| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 15.12.2014 |
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ekonomi Bakanlığı bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Başlangıçta söyleyeceğim, bütün eleştirilerime rağmen bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.
Bu bütçenin içinde ihracat artışı yoktur, rekabet gücü yoktur, istihdam yoktur, yatırım yoktur, teşvik yoktur, inovasyon yoktur, teknoloji üretimi yoktur. Peki, ne var? Dış ticaret açığı var, cari işlemler açığı var, sıcak para var, kur var, faiz var. Yani, AKP'nin mantığında değişen bir şey yok.
Sayın Bakan, ben, geçen yıl bu kürsüde, Ekonomi Bakanlığı bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini izah ederken, son cümlemde, aynen bu kürsünün burasına vurarak, devlet işi ciddiyet ister dedim. Söylediğim tarih 14 Aralık 2013. Üç gün sonra meydana gelen olaylar gerçekten devlet işinin ciddiyet istediğini gösterdi.
Tenkit için falan söylemiyorum, bugün aynı noktadayım, size de söylüyorum, devlet işi ciddiyet ister, hafife alınmaz.
Şimdi, Orta Vadeli Program ve 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı, AKP Hükûmetinin ekonomi politikalarının külleyen iflas ettiğini ortaya koymuştur. AKP'nin ithalata ve inşaata dayalı ekonomi ve sanayi modeli ne var ki çökmüştür. "Sanayi bahane, inşaat şahane" modeli AKP'yi de artık korkutmaya başlamıştır fakat bırakamıyorsunuz, hepiniz inşaata yaklaşıyorsunuz. Uluslararası kuruluşlar resesyon uyarısı yapıyor, biz yazdan yapmaya başlamıştık. Maazallah ekonomide sıkıntı var, işsizlik biraz önce açıklandı. Üçüncü çeyrekte son iki yılın en düşük büyümesi gerçekleşti, siz yüzde 3 beklerken 1,7 geldi. Biraz daha fazla büyümüşsünüzdür de haberiniz yoktur, İstatistik Enstitüsü "Daha çok zenginsiniz ama biz hesaplamıyoruz." diye söylüyor, bu da öyle bir şeydir. Yıllık enflasyon kasım ayında 9,2, cari açık ekim beklentilerinin üstünde çıktı, yurt içi hasılaya oranı yüzde 5,6. Hâlen, dünyada en yüksek cari açık veren ilk 5 ülkeden biriyiz. Cari açık biraz gerilese de aklı olan buna sevinemiyor. Cari açık durgunluk nedeniyle, sanayi üretiminin azalması dolayısıyla düşüyor. Sayenizde dünyada enflasyon ve cari açık şampiyonu olduk. Kurlar yükseldiği hâlde ihracatımız artmıyor. Bütün bunlar sizin öngörülerinizle örtüşmüyor. Neticede bu bütçenin akıbeti diğerlerinden farklı olmayacak. Bu bütçenin hedefleri, bu yılın, önümüzdeki yıl için koyduğunuz makroekonomik hedefler şimdiden kadük olmuş durumda. Konuşacağız bunları.
Değerli milletvekilleri, zaten Ekonomi Bakanlığının oluşumunda bir arıza var. Adı ekonomi, makroekonomik dengelerden falan sorumlu değil. Yağma Hasan'ın böreği! Ekonomi Bakanlığı dedik, kapanın elinde kaldı. Nerede gümrüğü? İç ticarete bağlı. Dünyanın neresinde böyle bir şey var. Adama göre iş. Şimdi biraz ilave ediyorsunuz, yabancı sermaye ve teşvik, onda da hak getire.
