| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 20.12.2014 |
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 8'inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu hafta 17-25 Aralıkın seneidevriyesini idrak etmekteyiz. Şimdi, gerçekten o günden bugüne Türkiye'nin geldiği noktayı düşünürseniz ne hâle geldiğini çok rahat görürsünüz.
Aslında, 8'inci madde "Mali kontrole ilişkin hükümler" başlığını taşıyor, 7 fıkrası var. Fıkraların bir tanesi, 5018 sayılı Kanun'un (I) ve (II) sayılı cetvellerinde yer alan idarelerin geçici hizmet karşılığı yapacağı alımlarla ilgili, bir tanesi taşıtla ilgili, bir tanesi sürekli ve geçici işçilerin istihdamıyla ilgili, bir tanesi bunların ödemeleriyle ilgili, bunlara ilave, bir tanesi üyelikle ilgili, daha sonra buna paralel bir şey, uluslararası kurumlara üyelik aidatlarının ödenmesiyle ilgili, 7'ncisi de sosyal tesis giderlerinin, istihdam edilenlerin kendilerince karşılanması, yeni personel istihdam edilmemesiyle ilgili. Gerçekten bu önemli, daha önceden de bulunan bir olay. Ama buna baktığımız zaman, "Mali kontrole ilişkin hükümler" dediğimiz zaman, sadece mali kontrolü bununla ilgili sınırlamak mümkün değil, olaya biraz daha farklı açılardan da bakmak lazım.
Mesela, diyelim ki, Dicle Elektriği özelleştirdiniz Sayın Bakan. Ne oldu? Orada kimse para ödemiyor, özelleştirirken de belirli bir varsayım veya hesaba dayanarak Özelleştirme İdaresi dedi ki: "Burada kayıp kaçak oranı şu." Şimdi, orada ne yapıyor? Kimse bir şey tahsil edemiyor, vatandaşlar ayaklanmış vaziyette, çok büyük bir sıkıntı. Ne yapıyor Dicle Elektriğin sahipleri? Gelip burada da konuştular, benimle de konuştular. İşte, bize, hatta, söylediler "Özelleştirme İdaresi bu kayıp kaçak oranını bize düzgün vermedi." dediler. Siz, o kararların altında, kurulda, imzası olan Sayın Bakansınız. Böyle bir şey var mı yok mu, bilmiyorum.
Bu olayı böyle yorumladığınız zaman neyini kontrol ediyorsunuz? Hem özelleştiriyorsunuz... Özelleştirme ne için yapılıyor? Birincisi, verimliliği artırmak, ikincisi rekabeti sağlamak. Burada verimlilik artmamış, rekabeti sağlamak mümkün değil. Ne rekabeti var, onu da bilmiyorum.
Daha kötü bir şey: Kararnameyle mi oldu, bilemiyorum. Vatandaşın tarımsal destekleme ödemelerini şirket adına mahsup ediyorsunuz, oraya ödüyorsunuz. Doğru mu böyle bir şey? Böyle bir şey var. Eğer siz bunu yapıyorsanız Hükûmet olarak ve ben, siz de Bakan olarak görüyorsanız, bu resmen tahsilatçılık demek anlamına gelir, birinin adına birine tahsilatçılık yapıveriyorsunuz. Böyle bir şey olmaz. Eğer biz yanlış bir şey biliyorsak bizi de aydınlatın lütfen. Bunlar geldiler ve bize de ifade ettiler. Böyle bir şey bir cumhuriyet hükûmetinin mensuplarına yakışmaz. Eğer rekabet şartlarını karşılayamadıysanız, eğer özelleştirmenizde arıza varsa, eğer Özelleştirme İdaresi böyle bir şey yaptıysa, ki ben konuştum, onlar öyle bir şey olmadığını söylediler, o zaman nasıl özelleştirme yapıyorsunuz siz? Eğer bunlar doğruysa sizin insan içine çıkacak hâliniz kalmaz. Kimin adına yapıyorsunuz? Kimler için yapıyorsunuz? Neden yapıyorsunuz? Ha, o bölgede kamu düzenini sağlayamıyorsanız, kimse elektrik parasını ödemiyorsa o zaman zaten hükûmet etmenizin bir anlamı yok. Beceriksizlik, kabiliyetsizlik, bu işi yapamama, gereğini yerine getirememe... Ondan sonra bütçeye gelir ve harcamalara ne diyorsunuz? "Bunlar tahmin." Gelirler tahmindir de harcamalar falan tahmin değildir, harcama hedeftir. Yoksa ek ödenek almana falan ne gerek var?
İki gündür ben size "Yedek ödenekten ve Yatırımları Hızlandırma Fonundan ak saraya kaynak aktardınız mı?" diye soruyorum. Nihayet üçüncü soruşumda söylediniz "Sayın Ayhan'ın dediği gibi bir şey olabilir." Eskiden, bu yatırımları hızlandırmada falan çok hassas davranılırdı, dün siz yoktunuz, söyledim. Maliyenin görüşü alınır, Hazinenin görüşü alınır, Devlet Planlamanın -bugünkü Kalkınma Bakanlığının- görüşü alınır ve ne yapılırdı? Bunlar bir "match" edilir. Kurul olarak da -siz o kurulun üyesi misiniz bilmiyorum- ne yapılırdı? Bir karar verilirdi.
