| Konu: | KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 120 |
| Tarih: | 14.06.2012 |
BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 276 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı'nın ikinci bölümü üzerine Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İsveç'te doğan ve idarenin denetim türlerinden birisi olan ombudsmanlık müessesesi diğer denetim usullerinin eksikliklerini tamamlayacak ve denetimin etkinliğini arttıracak bir fonksiyon üstlenmektedir. Başvuru prosedürü basit, hızlı ve masrafsızdır. Yürütme organı karşısında bağımsızdır. Yaptırım yetkisi bulunmamakla birlikte, kamuoyunu bilgilendirme yoluyla idare üzerinde baskı unsuru oluşturur. Günümüzde, dünya genelinde tercih edilen bir denetim mekanizması hâline gelmiştir. İdare ile vatandaş arasında bir tür ara bulucu olan ombudsman bağımsız kamu görevlisi olarak, şikâyetçi olanların hikâyelerini dinlemekte, inceleme, araştırma ve soruşturma yapmakta ve bunun sonucunu da idare ve ilgililere olduğu kadar kamuoyuna duyurmaktadır.
Vatandaşların en temel hak ve özgürlüklerinin birbirlerine karşı korunması kadar kamu idarelerine karşı korunması ve güvence altına alınması günümüz demokratik toplumlarının temel özelliklerindendir. Yargısal denetimin sınırlı oluşu ve geç işlemesi, idarenin kendi içinde yapmış olduğu denetimin tek yönlü oluşu, İsveç'te doğan ve gelişen, vatandaşın idarenin yetkisini kötüye kullanması karşısında korunabilmesi için çağdaş bir denetim sistemi olan ombudsman müessesesinin, diğer denetim usullerinin eksikliklerini tamamlayıcı ve denetimin etkinliğini arttırıcı bir konuma gelmesine yol açmıştır.
Ombudsman, diğer denetim mekanizmalarına ilave olarak bireylerin haklarının korunması ve iyi işleyen idarenin gerçekleştirilmesi açısından ikincil bir garanti mekanizmasıdır. Gerek başvuru prosedürünün basit, hızlı ve masrafsız olması gerekse bürokrasinin dışında her türlü etkiden uzak ve olaylara salt insan hakları yönünden yaklaşması nedeniyle, bugün dünyada tercih edilen bir denetim mekanizması hâline gelmiştir.
İdare ile idare edilenler arasında bir tür ara bulucu olan ombudsman, bağımsız kamu görevlisi olarak şikâyetçi olanların sorunlarını dinlemekte, inceleme, araştırma ve soruşturma yapmakta ve bunun sonucunu da ilgililere olduğu kadar kamuoyuna da duyurmaktadır.
Ombudsman, günümüzün gittikçe genişleyerek karmaşık bir bürokratik yapı hâline gelen devlet organizasyonu içerisinde vatandaşların haklarını idareye karşı koruyabilmek için oldukça önemli bir görev görmektedir. Ombudsman tipi bir kurum, insan hak ve özgürlükleri bağlamında eğitici, caydırıcı, düzeltici ve idareyi iyileştirici etkileri yanında, vatandaş ve bürokrasi arasında ara buluculuk fonksiyonunu yerine getirmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun tasarısında kurumun görev alanının belirlenmesinde ciddi eksikliklerden biri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sırf askerî nitelikteki faaliyetlerinin kapsam dışında tutuluyor olmasıdır. Bu düzenlemeyle, idarenin dışında tarafsız ve bağımsız olması gereken kamu denetçiliğine baştan hukuki olmayan sınırlar çizilmek istenmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetlerine tanınan bu ayrıcalık nereden gelmektedir? Bu kurumun kamunun her türlü tasarrufunu görev alanı içinde belirlemesi gerekirken, TSK'nın özel bir muafiyete tabi tutulması anlaşılır bir durum değildir.
