GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2015 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:5
Birleşim:27
Tarih:12.12.2014

CHP GRUBU ADINA GÜRKUT ACAR (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, güzel Türkiye'min güzel insanları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Büyük Atatürk'ün mirası olan ancak yaklaşık otuz yıldır devlet kurumu hâline getirilen, son dönemde de neredeyse tamamen işlevsiz hâle getirilen Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumu 2015 yılı bütçeleri üzerine söz aldım. Sizleri tekrar selamlıyorum.

Üç yıldır konuşuyoruz ama üç yıldır hiçbir sonuç alamıyoruz değerli arkadaşlarım. Üç yıldır "Atatürk'ün bizzat mirasından pay alan ve özel hukuk hükümlerine tabi, 'dernek' olarak kurmuş olduğu bu kurumları devlet dairesi hâlinden çıkartın." diye söylüyoruz ama sesimizi Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı duymuyor. Değerli arkadaşlarım, bu ayıptır, bu ayıptan kurtulmak lazımdır. Bu ayıbı önce 12 Eylül darbecileri yaptılar, yani "Atatürkçüyüm." diyen 12 Eylül darbecileri Atatürk'ün mirasını ve vasiyetnamesini bozdular.

Bakın, ben otuz dokuz yıl fiilen avukatlık yapmış bir hukukçuyum. Ve bir insanın en dokunulamaz hukuksal işlemlerinden birisi vasiyetname tanzimidir. Vasiyetname çok özeldir. Sadece vasiyetnameyi yapan kişinin iradesi geçerlidir ama Mustafa Kemal Atatürk'ün vasiyetnamesi kanunla bozulmuştur, ihlal edilmiştir. Ve bu ihlali, maalesef, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı da kanun hükmünde bir kararnameyle daha da şiddetli hâle getirmiştir. Şimdi, diyoruz ki: Bu darbe ayıbına son verelim, 12 Eylülün yaptığı bu ayıba son verelim.

Adalet ve Kalkınma Partisi durup durup bize "Darbeci." diyor ama darbecilerin yaptığı bu yasayı aynen devam ettiriyor. İşine geldiği zaman o darbecilerin yaptığı her şeyi devam ettiriyor, tıpkı yüzde 10 baraj ayıbını da devam ettirdiği gibi.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan uzunca bir konuşma yapmış Plan ve Bütçe Komisyonunda. Baktım, bu uzun konuşma içinde Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunun bir dakikalık bir süresi var yani onun dışında yok. Ve bu, kurumlara Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının da nasıl baktığının bir göstergesidir; önemsiz, işlevsiz kurumlar çünkü(!)

Değerli arkadaşlarım, televizyonlardan, yandaş yayınlardan, yandaş kalemlerden, sözde tarih programları yapıyoruz diye Atatürk'e, cumhuriyete hakaretler yağıyor ama bakıyoruz devletin kurumlarından hiçbir ses çıkmıyor. Bu, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurmuş olduğu Türk Dil Kurumundan, Tük Tarih Kurumundan da hiçbir ses yok. Tıpkı RTÜK gibi; görmüyorlar, duymuyorlar, "Bu kadar da olmaz." demiyorlar değerli arkadaşlarım. Atatürk'e inanmıyorlar ya da gündemi takip etmiyorlar ama her iki hâlde de bu Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunun yöneticilerinin o koltuklarda kalmamaları lazım. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimlerine inanmadıkları gibi parasından maaşlarını alıyorlar, onun gelirlerinden alıyorlar ama Mustafa Kemal'in aleyhinde ne lazımsa onu yapıyorlar.

