| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 14.12.2014 |
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, Bakanlığımızın 2015 Mali Yılı Bütçe Tasarısı'nın yüce Meclisimizin onayına sunulması nedeniyle huzurlarınızdayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Süremiz elverdiği sürece, son bir yılda dış politikamızın öncelikleri ya da dünyadaki gelişmeleri sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Her şeyden önce, tüm gruplar adına konuşan değerli konuşmacı arkadaşlarımıza, milletvekillerimize yaptıkları öneri, eleştiri ve yorumlar için de çok teşekkür ediyorum, faydalandığımızı bilmenizi isterim.
Çok değerli arkadaşlar, geçtiğimiz yıl boyunca, ülkemizin yakın coğrafyasına baktığımız zaman, gelişmelerin, daha önceden başlayan gelişmelerin artarak devam ettiğini, hatta derinleştiğini görüyoruz. Kuzey Afrika ve Orta Doğu'ya baktığımız zaman, maalesef çatışmaların, rejimlerin baskıcı yöntemlerinin, katliamların, diğer taraftan terör örgütlerinin aynı yaklaşımlarının ve uygulamalarının devam ettiğini görüyoruz. Kuzey coğrafyamıza baktığımızda ise, Ukrayna ile Rusya arasındaki krizin -Kırım boyutuyla bizi de yakından ilgilendiren- geliştiğini görüyoruz ve geçtiğimiz bir yıla damgasını vurduğunu da yakından izledik. Esasen, bu hem güneyimizdeki olaylara hem de kuzeyimizdeki olaylara baktığımız zaman, soğuk savaşın bittiği yıllardan bu yana ve 2010 yılının sonunda başlayan Arap Baharı'ndan bu yana bölgemizde taşların yerine oturmadığını görüyoruz.
Suriye'ye baktığımız zaman, 911 kilometrelik sınırımız olan ülkeye baktığımız zaman, son bir yılda, maalesef insanlık trajedisinin derinleştiğini üzülerek görmekteyiz. Geçtiğimiz yıldan bu yana Suriye'de hayatını kaybedenlerin sayısı 110 binden 200 binin üzerine çıkmıştır. Aynı şekilde, komşu ülkelere sığınan Suriyeli sayısı 2 milyondan 3,2 milyona çıkmış ve ülkemizde misafir ettiğimiz Suriyeli göçmen sayısı da 600 binden 1 milyon 600 bine çıkmıştır. Suriye içinde de yerlerinden edilmiş yaklaşık 8 milyon 250 bin insanın olduğunu da söylersek bu trajedinin hangi boyutta olduğunu görebiliriz.
Diğer taraftan, DEAŞ başta olmak üzere terör örgütleri arazide insanları hunharca öldürmektedir, hem Irak'ın hem de Suriye'nin sınır bütünlüğünü bozmaktadır ve bu terör örgütleriyle de mücadele etmek için koalisyon ülkeleriyle ve müttefiklerimizle görüşmelerimiz devam ediyor. Bugün DEAŞ, Irak'ın toprak bütünlüğünün yüzde 35'ini işgal etmektedir ve Suriye'nin de yine aynı oranda topraklarının işgal edildiğini söyleyebiliriz. Diğer taraftan, Irak'ta da DEAŞ zulmünden kaçan insanlar var, Yezidiler var ve Türkmen kardeşlerimiz var, Kürt kardeşlerimiz var; bunlara da hem içeride hem de Kuzey Irak'ta kurduğumuz kamplarla her türlü imkânımızı seferber ettiğimizi özellikle söylemek isteriz.
Irak'taki yeni kurulan Hükûmeti destekliyoruz. Maliki rejiminin nelere yol açabileceğini başlangıçta söylemiştik ama nelere yol açıldığını maalesef yaşayarak gördük ve yeni kurulan kapsayıcı Hükûmetle, herkesi kapsayan Hükûmetle yeni bir sayfa açıldı; hem ülke içinde yeni bir sayfa açıldı hem de Türkiye ile Irak arasında yeni bir sayfa açıldı ve Caferi'yi ülkemizde ağırladıktan sonra Sayın Başbakanımız da Irak ziyaretini gerçekleştirdi ve 25 Aralıkta El Abadi'nin gelmesiyle Türkiye'de Türkiye ile Irak arasındaki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı'nın 2'ncisini gerçekleştireceğiz ve Irak'ın toprak bütünlüğüne desteğimiz var. Hem Millî Savunma Bakanının hem de İçişleri Bakanının daveti üzerine yeni kurulacak güvenlik güçlerinin eğitimini ve donatımını da onlarla iş birliği yaparak sağlayacağız. Ama bu süreçte özellikle Erbil ile Bağdat arasında gerek petrol gerekse gelirlerin paylaşımı konusundaki kapsamlı anlaşmayı da son derece olumlu buluyoruz ve destekliyoruz.