Şimdi "Net rakamlar çıkmadı vesaire" diyerek bunu ifade etmekten kaçınıyorsunuz. Neye imza attığınızı bilmiyor musunuz ya? Veya şu tarihe kadar şu kadar verdik denilemiyor mu? Yani bunu söylemekte, milletin bilmesinde ne sıkıntı var? Söylediniz komisyonda ak sarayla ilgili ödeneklerin bir kısmını, hakikaten kamuoyu aydınlandı ve ne yaptı? Harcamaların yapıldığına tanık oldu sizin ağzınızdan. Siz burada prestij mi kaybettiniz Hükûmet olarak? Yaptığınız iş yanlış olabilir ama ikrar ettiniz, söylediniz. Ne güzel bir şey yaptığını söylemek. İyi-kötü olduğunu yorumlamak milletin işi netice itibarıyla. Niye bundan kaçınıyorsunuz? Üç kere biz soruyoruz, netice itibarıyla, bu işleri hiç bilmeyen bir insan da değiliz nereden bakarsanız bakın. Ha, öyle bir şey oluyor ki...
Siz Denizli'de fahri doktora aldınız. İnanın, o günkü oranın en yüksek yöneticisine dedim ki: "AKP'de bulabildikleri en iyi adamı buldular bu işi vermek için." Ha, müspet-menfi anlamda demedim ama "AKP'nin içinde en iyisini buldular." dedim, gayet açık, net söylüyorum.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Bu nasıl bir üslup ya? Yakışmıyor size.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Yani bizim hepimize hakaret ediyorsun sen ya.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Ne alınıyorsunuz ya? Kabinede en beğendiğim o, rahatsız mı oluyorsun? Kabinede en beğendiğim o.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Hayır, "En beğendiğim" diyebilirsin.
RECEP ÖZEL (Isparta) - "En beğendiğim" diyebilirsin de...
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Niye o hoşuna gidiyor, öbürü niye hoşuna gitmiyor?
RECEP ÖZEL (Isparta) - "En beğendiğim" diyebilirsin.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Şimdi, ben birkaç gün önce burada Sayın Ekonomi Bakanına söyledim, "Faiz faiz diyorsun ama zatıalinizden önceki 2 bakan da 'faiz faiz' diye gitti." dedim. "Faiz lobisi gitti, faiz lobisi götürdü." dedi. Vallahi ben bilmiyorum, siz Denizli'de doktora almış, fahri doktora almış bir bakan olarak... Ben de tasvip ettim, o günün valisine söyledim, "En iyisi bu." dedim.
Şimdi, saat lobisi mi götürdü faiz lobisi mi götürdü, siz söyleyin. Yani, şimdi, iki gündür bir şeyi soruyoruz, onun cevabını oradan buradan... Siz, tabii, Batı'da ilim tahsil etmiş bir insansınız, Doğu'da ilim tahsil etseniz farklı düşünürdünüz; ya Cumhurbaşkanı olurdunuz ya Başbakan olurdunuz. Oradaki farkı da bir ne yapmanız lazım? Görmeniz lazım. Bakın, sizi methediyoruz, ondan bile rahatsız oluyor herkes. Ama Sayın Bakan, ben özellikle şunu hakikaten diyorum: Bunları söylemekten zarar görmezsiniz siz. Daha çok farklı soruları da sorarız, biz bu işleri bilmeyen insan değiliz.
Atamalarda da sıkıntı var sizin. Getiriyorsunuz özel kalem müdürü yapıyorsunuz bir arkadaşı, ondan sonra Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürü yapıyorsunuz.
Bana bizim belediye başkanlarından biri geldi, bir greyder mi alacağım dedi, kepçe mi alacağım dedi. Bakın, sana iki güne bir teftiş gönderiyorlar İçişleri Bakanlığından, git, devletin yerinden al, onlar ihale yapıyor, senin adına da bir tane alsınlar dedim. Ya, adamla görüşmek on gün sürdü. İhale takip etmiyorum, ne olduğunu soracağım sadece. Geldim, neticede size de söyledim, Sayın Müsteşar sağ olsun, ilgi de gösterdi, devlet çalışmıyor ama. Siz bürokrasinize hâkim değilseniz, atadıklarınızı siz atayamıyorsanız, sizin dışınızda gerçekleşiyorsa veya atadıklarınız doğru değilse bu sistem çalışmaz. Şimdi, siz burada üniversite imtihanında, KPSS'de ilk 100'e giren, ilk 200'e giren insanlarla ilk 100 bine gireni aynı kefeye koydunuz. Aynı neticeyi almanız mümkün değil. Şimdi, dolayısıyla, burada sıkıntı var.
Ondan sonra, bu Denizli'yle ilgili de bir problem var. Geliyor genel başkan yardımcılarından bir tanesi Denizli'ye, AKP'ye Genel Başkan Yardımcısı olmadan önce, sorulduğu zaman "Etrafımdakileri temizleseniz -hırsızları kastediyor- adam kalmaz." diyor. Şimdi, ben üzülüyorum, gerçekten üzülüyorum. Apart işi... Denizli'yi AKP'ye rezil ediyor. AKP, aynı Bakan döneminde, Bakan Belediye Başkanıyken apartlar yapıldı, ne yapıldı? Ruhsatları verildi, işletilmeye başlandı. Bunun içindekinde de sıkıntı varsa, vatandaşın çoluğunu çocuğunu bizar ediyorsunuz, bu çocuklar da siz geldiğinizde 10 yaşındaysa şimdi 22 yaşında oldu. Sizin uyguladığınız eğitim politikası, sizin uyguladığınız ne? Yarattığınız sosyokültürel ortam bunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla, burada ne yapmak lazım Sayın Bakan? Devlet işi, her sefer söyledim, ciddiyet ister. Lütfen ciddi olsun her şey.
Ben teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)