapması gerektiğini öğrenmek, bilmek isterdik. Bu, gerçekten çok önemli.
Soruyoruz size Komisyon çalışmasında -ben başka işlerim nedeniyle fazla katılamadım ama- tasarıda yönetmelikle detayının belirleneceğini söylüyorsunuz. Ben soruyorum: Yönetmelik taslağınız hazır mı? Milletvekillerine hakaret olur diye "Yok böyle bir şey." diyorsunuz. Hâlbuki, ciddi bir hükûmet, ciddi bir bakan, getirdiği bir tasarının yönetmelikle belirlenecek hususlarını, eğer tasarıdaki şekliyle -bırakın değişiklikleri, muhalefeti falan- yönetmeliğini hazırlamayacak durumdaysa, bunu Türkiye Büyük Millet Meclisine, komisyonlara arz edemeyecek durumdaysa o gerçekten çok sıkıntılı bir durum. Ben biraz önce söyledim: Bakanlık, insan kaynakları açısından, personel açısından fevkalade bu işleri yapabilecek neye sahip? Güce sahip, insan kaynaklarına sahip ve kalitesine sahip. Yanınızdakilere sorsanız, siz bu işin rahatlıkla böyle olacağını bilirdiniz. Bu, gerçekten çok üzüntü verici bir cevap olarak önüme geldi. Buna hazır değilseniz Allah selamet versin.
Zatıalinizin Bakanlığı döneminde Türkiye 2 Recep'i mukayese etme imkânına erişti. Bir tanesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir tanesi de oğlu maden kazasında şehit olan -kardeşimizin babası- Ermenekli Recep amca. Ben daha fazla detaya girip bu konunun fazla üzerinde şu anda yorum yapmak istemiyorum ama bir tanesine 10 liraya satın alınabilecek bir lastik ayakkabıyı devlet gönderiyor -eğer yazılanlar çizilenler doğruysa- bir tanesine de devlet bir bardağı, bir kadehi -ne içerseniz için- bin liraya alıp oraya gönderiyor, bir tane de değil. Şimdi, siz Hükûmetsiniz, siz yaptığınız Başbakanlık binasını başka bir tarafa devrediyorsunuz, yaptığınız işe de sahip olamıyorsunuz.
Bunları ifade ettikten sonra, bu bölümde şunları da söylemeye çalışıyorum: Bu bölümde ruhsat iptali ve ceza, ruhsat taban bedeli, ruhsat bedeli, çevre için pay ayrımı, para cezaları vesaire ne yapılıyor? Görüşülüyor.
Şimdi, aslında bu tasarıda özellikle ifade etmek istediğim ve tutanaklara geçmesini arzu ettiğim bir husus var. Bir tanesi, bu tasarıyla siz Sayın Başbakanı devre dışı bırakıyorsunuz. Hangi genelge olursa olsun, hangi madeni yukarıda tutarsa tutsun, yetkiyi Bakanlığa değil şahsınıza alıyorsunuz. Bakın, burası önemli. Siz, başka tasarılarda da başka bakanlar, yetkileri Başbakana değil, neredeyse olağanüstü hâl ilan edecek yetkileri doğrudan bakana alıyorlar. Siz Başbakanı hoplatıyorsunuz, Başbakanı atlatıyorsunuz. Bundan haberi var, bu tasarı da, o kadar detayının farkında olabileceği kanaatinde değilim. Bunu bir kere söylüyorum, bu geçsin.
Şimdi, burada özel sektörde mevcut küçük ruhsatları tasfiyeye yönelik bir durumunuz var. Bir diğer hikâye: Havza havuzu denilen bir olay burada meydana çıkabilecek. Bunu, ileriki günlerde ortaya çıkar, görürüz. Bununla neyi kastediyorum? Yandaş şirketlerin rezervlerinin daha değerli gösterilmesi için makyaj yapılmasına yönelik bir olayın önünü açıyorsunuz. Bunu siz biliyorsunuz veya bilmiyorsunuz ama ben bunu çok rahatlıkla söylüyorum, bu, havzanın havuza dâhil edilmesiyle ilgili bir olay. Bir kere, bunu özellikle söylemek istiyorum.