Diğer taraftan, Mısır'a baktığımız zaman, Mısır'da darbe olduktan sonra -maalesef- tabloya baktığımız zaman, hiç iç açıcı değil. Orada da insanlık dramını görüyoruz ve uluslararası sivil toplum örgütlerinin raporlarına baktığımız zaman, 3 binden fazla kişi hayatını kaybetmiş, 17 binden fazla kişi yaralanmış, 19 bin kişi tutuklanmış, binlerce siyasi mahkûm ve de 900'ü aşkın kişi de idam cezasına mahkûm edilmiş. Dolayısıyla, Mısır'da da ilkeli tutumumuzu devam ettireceğimizi ve Mısır halkının meşru haklarının savunucusu olacağımızı da söylemek isterim.
Diğer taraftan, Kuzey Afrika'da Libya'nın durumu da pek iç açıcı değil maalesef. Hâlâ kırılganlık var, hâlâ çatışmalar var; "Meşruiyet mi, kapsayıcılık mı?" tartışmaları var ama bizim tutumumuz son derece nettir.
Sayın Emrullah İşler de Libya'ya gitti, Beyda'ya gitti, Tobruk'a gitti, aynı şekilde Misrata'ya gitti ve Trablus'a gitti, Hükûmetimizin ve Cumhurbaşkanımızın özel temsilcisi olarak bütün taraflarla görüştü. Verdiğimiz mesaj net: Bir an evvel ateşkes, kapsayıcı bir diyaloğa başlanması lazım, ulusal birlik hükûmetinin kurulması lazım. Birleşmiş Milletlerin kararları ve çabalarını destekliyoruz ve dışarıdan müdahale olmasın, özellikle askerî müdahale olmasın; bizim tutumumuz son derece net.
Orta Doğu'ya baktığımız zaman, son bir yıl içinde İsrail'in katliamlara devam ettiğini, pervasız tutumlarını sürdürdüğünü görüyoruz, bir taraftan Gazze'ye saldırıyor, Filistin'e saldırıyor, Filistin topraklarını işgal ediyor ve en son, yine bu topraklar işgal edilirken, zeytin ağacı dikmek isteyen Filistinli Bakan kardeşimiz Ziyad Ebu Ayn'ı öldürüyorlar.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ticaretinizi niye kesmiyorsunuz? Ticareti de kesin İsrail'le.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Aynı şekilde, kutsal mekânlara da pervasız saldırılarını görüyoruz maalesef. Dolayısıyla, İsrail'in tüm bu tutumlarını şiddetle kınıyoruz ve kabul etmiyoruz.
Diğer taraftan, bazı olumlu gelişmeler de var tabii bu bölgede sevgili arkadaşlar. Tunus bunlardan bir tanesidir. Arap Baharı'nın başladığı Tunus'a baktığımız zaman, gerçekten biz de çok yardım ettik, uluslararası örgütler de yardım etti ve şu anda yeni anayasasıyla, geçici hükûmetin yaklaşımıyla çok başarılı parlamento ve cumhurbaşkanlığının birinci ayağı seçimlerini gerçekleştirdi.
Bizim söylemimiz şudur: Demokrasi olsun, kim seçilirse seçilsin Türkiye onun yanında olacaktır, her türlü desteği vermeye devam edecektir. Dolayısıyla, Tunus'u da aynı şekilde destekleyeceğiz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Basın mensuplarını içeriye aldınız, oradan "Demokrasi olsun." diyorsunuz!
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Suudi Arabistan'la ilişkiyi kessenize!
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Diğer taraftan, Kıbrıs'a baktığımız zaman, Kıbrıs'ta 11 Şubatta başlayan müzakereler, maalesef, Rum kesiminin masadan çekilmesiyle şu anda sekteye uğramıştır. Gerekçe olarak da Rum kesiminin Doğu Akdeniz'deki petrol aramaları ya da tek taraflı sondaj çalışmaları karşısında Barbaros Hayrettin Paşa'yı göndermemizdir, bunu gerekçe göstererek masadan ayrıldı. Biz müzakerelerin devam etmesini istiyoruz ama bugün Kıbrıs etrafındaki petrol ve gaz rezervleri üzerinde Kıbrıs Türk halkının hakkı olduğunu herkes savunuyor, biz de savunuyoruz, hatta Rum tarafı da bunu inkâr etmiyor ama bu süreçte tek taraflı sondaj çalışması yapmak demek, Kıbrıs Türk halkının hakkını almak demektir. Dolayısıyla, Kıbrıs Türk halkının hakkını da savunmak durumundayız. Şimdi, bunu garanti altına alacak bazı çalışmaları Yunanistan'la özellikle yapıyoruz. Atina'da Sayın Başbakanımız bu konudaki tutumumuzu açıkladı. Aynı şekilde, Venizelos'la yaptığımız görüşmelerde Türk halkının hakkını garantiye almak şartıyla gereken adımları atacağımızı ve müzakerelerin devam edeceğini söyledik ve bu konudaki çalışmalarımızın netice vermesini umut ediyoruz.
Kuzey coğrafyamıza baktığımız zaman, biraz önce bahsettiğim Ukrayna-Rusya krizi sadece bölgesel bir kriz değil, bu kriz tüm dünyayı etkileyen bir kriz oldu. Yani, Soğuk Savaş döneminin etkilerini görmeye başladık, o günlerde yaşadığımız krizleri görmeye başladık. Ama bizi en çok ilgilendiren konu, tabii ki burada barış olsun, istikrar olsun ve Minsk süreci, ateşkes süreci devam etsin ama Kırım Tatarlarının oradaki durumu bizi çok yakından ilgilendiriyor ve Kırımın ilhakını, illegal ilhakını tanımadığımızı belirttik ve de tanımayacağız.
Dolayısıyla, Kırım Tatarlarının uğradığı baskı, oradaki zulmü de açık bir şekilde gündeme getiriyoruz ve bunu hem uluslararası platformda takip ediyoruz hem de Rus muhataplarımıza çok açık, net bir şekilde söylüyoruz. En son Putin'in yaptığı ziyaret sırasında da Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız bizzat Putin'e bunları anlattılar ve ben de meslektaşım, mevkidaşım Lavrov'a da açık bir şekilde anlattım ve kendilerine Kırım Tatarlarının uğradığı zulümlerin günbegün listesini verdik, hem de Rusçasını verdik ve cezalandırdıkları Kırım Tatar Türklerinin de isimlerini tek tek verdik, 2 tane ayrı liste verdik. Tabii ki Putin'in basına da yansıyan sözleri oldu ama bunun takipçisi olmak da bizlerin görevi, Dışişleri Bakanlığımızın, ülkemizin ve hepimizin görevidir ve takip etmeye devam edeceğiz.
Diğer taraftan, ülkemizin uluslararası platformdaki gönüllülüğü ve etkinliğinin giderek arttığını söylemek isterim. Hâlihazırda öncülük ettiğimiz uluslararası girişimler, üstlendiğimiz dönem başkanlıkları ve ev sahipliği yaptığımız uluslararası etkinliklerde bunu net bir şekilde görebiliyoruz. İspanya'yla birlikte yürüttüğümüz "Medeniyetler Arası İttifak" 141 ülkenin desteğiyle bugün Birleşmiş Milletler çatısı altında en etkin bir mekanizma hâline gelmiştir. Keza, Finlandiya'yla beraber yürüttüğümüz "Barış İçin Arabuluculuk İnisiyatifi" ve Amerika Birleşik Devletleri'yle birlikte yürüttüğümüz "Terörizmle Mücadele Küresel Forumu" Birleşmiş Milletlerin en önemli mekanizmaları şeklinde devam ediyor.
Diğer taraftan, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere ikili düzeyde ve uluslararası platformda kalkınmaya ve insani yardımlara çok önem veriyoruz. Daha on-on beş sene önce yardım alan, yardım isteyen bir Türkiye vardı ama bugün baktığımız zaman, özellikle resmî kalkınma yardımlarımıza baktığımız zaman 3,5 milyar dolar civarında olduğunu görüyoruz. Aynı şekilde, 1,6 milyar dolar düzeyinde insani yardım yapan Türkiye bu konuda da öncüdür ve yaptığı insani yardım miktarıyla dünyada 3'üncü sıradadır ama gayrisafi millî hasılayla karşılaştırıldığı zaman da dünyada 1'inci düzeydedir. Ve geçtiğimiz yıl, 2013 yılında Afganistan'dan Yemen'e, Haiti'den Filipinler'e kadar 120 ülkeye insani yardımlarımızı ulaştırmışız; devlet eliyle, TİKA'yla, AFAD'la, Kızılayımızla bu yardımları dünyanın her yerine ulaştırıyoruz.