Sizinle hemşehriyiz, hukukumuz da var. Memleketimizden bir bakan çıktı dedik, sevindik. Sevinsek mi, sevinmesek mi? Hiç olmazsa, açarsa telefonu memleketin işi hallolur dedik. Şimdi hemşehrilerimiz soruyor: "Bizim bakan ne oldu?" Daha doğrusu: "Bizim Nihat bakan oldu." Doğru. "Yeni mi kuruldu o bakanlık?" diyorlar. "Ondan önce de ekonomi bakanı vardı yani yeni gelmedi." diyoruz. "E, o adam ne oldu?" diyorlar. Bunu bize soruyorlar. 17-25 Aralık olaylarından sonra istifa etti deniyor. "Ha, şu AKP Hükûmeti, paralel, kasa, kol saati, ayakkabı kutusu, artan parayla ev alma işi" diyorlar. Meğer her şeye vatandaş vâkıf. Bunlar konuşuluyormuş. "Bırak, bir de anlatma, lanet olsun gerisi." diyordu. Bakın, kimseyi suçlamadan söylüyorum ben bunları.
Şimdi, bakın...
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Bizim Nihat'a ne oldu? Bizim Nihat'ta kaldın.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Söyledik, anladığın kadar.
Şimdi, gelelim, AKP geldiğinden beri cari fiyatlarla 1,3 trilyon dolar neyimiz var? İhracatımız. 2 trilyon doları aşan ithalatımız var. AKP döneminde 800 milyar dolar açığımız var, dış ticaret açığımız. Bu, Türkiye'nin bir yıllık millî gelirine eşit. Siz bir dergiye verdiğiniz beyanatta "800 milyar dolar." diyorsunuz. Bir yıllık neyine eşit? Millî gelirine eşit.
Şimdi, AKP geldiğinden beri cari açık 350 milyar dolar, cari fiyatlarla; isterseniz reeli de hesaplanır. Ama ne oluyor? Aşağı yukarı bu kadar da Türkiye'nin borcu artmış.
Şimdi, devam ediyoruz, 2002'den 2013'e ihracat yüzde 320, ithalat yüzde 390 artmış; cari açık 1,5 milyar dolardan 65 milyar dolara yükselmiş, 77 olduğu da olmuş; dış ticaret açığı 15 milyar dolardan 100 milyar dolara çıkmış. Bugün biraz ne oluyor? Azalıyor.
Şimdi, Türkiye dışarıda nasıl görünüyor? Dünya götürme liginde Türkiye bir senede 11 basamak birden atlamış, atlatmış. "Götürme ligi", bizim basındaki ifadesi bu.
Şimdi, AKP'nin Hükûmet programlarına bakın, hep "ihracat" yazar, "ithalat" zor yazar. Bakın, şu 62'nci Hükûmetin Programı; 189 sayfa, 36.129 sözcük var. Toplam 20 defa "ihracat" sözcüğü geçiyor ama "ithalat" 2 defa geçiyor; "dış ticaret açığı" yok burada, bu ifadede, bu Program'da. İnanmazsanız vereyim; sizde de var zaten. Bakın, "cari açık" da sadece 2 kere geçiyor. Sanki bu Hükûmet Programı Patagonya'nın hükûmet programı. Problemler neden yazılmıyor buraya?
Şimdi, vatandaşın durumu iyiymiş. Sabahleyin organize sanayisine Denizli'den gidenlere bakın. En çok açılan yer börekçi ile çörekçi, simitçi. Bana iş adamının bir tanesi dedi ki: "Bu adamlar sabah 1 simit yiyorsa yiyor, öğlen biz ne verirsek onu yiyor, akşam da belki aç yatıyor." İnsanlar böyle. "Denizli'de 10 bin Suriyeli var." diyorlar, siz biliyorsunuz rakamları, ben bilmem, ben iş adamlarından aldım. Bildiğim kadarıyla bin tane izinlisi var; rekabeti de orada düşürüyorsunuz, orası da sıkıntılı.
Şimdi, Sayın Bakan, cari açık, dış ticaret açığı azalıyor diye çok sevinmeyin. Bakın, büyüme tepetaklak gitti, ihracat düşüşe geçti. "3 kat büyüdü." dediniz, dolar bazındaki millî gelir, 2008'den bu yana, altı senedir orta gelir çukurunda patinaj yapıyor, çıkamadı o çamurdan. Ama hiçbiriniz cari açığa Rıza Zarrab kadar kaynak sağlayamadınız, gayret edemediniz. (MHP sıralarından alkışlar) Neden söylüyorum? Çıktı televizyona, açık ve net söyledi, arkasına da Türk Bayrağı'nı aldı, "Ben cari açığı yüzde 15 düşürdüm." dedi. Düşürmediyse söyleyin yani benim söylediğim falan değil bu.
Şimdi, AKP Hükûmeti döneminde büyüme yüzde 9'dan yüzde 3'e geriliyor, ihracat artışı da 2011'deki yüzde 18,5'lardan 2014'te yüzde 5'ler seviyesine geriledi. Büyümeye yaptığınız katkı bu işte. Üstelik geçen yıl, 2013'te, ihracat negatif, binde 4 küçüldü yani baz etkisi falan da yok, hatta tam tersine, pozitif bir baz etkisi var. Bu yıl sonu itibarıyla yüzde 4-5'lik bir büyüme, ihracatta artış görmeniz mümkün. Kasım ayında yüzde 6 geriledi, aralık ayında beklenti negatif, sanayi üretimi de daraldı zaten.
Bakınız, ihracatçının başını önüne eğdiniz. Bunu TİM Başkanı söylüyor, ihracatçıya "Gönül" şarkısını çaldırmaya başladınız. Ne gönlü? "Başın öne eğilmesin/Aldırma gönül, aldırma/Ağladığın duyulmasın/Aldırma gönül, aldırma." diyorsunuz.
Biz hep uyardık ama maalesef selefiniz bakanlar ihracatın meselelerinden çok, faizle meşgul oldular. Yakın bir dostunuz olarak sizi ikaz ediyorum: Eğer inancınıza faiz ters ise iki satır bir kanun getirin, yasaklayalım. Eğer bunu yapamayacak güçteyseniz sakın bunu konuşmayın. Sizden öncekiler sıkıntıya girdi, ne hâle geldikleri meydanda.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Faizciler mi yaptı onu?
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Kim yaptıysa? Siz biliyorsunuz. Size göre, "Paralelciler yaptı." diyorsunuz ama Merkez Bankası Başkanını oraya buraya çıkarıp orta yerde dövmeyin. Konuşun Bakanlar Kurulunda, değiştirin Merkez Bankası Başkanını, zaten vakti geliyor, istediğiniz faizi yazarsınız.
Şimdi, daha geçenlerde kes-yapıştır paketi diye bir şey yutturuldu. Sanayinin ve ihracatın en önemli sorunlarını bu bayat stratejilere ve sözde eylem planlarına yani bir başka bahara salladınız. O yetmedi, 2018 yılı millî gelirinin 1 trilyon 300 milyar ABD dolarına çıkacağını basın toplantısıyla Sayın Başbakana ilan ettirdiniz, onun bilmediği bir iş bu, sizler de yanındaydınız, hepiniz dizili. Oysaki daha bir ay öncesinde, 8 Ekim 2014 tarihinde aynı Hükûmet Orta Vadeli Program açıklamıştı. Bu programda 2017 yılı millî gelir hedefine "971 milyar dolar." dediniz. 2014 yılı gerçekleşmesi ise 810 milyar ABD doları olacağı söylendi. Allah'tan, hatayı fark ettiniz de biri üstlendi, Başbakan kurtuldu.