Sektörle ilgili baktığınız zaman, 2015 Yılı Programı'nda millî gelir içindeki payı aynı, üretim artışı ocak-haziran, altı ayda aşağı yukarı 7,3; ihracatta düşüş var, ihracat içindeki payında düşüş var, ithalatta düşüş var, negatif, baktığınız zaman, toplam ithalat içindeki payında da farklı bir şey var.
Yatırımlara gelince... Bu da sizin Yüksek Planlama Kuruluna sunduğunuz bir doküman. Sektörler itibarıyla sabit sermaye yatırımlarına baktığımız zaman, cari fiyatlarla ne yapıyorsunuz? 2014 yılında yüzde 29,5 artacağını söylüyorsunuz ama bu artış yüzde 8'e düşüyor 2015 yılında.
Şimdi, gelelim, sabit sermayeyle toplam baktığınız zaman madencilik sektörüne, reel olarak yüzde 12,2 artacağını öngördüğünüz -2014 yılında- 2015 hedefiniz nereye geliyor madencilikte? 1,7. Elektrikte bu eksi 3,7'ye düşüyor.
Gelelim kamuya... Baktığınız zaman, kamuda yüzde 61 madencilik artıyor -artış oranı kamu yatırımlarının, cari fiyatlarla- 2015'te de bu 9,3'e düşüyor. Buna, madencilikte kamuya 1998 fiyatlarıyla baktığınız zaman artış yüzde 2,5'a düşüyor, yok gibi bir şey.
Gelelim başka bir şeye... Elektrikte de eksi 15,1 yatırım artışı. Gelelim özele... Baktığınız zaman, madencilikte yüzde 25 artış öngörmüşsünüz, "2014'te yüzde 25 artış gerçekleşecek." diyorsunuz, 2015 hedefiniz 78.
Dönelim özel sektörüne... Baktığımız zaman, "Yüzde 8 gerçekleşecek." dediğiniz -2014- madencilik nereye gelmiş biliyor musunuz? Yüzde 1,6'ya.
Şimdi, bunları düşündüğümüz zaman bu sektörün iyiye gittiğini söylemek mümkün mü Sayın Bakan? Biraz önce size bir soru sordum. Türkiye yönetilemiyor. Özelleştirme yapıyorsunuz. "Vatandaş parayı ödemiyor." diyorsunuz. Özelleştirdiğiniz şirketin hamiliğine kimse soyunmasın. Dün aradım, onlarla görüştüm, "Sizin avukatınız yok mu?" dedim. Başbakan oraya geliyor, bu mevzuyu konuşuyor. Bu işi hutbeye kadar niye düşürüyorsunuz Sayın Bakan? Bu, bu ülkenin yönetilemediğini açık ve seçik gösteren bir olaydır. Biraz önce sordum, hutbe talepleri var şirketin. Bu hutbe talebine yardımcı olacak mısınız Diyanetten? Bu duruma düşmek sizin açınızdan sevindirici, gurur verici bir olay mı?
Biraz önce burada birtakım tablolar ortaya çıktı. Bu, ülkenin bir parçasının açık seçik yönetilemediğini gösteriyor. Ben o şirketle görüştüm, özelleştirme esnasında kayıp kaçak oranlarının düşük gösterildiğini söylediler. Oradaki memurlara hata bulunmaya çalışılıyor belki ama Özelleştirme Yüksek Kurulunda, Başbakan dâhil bakanların imzası var. Bu sorumlulukla sizin toplumu aydınlatmanız lazım. "Biz burada eksik yaptık, hata yaptık, şimdi de zaten bu güneydoğuda müzakere ettiğimiz olaydan dolayı başını belaya soktuk ülkenin, şimdi de bu nedenle bu meseleyi çözemiyoruz." diyecek kadar açık ve net konuşun. Bundan sıkıntı duymazsınız; açık net konuştuğunuz zaman sonuna kadar da arkanızda dururuz.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum Sayın Başkan. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)