Tabii ki bölgesel sahiplenmeye çok önem veriyoruz ve bu anlamda da iş birliği oluşturmak için çabalarımız devam ediyor. Gerek bölgesel gerekse üçlü iş birliği mekanizmalarını da en iyi şekilde işletiyoruz. Bunlara örnek vermek gerekiyorsa: Afganistan'a ilişkin İstanbul süreci, Türkiye-Afganistan-Pakistan, Türkiye-Bosna Hersek-Sırbistan, Türkiye-Bosna Hersek-Hırvatistan, Türkiye-İran-Azerbaycan, Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan, Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan üçlü süreçlerini yürütüyoruz. Daha birkaç gün önce Kars ilimizde Türkiye-Azerbaycan ve Gürcistan üçlü toplantımızı gerçekleştirdik.
Tabii ki özgün bir iş birliği modeli olarak 17 ülkeyle bugüne kadar yüksek düzeyli iş birliği konseyi toplantıları yapıyoruz, âdeta ortak bakanlar kurulu toplantıları. Ve 18'inci ülke olarak da -Gürcistan Dışişleri Bakanı Ankara'dayken açıkladık- Gürcistan'ı tercih ettik ve Gürcistan'la da bu mekanizmayı en kısa zamanda fiiliyata koyacağız. Ve bu ülkelerle 35 toplantı yapmışız, yüksek düzeyli iş birliği konseyi toplantıları ve 393 anlaşma ve belgeyi de imzalamışız. Ticari verilere baktığımız zaman, özellikle komşularımızla olan ticaretimizin, 2002 yılında 13 milyar olan dış ticaretimizin 2013 yılı sonu itibarıyla 94 milyara çıktığını görüyoruz ve toplam dış ticaret hacmimiz içinde de komşularla olan dış ticaretimizin payının yüzde 15'ten yüzde 23'e çıktığını görüyoruz sevgili arkadaşlarım.
Diğer taraftan, Türkiye, 1 Temmuz itibarıyla Küresel Göç ve Kalkınma Forumu'nun, 1 Aralık 2014 yılı itibarıyla da G20'nin dönem başkanlıklarını devralmıştır ve önümüzdeki yıl G20 zirvesini şehrimiz Antalya'da inşallah düzenleyeceğiz ve dünya liderlerini Antalya'mıza da getirmiş olacağız. Biraz da bölgesel milliyetçilik yapmış olduk.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Öyle bir milliyetçilik yok ya, bölgecilik o, milliyetçilik yok öyle.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - 2015 yılı, aynı zamanda Çanakkale savaşlarının 100'üncü yılıdır ve bu Çanakkale savaşlarını anlamlı bir şekilde, iyi bir şekilde anacak şekilde düzenliyoruz ve Birinci Dünya Savaşı'na katılmış tüm ülkeleri ya da etkilenmiş ülkeleri davet ediyoruz. Böylelikle, 2015 yılında, 24 Nisanda, Çanakkale'de dünyaya barış ve hoşgörü mesajlarını da vermiş olacağız. 2015 yılı Ocak ayında düzenleyeceğimiz Yedinci Büyükelçiler Konferansı'nın bir bölümünü de Çanakkale ilimizde gerçekleştireceğimizi bu şekilde vurgulamak isterim.
Diğer taraftan, önümüzdeki yıllarda dış politikada aktif çalışmalarımız devam edecek, önemli yükümlülüklerimiz olacak ve önemli görevler üstlenmeye devam edeceğiz. 2016 yılında İslam İşbirliği Teşkilatının Dönem Başkanlığını alacağız ve 13'üncü İslam Zirve Toplantısı'nı ülkemizde gerçekleştireceğiz. Yine dünyada ilk defa düzenlenecek Dünya İnsani Zirvesi'ne ev sahipliği yapacağız 2016'da ve 23'üncü Dünya Enerji Kongresi'ne ev sahipliği yapacağız. 2017 yılında da Dünya Petrol Kongresi'ne ev sahipliği yapacağız. Bunları da özellikle vurgulamak istedim.
