GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:21
Tarih:02.12.2014

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önceki konuşmamda da değindim, şimdi, Hükûmet, görüştüğümüz bu yasa teklifiyle sadece yargıya müdahale etmiş olmuyor, yargıda bugüne kadar kurulmuş bütün temel ilkeleri, yaklaşımları, düzenlemeleri, mekanizmaları tamamen altüst eden, bundan uzaklaşan bir tutum içerisinde. Özellikle, bu, şimdi üzerinde görüştüğümüz maddede savcıları devre dışı bırakan bir yaklaşım. Bir önceki maddede de avukatların yani yargı için vazgeçilmez olan, savunma ve müdafilik görevini yerine getiren avukatların dosyadaki delilleri inceleme ve evrak edinebilme, örneğini alabilme hakkını, gerektiğinde, soruşturmanın selameti adına, ortadan kaldıran bir yaklaşım. Bu tabii ki kabul edilebilir değil. Yani Hükûmet istediği tarzda bir yargıyı, özellikle de devlet güvenliği aleyhine ya da Anayasa'yı değiştirme gibi, aslında Hükûmet için bir düstur hâline gelmiş, kamu düzeni kavramıyla ilgili bütün halk hareketlerini, sokak muhalefetini, demokrasi ve özgürlük taleplerini bastırmak için, yargıda istediği oynamaları, keyfiyeti bu maddede de hayata geçirmek istiyor.

İkili bir tutum olduğu çok açık. Hükümetin bu teklifle, yargıdaki düzenlemeler adına, getirdiği bu şeyde iki amacı var. Bir tanesi, yargıdaki muhalif düşünce sahiplerinden uzaklaşmak, onlardan kurtulmak, onlardan kurtulmak, onların yaratabileceği sorunları azade olmak, etkisizleştirmek, bunun için yargıya müdahale. İkinci boyutu da, tabii ki diğer taraftan sokaktaki muhalefeti yargıyla susturabilmek ve etkisizleştirebilmek. Yolsuzluklara, ranta, çevre ve doğa katliamına, cinsiyetçi, ayrımcı, kadın üzerindeki şiddet ve baskıya karşı isyana, öğrenim hakkına sahip çıkan, çalışma ve örgütlenme hakkına sahip çıkan herkesi makul şüpheli yani son derece keyfî bir kavram olan makul şüpheli yerine sokmak. Burada da bir ikili tutum var. O yolsuzluk soruşturmaları döneminde sözde paralel yargının, paralel soruşturmacıların üzerine gitme adına, o zaman kendilerini temize çıkartmak için yani şubat ayında, mart ayında getirilen, aranan o "kuvvetli şüphe" kavramı kendileri için elzem ama sokakta hak arayanlar, muhalifler, onların hepsi "makul şüpheli" olabiliyor. Bu şekilde ikili bir tutum ve keyfiyet. Bu, elbette kabul edilebilir değil. Bu yargı düzenlemeleriyle şimdi bir zaman sonra getirilecek güvenlik paketiyle aslında devlet nizamını koruma adına, kamu düzenini koruma adına peş peşe çıkartılacak olan bu paketlerle tamamen hak, hukuk, temel haklar, özgürlükler, özellikle de savunma mekanizması, hak arama hürriyeti burada olduğu gibi altüst ediliyor.

Şimdi, özellikle, bugün konuşulmakta olan anayasa yargısına müdahalenin de -anayasa yargısının- özellikle barajlar konusunda ortaya atılmış birtakım düşünceler üzerinden kıyamet kopartan bir Hükûmet tutumu görüyoruz. Hükûmet çok açıkça halk iradesine kelepçe vurmak istiyor, oy hırsızlığının devamı gelsin istiyor ama bu barajlar yıkılıp geçilecektir. Ama ben özellikle Adalet Bakanı buradayken de Berkin Elvan soruşturması... Hani o Gezi olaylarında gaz fişeğiyle kafasından vurulup üç yüz güne yakın komada kalan, sonra hayatını kaybeden 14 yaşındaki küçük Berkin Elvan'ın öldürülmesi olayındaki fail çevik kuvvet mensupları neden hâlâ yargı önüne çıkartılmıyor? Bu soruşturma niye hâlâ geciktiriliyor? Adalete olan güven, adalet beklentileri açısından biz buna yanıt arıyoruz. Önceki gün ailesiyle görüştüm. Hâlâ bu konuda bir savsaklamanın... Hâlâ devlet memurunu koruma ve cezasızlık anlayışıyla buradaki delilleri gizlemenin, saklamanın hesabı yapıldığından şikâyet ediyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) - Sayın Bakanın bu konunun üzerine giderek o küçük Berkin Elvan'ın ölümünde sorumluluğu olanların yargıya çıkartılması için bir çaba içerisinde olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum.