| Konu: | Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 07.01.2015 |
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 616 sıra sayılı Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı'nın 6'ncı maddesiyle ilgili söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de her alanda ciddi sorunlar var değerli arkadaşlarım, cezaevleri de bunların dışında değil. Ancak önümüzdeki tasarıyla bu konuda sorunlara ciddi bir çözüm getirileceğini söylemek de mümkün değil. Cezaevlerinde insanlar neredeyse balık istifi şu anda, sırasıyla yatıyorlar, üç vardiya yataklar dolu. Bu sıkıntıların içerisinde cezaevlerinde sağlıklı bir ortam olmadığı gibi bundan sonra uygulanan rehabilitasyon hizmetleri de nitelikli şekilde verilmediği için cezaevindeki çocuklar yeniden suça itiliyor, çok sayıda çocuk cezaevlerinde işledikleri suçlar nedeniyle yeniden cezaevine dönmek zorunda kalıyor. Çocuklar için sağlıklı ortam oluşturulamadığı, yeteri kadar denetim yapılamadığı için de maalesef cezaevindeki çocuklar yeni suçların da hedefi oluyorlar ve bu, insanların vicdanını yaralayan bir olay olarak Türkiye'de devam edip gidiyor.
Hasta ve tutuklu mahkûmların yaşadıkları sıkıntıları da hep beraber biliyoruz değerli arkadaşlarım. Ölüm anına gelinceye kadar cezaevinden tahliye edilmeyen hasta ve tutuklular gördük maalesef ve bunlar çıktıktan birkaç gün sonra öldüler. Bakanlığınızın sağlık hizmetleri konusunda yeteri kadar dikkatli ve tedbirli olduğu ve özen gösterdiği söylenemez.
Cezaevlerinin güvenliğiyle ilgili yeni bir düzenlemeye gidiyoruz burada. Bu sorunların çözümü konusunda da bir adım attığımızı söylemek mümkün değil. Yeni bir sistem getiriliyor, yani jandarma devre dışı kalacak, Adalet Bakanlığı tek söz sahibi duruma gelecek. 6'ncı madde de bununla ilgili. Cezaevinin iç güvenliği için iç güvenlik daire başkanlığı, dış güvenliği için de dış güvenlik daire başkanlığı getiriliyor ve yeni bir sistem oluşturuluyor. Fakat bundan da gene birtakım sıkıntılar ortaya çıkabilecektir.
Değerli arkadaşlarım, bizim arkadaşlarımız muhalefet şerhinde de yazmışlar. Cezaevlerinde hak ihlalleriyle ilgili ciddi şikâyetler var, ciddi sıkıntılar var. Bunların kontrolünde şimdi tek söz sahibi Adalet Bakanlığı olacak. Oysa baktığımız zaman, Adalet Bakanının geçmişteki uygulamaları dikkate alındığında sistemde ciddi sıkıntılar yaşanacağı açıktır.
Bakınız, yıllardır adli kolluğu kuramadınız, hâlen emniyet ve jandarma adliye görevi yapıyor çünkü Adalet Bakanlığı aynı eğitimi ve aynı disiplini veremez. Ben şimdi buradan Sayın Bakana biraz önce sordum: "Yani bu iç ve dış güvenlik görevlilerini nasıl eğiteceksiniz, hangi disiplin içinde eğiteceksiniz? Bunları söyleyin. Bu ancak bir emniyet disiplini içinde yetiştirilebilir. O zaman bunları emniyet sınıfına sokun." diyoruz. "Olmaz." diyorsunuz. Yani bu ne kuştur ne devedir. Bu insanlara yazıktır, on iki saat görev yapıyorlar, fazla mesai almıyorlar ve bunu da bu şekilde halledemeyeceğiniz bu kanunla ortaya çıkmıştır.
Değerli arkadaşlarım, AKP'li adalet bakanları döneminde Türkiye en fazla güven krizi yaşayan, en fazla güvenilen kurumlar sıralamasında en dibe inen adalet kurumu olmuştur maalesef. Maalesef adalet kurumudur, Türkiye'de yargıya güven sıfıra inmiştir. Bunun tek sorumlusu vardır değerli arkadaşlarım, o da Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıdır ve onun adalet bakanlarıdır. 12 Eylül 2010 referandumuyla sistemin, adaletin temeline kibrit suyu dökülmüştür. Tamamen AKP'nin iradesiyle bir HSYK oluşturulmuş, özel yetkili hâkimler, özel yetkili savcılar eliyle Türkiye bir yarı açık cezaevi hâline sokulmuştur. Şimdi, bu düzenlemeyle endişemiz şudur ki Adalet ve Kalkınma Partisi önümüzdeki dönemde yeni bir hazırlık içindedir. Ne kadar muhalifi varsa hepsini Adalet Bakanlığının bu disiplini altında cezaevine sokmayı planlamaktadır diye bir endişemiz var.
Maalesef yolsuzlukları, hırsızlıkları örtebilmek için şimdi bunlardan siz şikâyetçi görünüyorsunuz. Dün aklınız neredeydi? Dün yaptığınız hatalar için insanlar haksız yere özgürlüklerinden olurken, koskoca orduyu tasfiye ederken, o generalleri, amiralleri suçsuz yere hapse atarken neredeydiniz? En azından bir özür bile dilediniz mi, hesap verdiniz mi? Vermediniz. Ama şimdi aynı anlayışla yeni bir şey uyguluyorsunuz.
Diliyorum ki hayırlı olur. Bundan pek hayır gelmeyecek ama bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum.