GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:36
Tarih:21.12.2014

MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 14'üncü maddesi üzerinde söz aldım. Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini arz edeceğim. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Bu maddenin ismi "yürürlük." AKP'nin on iki senedir iyi yürüttüğünü biliyoruz, bunda bir problem yok. Bu, kanunun neyini söylüyor? "Şu tarihte yürürlüğe girer." diyor. Dolayısıyla, bunun girdiği tarih zaten belli ama olması gereken ne var? Bunun yürütülmesi. Daha sonra da yürütme maddesi var zaten. Yürütme maddesinde de Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı, Sayıştay Başkanlığı, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleriyle ilgili hükümler zaten Maliye Bakanı ile ilgili bakanlara bağlı, düzenleyici ve denetleyici kurum başkanlarına verilmiş. Diğer hükümlerini de zaten Maliye Bakanı yürütüyor, bunda bir şey yok.

Şimdi, baktığınız zaman, gerçekten, bunun yürürlük tarihi zaten belli olan bir tarih ama bütçenin nasıl yürütüldüğü önemli. Bununla ilgili uzun uzun konuşulabilir ancak mevcut, uygulanmakta olan bütçe hakkında ben size üç gündür, dört gündür soru soruyorum Sayın Bakanım, cevap alamıyorum. Bu yatırımları hızlandırma ödeneği ile yedek ödenekten ak saraya ne kadar kaynak ayırdığınızı, ödenek tefrik ettiğinizi söylemekten imtina ediyorsunuz, çekiniyorsunuz. Yukarıda söylediniz bunun bir kısmını, büyük problemle karşılaştınız. Ben, elinizde olan rakamları çok açık ve net bir şekilde -hepsini olmasa bile şimdiye kadar elinizde olanları en azından, bahane olmayacak şekilde- buraya gelip söyleyebileceğinizi, buradan çok rahat bizim sorularımıza cevap verebileceğinizi düşünüyordum ama şunu gördüm -size hiç yakıştırmamakla beraber- çekiniyorsunuz, üzerinizde baskı var, bundan rahatsızsınız. Türkiye Cumhuriyeti'nin Maliye Bakanının üzerinde böyle bir baskı olması bizi de rahatsız eder çünkü biz Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir milletvekiliyiz, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir milletvekiliyiz. Bu gerçekten beni rahatsız ediyor. Hatta, ben dün zatıalinizle ilgili olarak burada -Denizli'de fahri doktora almanız nedeniyle- "AKP'den en iyisini seçtiler." dediğimde, bana AKP Grubundan kızan, öfkesini ifade eden arkadaşlar oldu. Ben "En kötüsünü seçtiler." deseydim, o size hiç yakışacak bir şey değildi. Biz bir şeyi, içine espri de katsak, layıkıveçhile yapmaya çalışıyoruz, bizim bunda bir sıkıntımız yok.

Ben bu sabah ve gece şöyle İnternet'i tararken bir şeye rastladım. Yani bugün bu amaçla havuz hesabı vesaire söylemeyecektim. Dün de söyledim, 17-25 Aralık olaylarının biz şu anda seneidevriyesini idrak ediyoruz. Bunu gülmek için falan söylemedim. Türkiye Cumhuriyeti'nde AKP hükûmetleri döneminde önemli bir olay bu. Bunu şunun için söylüyorum, diyor ki: "Ben milleti kastetmedim." Kelimeyi falan ifade etmek istemiyorum, çok egzajere edilebilir, burada komik hâle getirilebilir ama öyle üzerinde durmak istemiyorum. "Benim burada söylediğim, rakiplerim." diyor. Ben geçen sene burada -hatta siz o ara yoktunuz- aynı maddeler görüşülürken sizin yerinize bir başka sayın bakan arkadaşa "Bu millete küfrediyor. Siz de Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanısınız, hiç mi alınmıyorsunuz? Size dokunmamış mı oluyor?" diye ifade etmiştim. Bu sene buraya bakınca rakiplerine söylediğini ifade ediyor Vahap Munyar Bey'e. O, zaman zaman iş adamlarıyla bu tür seyahatleri yapıyor. Belki bu imaj düzeltme, imaj tazeleme, imaj yenileme, imaj temizleme olayı olabilir ama bunun bu hâle gelmesi bile Türkiye Cumhuriyeti açısından zül, hakikaten rahatsızlık verici bir hadise. Türkiye neden bu hâle düştü?

Şimdi, biz bir tek kişi başına millî gelir, kişi başına düşen millî gelir hesabı üzerinde iktidar-muhalefet anlaşamıyoruz. Bu kadar mı zor bu? Siz diyorsunuz: "10 bin dolara çıktı." Biz diyoruz: Bir gecede artırdınız. Ama ben sizi tebrik ediyorum. Şu -geçen sene de belki söyledim- sizin geçen seneki Genel Kurul konuşmanız, burada söylediğiniz bir husus var: Kişi başına millî gelir artışını verirken AKP dönemindeki gelişmelerin en azından birkaç alternatif nasıl hesaplanır onu koymuşsunuz. Yani, buraya her gelenin hani farklı bir bozuk mekanizma gibi aynı şeyi tekrar etmesinin bir anlamı yok, farklı bir şey söylüyoruz. Ne demişsiniz: "Kişi başına gelir ne? TL cinsinden reel 1,4 kat artmış." Geçen seneki söylediğinizi söylüyorum. Öyle değil mi? "Kişi başına gelir satın alma gücü paritesine göre 2,1 kat artmış." demişsiniz. "Kişi başına gelir 3 kat artmış." demişsiniz. Doğru, bunu böyle hesaplarsanız hepsi böyle çıkıyor bunun. Yani ama övünürken de "Ya, bunun da bu tarafı var." demekte de bir mahzur olmaması lazım. Şimdi, 2008'den beri kişi başına millî gelire bakıyoruz, ne olmuş durumda Sayın Bakan? 10.500'den geriye doğru gitmeye başlıyor, öyle değil mi? Patinaj yapıyor. Ya, gelin bunu açıklayın, "Dünya konjonktürü böyleydi." deyin, "Gidişat böyleydi, içerideki şartlar böyleydi." deyin.

Biraz önce burada AKP'li Antep milletvekili arkadaşımız Antep'e yapılan hizmetlerle ilgili düşüncelerini beyan etti. Sanıyorum, siz Antep milletvekilliği de yaptınız Sayın Bakan. Ben Antep'i de biliyorum ama kasım ayında ihracatı yüzde 43 düştü. Allah'tan korkmak lazım. İyisini söyleyin, kötüsünü de söyleyin. Orada bu kadar işi bozulan insan, sizin uyguladığınız dış politikanın -Suriye'deki- bu tarafa yansımasını, orada meydana gelen terör olaylarını, orada meydana gelen patlamaların can kayıplarını... "Bunlar bizim sayemizde oldu." deyin canım. Yani biz alkış mı tutacağız ülkemizde böyle olaylar AKP döneminde oldu diye? Ama siz ülkeyi geriyorsunuz, şahsınızla ilgili söylemiyorum ama maalesef ülkeyi geriyorsunuz.

Biraz sonra gelirleri konuşacağız, kesin hesapta vesairede. Ya, koyun yan yana, tahakkukla tahsilatları koyun. Her sene torba yasa çıkarıyorsunuz. Torba yasayı bu kanun öngörmüyor ki. Öngörüyor mu Sayın Bakan, Allah rızası için söyle. Öngörüyorsa "Ben şu tarihte öngördüm torba yasayı." de, "2015 bütçesi için öngördüm" de. Öngöremiyorsunuz, yok böyle bir şey. Her sene bir torba yasa geliyor.

Ondan sonra şimdi bir de şu çıktı, biz dedik ki: "Ödeyenin ne kabahati var?" Sonra siz ona hak verdiniz. "Ödemeyeni ödüllendiriyorsunuz." Öyle söylediniz ve neticede ne oldu? Şimdi, siz yurt dışına gitseniz, OECD'de anlatsanız, "Biz de yeni bir yöntem geliştirdik. Millet ödeyemiyor, ekonomi iyi ama. Ekonomi iyi olmasına rağmen, millet ödeyemediği zaman biz -o ödenemeyenleri- her sene erteliyoruz ama ödeyenlere de bir şey yapamıyoruz. Önümüzdeki dönem düşünüyoruz, onların da vergi oranlarında bir indirime gideceğiz veya bir taksitlendirme sağlayacağız." deseniz, "Akıllı adam bunlar." derler mi? Allah rızası için söyleyin Sayın Bakan ya! Alnın secdeye geliyor, söyleyin. O zaman değiştir o oranları kardeşim ya, değiştir. Millete doğruyu anlatın. Yani, siz geldiniz, Hükûmetsiniz ve icraat yapıyorsunuz, yaptığınız icraatı da biz burada değerlendirelim, ona da kimse bir şey demesin. Bakın, yalnız bir tek şey var, şu Sayın Başbakanın yeni bir danışmanı var hanımefendi, vallahi Allah var, geçenlerde çıktı, dedi ki: "O 2001'deki yapısal tedbirler bugün özellikle sanıyorum finansal kesimde bizim çok rahatlamamızı sağladı." Herhâlde ya sizde problem var ya o hanımefendinin ifadelerinde problem var. Yani, söylediklerimi de yanlış anlamayın.

Ben teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)