Şimdi, Sayın Bakan, Bakanlıktaki balayı döneminiz bitti. Devletin işi -biraz önce söyledim- ciddiyet ister. Devletin dış ticaret işi ağırdır. Artık dolaşmayı bırakın, biraz işe bakın. Daha geçenlerde, dahilde işleme rejimi kapatma belgelerini ihracatçı birliklerinden Bakanlığa devrettiniz. Şimdi, sivil toplum örgütlerinin yapabileceği işi Bakanlığa toplamaya çalışıyorsunuz. TOBB'da da aynı şeyi yaptınız, bunda da aynı şeyi yaptınız. Bakın, bu olmaz. Hani dağıtacaktınız yetkiyi? Üstünüze topladığınızda daha güçlü olduğunuzu fark ediyorsunuz ama o güç adamı zehirler, onu size söyleyeyim.
Şimdi, bütçe sunuşunda, 2015 yılı performansında 500 milyar dolar ihracat hedefini bir kez daha zikretmişsiniz. Bu, sizin resminizin altında yazılı. Arkasında Sayın Bakan Yardımcısının da var, o da zikretmiş 500 milyar doları ama o devlet memuriyetinden gelme, söylemiş, sonradan hedefi değiştiriyor: "2013-2017 Stratejik Planı'ndaki öncelikler çerçevesinde hazırlanmış." diyor. Uyanık, devlet memurluğundan geliyor. Ama şimdiki devlet memuru -Müsteşar- hepten uyanık. Bakın, onun söylediği daha enteresan: "Cumhuriyetin kuruluşunun 100'üncü yılında ulaşılması planlanan ekonomik hedefleri gerçekleştirmek üzere..." diyor, rakam vermiyor. O uyanık, o işi biliyor. Bunu niçin söylüyorum? Sayın Bakan, ben bunları söyleyerek sizi kötülemek falan istemiyorum. Bunlar devletin kayıtlarına giriyor. Yarın "500 milyar hedef" dediğiniz o zaman geldi mi "Bu Bakan doğruyu söylememiş filanca tarihte." derler.
Geçen yıl şu bütçe tasarısının içinde ne vardı? "Sayın Bakan Zafer Çağlayan'ın istedikleri yapılacak." diye hüküm vardı. Ben buradan gösterdim, bu çıkmış, olumlu bir gelişme. Ben, 17 Aralıktan üç gün önce bu kürsüden demiştim ki: "Emrihak vaki olsa -Allah korusun, Allah gecinden versin- ne yapacaksınız? Yeniden kanun lazım onu değiştirmek için." Ama Allah başka başka işler ortaya çıkardı. Dolayısıyla, başlangıçta söylediğim, "Devlet işi ciddiyet ister." dediğim olay bu.
Şimdi, sizden önceki Bakan, yatırım teşvikleriyle ilgili sistemi açıkladı. Bu, Denizli'de Sanayi Odasının dergisi; resim bu, Denizli'de teşvik sistemi. Vallahi, teşvik elinizde. Size de göstereyim. Denizli'de Sanayi Odası Başkanı "On yıldır yeni yatırım açısından çivi çakılmadı." diyor. Ben bilmem, siz daha yakınsınız, bilirsiniz.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Bilirsin, bilirsin.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Bilinsin, kayda geçsin diye söylüyorum. Şimdi, bu öyle.
Aynı dergide "Denizli yatırımlardan hak ettiği payı alamıyor." deniliyor. Yalansa ben bunların yalancısıyım, adamlar doğru olduğunu söylüyorlar.
Şimdi, Denizli zaten teşvikte AKP döneminde kaybetti, öyle bir sıkıntımız da var.
Denizli bir de apartçı oldu, apartçı. Yani, sanayicinin cebinde keş var. Adam "Ne yapacağım? Ulan, bu sanayi, ihracat yapacağım, bilmem ne yapacağım, yatırım yapacağım, rezil kepaze olacağıma, ne yapayım? Apart alayım, apart." diyor. Apart sizin dönemde oldu. Cumhurbaşkanı Başbakanken kötülüyor, ondan sonra AKP Genel Başkan Yardımcısı kötülüyor, Belediye Başkanı "Ben yapmadım." diyor. Geçen telefon etti bana, ben burada konuşunca. Ne kadar doğru yanlış onu konuşuruz yine. İş adamına da soruyorum: "Niye yatırım yapmıyorsun keş para?" Diyor ki: "Bizim önümüzdeki AKP'liler nereye giderse biz de oraya gidiyoruz. Onlar inşaata gidiyor, biz de oraya gidiyoruz. Ben deli miyim? Millî gelirin içinde sanayinin payı düştü, inşaatın arttı, orası kârlı bir alan."
