GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarı ve Teklifi
Yasama Yılı:5
Birleşim:42
Tarih:14.01.2015

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 11'inci maddesi üzerine Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bu kanun tasarısı, Hükûmetin seçimler öncesi, küçük esnafı sözde korumaya çalıştığı izlenimi yaratma yönünde attığı yüzeysel düzenlemelerden ibarettir. Gözden kaçırılmaya çalışılan ve bizce asıl olarak sorulması gereken soru ise şudur: Küçük esnafı hangi politikalar yoksullaştırmıştır? Bu politikaları hangi Hükûmet yürütmüştür? Bu sorunun cevabını bizim gibi tüm kamuoyu da bilmektedir. Küçük esnafın yaşadığı temel sorunların ana kaynağı, büyük sermayenin Hükûmetçe desteklenmesi yaklaşımı, bizzat AK PARTİ Hükûmetinin neoliberal politika ve tutumlarının eseridir.

Değerli milletvekilleri, esnafın ruhsat işlemlerine ilişkin düzenlemeler, AVM'lerin tatil günlerinde çalışmasına ilişkin düzenlemeler, AVM'lerde ibadethane zorunluluğu getiren düzenlemeler tali konulardır ve esnafın gerçek sorunlarına çözüm getirmekten uzaktır. Türkiye'de AK PARTİ Hükûmeti eliyle yürütülen neoliberal, kapitalist politikaların plansız programsız, sadece ranta yönelik mantığı, belediyelerin şehir dokusuna uymayan inşaat izinleriyle de birleşince, başta İstanbul olmak üzere büyük şehirleri adeta birer AVM çöplüğüne dönüştürmüştür. Kentlerin içinde kalmış yeşil alanlar ile restore edilmeyi bekleyen tarihî binalar AVM'ler için hazır yatırım alanları olarak görülmüştür. Son on yılda AVM'lere yapılan yatırım 40 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, şehir planlamalarında kentlerin ekonomik, sosyal ve kültürel doku gelişimleri, kentlere göç olgusu göz önünde bulundurulmadan alışveriş merkezleri konusuna basit bir ruhsatlandırma ve imar konusu gibi bakılmakta, sadece inşaat ve azami kâr gözüyle sözde bir kalkınma modeli olarak değerlendirilmektedir. Toplumda yaratılan tüketim düşkünlüğü neticesinde cazibe merkezleri hâline getirilen AVM'ler, bankaların halkı borçlandırmak için pervasızca dağıttığı kredi kartları olgusuyla birleşmiş ve insanlarda suni bir alışveriş duygusunun yaratılması planlanmıştır. AVM'lerin çokluğunun gelişmişlik örneği gibi sunulmasıyla, AVM'lerin çokluğunun ekonomik ilerleme göstergesi gibi sunulmasıyla toplum yanıltılmış ve yanıltılmaya da devam edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, şehirler, yerel halkın hiçbir görüşü alınmadan, kapalı kapılar ardında Hükûmet, belediye ve sermaye iş birliğiyle talan edilirken, halkın buna "dur" diyecek yasal kanallarının açık olmaması yerel demokrasinin pratikte olmadığının da en büyük göstergelerindendir. Kurulmasındaki amaç, her metrekaresinden kâr elde etmek olan bu ticari mekânlarda halkta suni tüketim özentisi yaratılmaktadır.

Tüketici kitleyi hedefine koyarak inşa edilen AVM'lerin kapitalizmin kendi iç çelişkileri nedeniyle kapanmaya doğru gittiğini, son yedi yılda 23 AVM'nin kapandığını, bazılarının farklı kurumlara dönüştürülmek istendiğini de ibretle izlemekteyiz.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ Hükûmeti iktidar olduğundan bu yana sürekli ittifak hâlinde bulunduğu büyük sermayeyle birlikte şehirleri de AVM'lerle, çok katlı çarpık inşaatlarla yaşanılmaz hâle getirmiştir. AVM'leri topluma bir hizmetmiş gibi sunmaya çalışan illüzyonlar yaratmaktan da geri durulmamıştır.

Aynı zihniyet, kırsal alanlarda yaşamın kaynağı olan su kaynaklarını talan edercesine, pervasızca hidroelektrik santrallerini yaygınlaştırmış; ormanları, doğayı aşırı kâr hırsıyla hareket eden sermayeye sunmaktan çekinmemiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şehir planlamaları, kültürlere, yerel hafızaya göre değil; yereli mekânikleştiren, geçmiş kültüründen koparan, yerel dinamikleri, kültürleri ikinci plana atan, yerel sosyolojileri iktidara bağlayan, demokratikleşmeyi ve şeffaflaşmayı lüks gören, topluma sermayeden bakan anlayışlarla gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda, alternatif kentsel yaşam politikalarına ihtiyaç bulunmaktadır. Kentlerin birçok alanında oluşturulacak cazibe merkezleri mahalle bazında, köyler bazında katılımı, komünal değerleri, kooperatifleri, yerel meclisleri, halkın kararlara katılımını geliştirici sosyal alanların geliştirilmesine dönük çalışmalar hayati nitelik arz etmektedir.

Kapitalist modernizmin belirleyiciliğinden çıkılmalı, demokratik modernizm temel alınmalı, eşitlik, özgürlük, kültürel dokuya uygunluk temel alınmalıdır.

Demokratik kent meclisleri, mahalle meclisleri, yerel özellikli üretim ortaklıkları kurulmalı, bu anlayışların desteklenmesinin öncülüğünü yine demokratik yerel yönetimler yapmalıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)