Diğer taraftan, ülkemiz bu proaktif politika sayesinde birçok uluslararası örgütün merkezi olmaya başladı. Birleşmiş Milletlerin İstanbul'u özellikle bu bölgede merkezlerden bir tanesi olarak seçmesi anlamlıdır ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Birleşmiş Milletler Kadın Örgütü ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu İstanbul'da ofislerini açmıştır. Bunu diğer örgütler ve teşkilatlar da devam ettirecektir.
Ülkemizde, özellikle, eylül ayından bu yana gerçekten çok yoğun bir diplomasi trafiği yaşıyoruz. 4 Cumhurbaşkanını, 5 Başbakanı Türkiye'de ağırladık. Geçtiğimiz hafta içinde Litvanya Cumhurbaşkanını, İtalya Başbakanını ve İngiltere Başbakanını ülkemizde ağırladık.
Cumhurbaşkanımız çok yoğun bir şekilde dış politikaya önem veriyor ve bugüne kadar NATO zirvesi olmak üzere, on iki ziyaret gerçekleştirdi. Sayın Başbakanımız bu kadar yoğun temposuna rağmen, iç politikadaki aktifliğine rağmen bugüne kadar başta G20 Zirvesi olmak üzere, yedi yurt dışı ziyareti gerçekleştimiştir. Dışişleri Bakanılığı olarak biz de çok aktif diplomasiyi yürütüyoruz ve bugüne kadar da yirmi sekiz tane ziyaret gerçekleştirdik, 9 mevkidaşımı ülkemizde ağırladım ve salı günü, aynı gün hem Fildişi -Afrika'dan- hem de Norveç Dışişleri Bakanını Ankara'da ağırlamış olacağız ve bugüne kadar yüzden fazla mevkidaşımla ikili görüşmeler yaptık, bir o kadar da telefon görüşmesini gerçekleştirdik.
Değerli arkadaşlar, dış politikamızdaki bu proaktif çalışma ve çok yönlü çabalarımız aslında ekonomimize de katkı sağlamaktadır. 2002 yılında, örneğin, Afrika'yla toplam dış ticaret hacmimiz 2,9 milyar dolardı ama 2013 yılı sonu itibarıyla -23 milyara- yani yaklaşık 8 kat artmıştır, 23 milyar dolar olmuştur. Latin Amerika ve ülkeleri ve Karayipler'e baktığımız zaman da yine 9 kat artarak 8 milyar dolara ulaşmış.
Tabii, özellikle, bu yoğun dış politikamızı biz arkadaşlarımızla, yine yurt dışındaki misyonlarımızla, Ankara merkezdeki arkadaşlarımızla yürütmeye çalışıyoruz. O nedenle, özellikle, yurt dışındaki misyon sayımızı arttırıyoruz, arttırmaya da devam edeceğiz. Ülkemizin yurt dışındaki büyükelçilik sayısı 228 olmuştur büyükelçilik, daimi temsilcilik ve başkonsolosluklar olmak üzere ve dünyada 7'nci sıradayız. Söylediğim gibi, bu dış politikayı bakanlığımızın merkez ve yurt dışındaki teşkilatlarında çalışan 6.482 personeliyle yürütmeye çalışıyoruz.
Tabii ki sizin onay vereceğiniz bütçe Bakanlığımız için önemli. Bu bütçenin önemli bir kısmını yurt dışında özellikle yeni temsilciliklerimiz için aldığımız binalara ya da arsalara ya da yapacağımız yeni temsilcilik binalarına harcıyoruz ve bunun içinde önemli projeler de var. Bunlardan bir tanesi New York'ta yapacağımız yeni Türk evi, aynı şekilde Somali'de yapacağımız büyükelçiliğimiz ve buna benzer Strazburg'da yapacağımız çok yönlü bir temsilciliğimiz olacaktır...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Musul Konsolosluğumuzu aldık mı Sayın Bakan? Ne durumda Musul?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - ...ve diğer konuda da Bakanlığımız yeni teknolojilerden de faydalanarak vatandaşlarımıza yurt dışında yedi gün yirmi dört saat hizmet vermeye devam edecektir.
Yüce Meclisimizin bugüne kadar olduğu gibi Bakanlığımızın çalışmalarına güçlü bir şekilde destek vereceğine inanıyoruz...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Musul ne oldu Sayın Bakan, Musul?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - ...ve sizlere bir kere daha, hem sabrınız için hem de bugünkü katkılarınız için çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)