Tasarının yasalaşması çalışmalarında Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Savunma Bakanlığının yetkililerinden görüş alınırken, Komisyona sıralanan açıklamalardan biri, idari yargıda yaşanan sıkıntıların askerî yargıda yaşanmadığı yönündedir. Ayrıca, askeriyenin kendi mekanizması içerisinde pek çok sorunun kısa sürede çözüldüğü ifade edilmektedir. Bu tür açıklamaların ikna edici olmadığını hepimiz iyi biliyoruz. Hangi açıklama yapılırsa yapılsın TSK'nın -velev ki askerî nitelikte işleri olsun- kapsam dışı bırakılmasının hiçbir demokratik hukuk devletinde karşılığı yoktur. Üstelik bir davanın kısa sürede çözülmesi o davada hak ihlali olmadığı anlamına gelmez. Kamu denetçiliği tam da bu hak ihlalini araştırmakla ve idareyi uyarmakla görevlidir. Bu konu 2011 yılı AB İlerleme Raporlarında da gündeme gelmiş ve bu konuyla ilgili düşünceler ifade edilmiştir. Raporda TSK'nin kamu denetçiliğinin görev alanı dışında bırakılmasıyla ilgili olarak Avrupa Birliği üyesi devletlerin çoğunda ordunun bir şekilde denetime tabi tutulduğu ifade edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu hâliyle yasa tasarısında kamu denetçisinin bağımsızlığıyla ilgili kafalarımızda soru işaretleri vardır. Bağımsızlığın sağlanması için görev süresinin iktidar görev süresinden farklı olarak daha uzun bir şekilde saptanması gerekmektedir. Hâlbuki, tasarıda bunun tam tersi bir durum öngörülmektedir. Gerçekten de tasarının 14'üncü maddesinin birinci fıkrasında başdenetçi ve denetçilerin görev sürelerinin dört yıl olduğu belirtilmekte, üçüncü fıkrasında ise bir dönem başdenetçi veya denetçi olarak görev yapan kimsenin sadece bir dönem daha başdenetçi veya denetçi seçilebileceği ifade edilmektedir. Bu bağlamda, ombudsmanın bağımsızlığını sağlayabilmek için başdenetçinin yedi yıllık bir süre için seçilmesi ve bir kimsenin iki defa başdenetçi seçilemeyeceği esasının benimsenmesi uygun düşebilir çünkü ikinci defa seçimine olanak sağlanan bir başdenetçi iktidara yaranmak için kamusal denetimini hakkıyla yerine getirmeyebilir.
Bir diğer önemli nokta da idarenin, özellikle kamuoyunun gözünden uzak alanlarda daha rahat bir şekilde hukuka aykırı işlere girişebilmesidir. Bu göze uzak yerlerden biri son süreçte hak ihlalleriyle sıkça gündeme gelen cezaevleridir. Hükümlü ve tutuklulara yönelik disiplin cezalarının yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kararlar kapsamında değerlendirilmesi kamu denetçiliği kurumunun görev alanı üzerinde çok ciddi olumsuz etki yaratabilecek bir sonuç doğuracaktır.
Mahkemelerin aldığı her karar yargı erkinin kullanılmasına ilişkin değildir. Nitekim, disiplin cezalarının değerlendirilmesi yargılama fonksiyonuna girmez. Disiplin cezalarının, özü itibarıyla idari bir işlem oluşturduğu açıktır. Bu nedenle yargısal değil, idari kararlar kapsamında ele alınmalı ve bu durum açıkça belirtilmelidir. Bu alanın da Kamu Denetçiliği Kurumunun alanına girdiği, yoruma yer bırakılmaksızın ifade edilmelidir. Verilen disiplin cezalarına dair görüş ve öneri bildirmenin, kurumun toplumsal vicdan açısından önemini artıracağı ortadadır. Aksi takdirde, kurum, amacına ulaşmada sorun yaşayacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ombudsmanların temel felsefesi, halkın avukatlığını yapmak, hatalı bürokratik uygulamalara karşı vatandaşın haklarını koruyup gerekli iyileştirmelerin yapılması ve iyi örneklerin yayılmasını sağlamak, böylelikle devlette bir toplam kalite kurumu olarak görev almak olmalıdır. Ancak, sözünü ettiğimiz temel eksiklikler giderilmeden kamu denetçisinin bu görevi ifa etmesi mümkün değildir.
Bu bağlamda, ifade ettiğimiz eksikliklerin giderilmesi gerektiğini belirtir, hepinizi tekrar saygıyla selamlarım. (BDP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dora.