Denizli'de Maldivler'den mi nereden kum getiriliyor, evler yapılıyor. Orada büyük rantlar dönüyor bana göre. Şeffaf olarak belediye açıklamalı, "Ben şu imar mevzuatını şöyle değiştirdim, filancalara şu kadar daire, şu kadar şey artırdım." demeli.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ya, şu Denizli'den bütçeye bir gel artık. Denizli'ye takıldın kaldın.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Sen bundan rahatsız oluyorsun.
BAŞKAN - Sayın Bilgiç, lütfen...
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Sen bundan rahatsız oluyorsun. Denizli düşmanı(!)
Şimdi, bu transatlantik meselesi var Sayın Bakan. Hakikaten, ciddi olarak siz bu işin üstünde durmaya çalışıyorsunuz ama bu iş sadece iktidarın yapabileceği bir iş değil. Getirin burada tartışalım, destek verilecekse yurt dışı platformlarda biz sizin arkanızda duralım. Tek başımıza götürebiliriz derseniz, yanılırsınız, götüremezsiniz; açık, net söyleyeyim. Bakın, dahilde işleme izin belgelerini daha ekrana koymuyorsunuz, çektiniz millet görmesin diye.
Şimdi, ihracatın bu 500 milyar dolar hedef olayını da bir düzeltin, revize edin. Sizin verdiğiniz rakamlara göre, 2018'den sonra her yıl 300 milyar dolar ihracat için ilave ne yapmanız lazım? Yılda 50'şer milyar dolar ihracat artışı yapmanız lazım, yıllık ortalama artış yüzde 15'ten fazla ediyor. Gülünç duruma da düşmeyelim, yurt dışında da aynı şeyi söylersiniz, sadece siz değil biz de rezil oluruz, Türkiye Cumhuriyeti rezil olur. Dolayısıyla bunları söylerken bir ahenk içinde ne yapalım? Götürelim.
Bakın, ihracatımız hâlen fasoncu. Ürün odaklı, yerel üretici konumunda olduğunu tanımlıyorsunuz ve "Pazarı düzenleyen tüketici odaklı global markalar çıkarmış bir ülke olma hedefini gerçekleştireceğiz" diyorsunuz. On iki yılda bir şey yok.
Teknolojik dönüşümü geciken, fiyatta rekabete çalışan, dışarıya bağımlı, kapasite artışına odaklanan bir yapı olarak tanımlanıyor ve "Yüksek katma değer elde eden, AR-GE ve tasarım yapan, etkin ve verimli bir yapıya geçeceğiz" diyorsunuz. On iki sene geçti, yok. İthalattan hiç bahsetmiyorsunuz.
Bakın, ihracatın menzili daraldı. Yeni pazarlara açılımda rakiplerimizden gerideyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Türkiye'nin kaç kilometre yarıçap içinde ihracat yaptığını gösteren ihracat menzili geriledi. 2001'de 3.235 kilometre olup, 2013'te 2.846 kilometreye düştü. Çin 6.800 kilometre, Güney Kore 5 bin ve Brezilya 100 bin kilometrede.
Sayın Başkanım, benim sürem doldu galiba.
BAŞKAN - Evet.
Teşekkür ediyorum.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Ben, tekrar bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. Süre yetmedi ama bu kadarıyla ne yapalım? Yetinmeye çalışalım. (MHP sıralarından alkışlar)
Bir de bir şey söyleyip ayrılıyorum, şu Dicle Elektriğe milletten kaynak kesip de Denizlilinin hakkını yedirmeyin. O kararnameden imzanızı çekin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)