Şimdi, bakınız, değerli arkadaşlarım, Atatürk diyor ki: "Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak mahiyet alır." Türk Tarih Kurumu, tarihi güya yazıyor ama aslına sadık kalmıyor. Bakınız, Türk Tarih Kurumuna daha önceki konuşmalarımda da, bütçe konuşmalarımda da birçok sorular sordum. Bunlardan bir tanesi eski başkan bir kitap yazmış Vahdettin'le ilgili. Geçen yıl, bu Vahdettin'le ilgili bir de sempozyum düzenlendi ve Türk Tarih Kurumu da bunun için bir belgesel yaptı. Türk Tarih Kurumu Osmanlı padişahlarıyla ilgili sempozyumlar için, belgeseller için ne kadar harcama yaptı? Bunu sorduk. Cevap yok, üç senedir yok. "Vahdettin, aslında, kahramandı." demek için harcanan para nedir? Ben bunu öğrenmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, ayrıca, "Vahdettin Ayrılış" adlı belgeseldeki ve eski başkanın kitabındaki Vahdettin ile Büyük Atatürk'ün "Nutuk" adlı kitabındaki Vahdettin hiç birbirine benzemiyor. Hangisi doğru? Atatürk'ün "hain" olarak nitelediği bir kişi Türk Dil Kurumu tarafından, Türk Tarih Kurumu tarafından hem de Büyük Atatürk'ün mirasıyla kahraman olarak sunuluyor. Bunu kabul etmek mümkün mü? Kaynak Nutuk mu? Yani Atatürk mü yoksa eski başkan mı olacak? Cumhurbaşkanının bile Nutuk'a atıf yaptığı yerde Türk Tarih Kurumunun bunu reddetmesi tek kelimeyle ayıptır. Ne diyor Cumhurbaşkanı 10 Kasımdaki Atatürk konuşmasında: "Atatürk'ün Nutuk adlı eserinde yeni Türkiye'nin defalarca zikredilmesi ilginçtir." diyor. Ama Cumhurbaşkanı bunu söylerken neyi kastediyor acaba? Çünkü onun söylediği yeni Türkiye'yle Mustafa Kemal Atatürk'ün tarif ettiği yeni Türkiye'nin hiçbir benzer tarafı yok, taban tabana zıt değerli arkadaşlarım. Türkiye 29 Ekim 1923'te gerçekten yeni bir Türkiye'ye geçmiştir. Türkiye tek kişinin egemenliğinden millet egemenliğine geçmiş, akıl ve bilimi rehber almıştır 1923. Bugün ise o tek kişinin egemenliği söz konusudur. Yine tek kişi egemen ve o kişi de diyor ki Din Şûrası'nda: "Vahyi bir kenara koyup akıl ve bilim tek çıkış yoluymuş gibi gösterilmesi manidardır." Yani bilim ve akıldan vazgeçelim, vahiy yoluyla ülkeyi yönetelim diyor. Değerli arkadaşlarım, kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz? Bu nasıl bir anlayıştır, bu nasıl bir çağ dışılıktır? Türkiye Cumhuriyeti nereye gidiyor? Cumhurbaşkanı yeni diyerek eskiyi önümüze getiriyor, sorun da buradadır.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, burada birçok konu var, vakit çok azaldı, onun için fazla uzatmak istemiyorum ama bugün Müslüman ülkelerde kan ve gözyaşı varsa Türkiye tüm Müslüman ülkelerden farklı bir konumda ise bunun nedeni Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki ileri görüşlülüktür; kuruluşundaki aydınlığın, çağdaşlığın temel alınmasıdır; kadın-erken eşitliğinin temel alınmasıdır. Değerli arkadaşlarım, fıtrat değil Anayasa, kadın-erkek eşittir. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu ortadan kaldırmaya çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız ve ülkemizi ve bütün kadınları uyarıyorum. Bu iktidar kadın erkek eşitliğine kökten karşıdır çünkü Türkiye'yi din kurallarıyla yönetilen bir ülke hâline getirmek istiyor. Türkiye buna katlanmayacak, Türkiye laikliğin tepelenmesine katlanmayacak, Türkiye mutlaka Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına rağmen çağdaş uygarlığa mutlaka ulaşacak.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)