GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından, polis şiddetinin ve orantısız güç kullanımının bütün boyutlarıyla araştırılması amacıyla 22/7/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 26 Kasım 2014 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:19
Tarih:26.11.2014

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale) - Sayın Başkanım, değerli milletvekillerim; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum. Halkların Demokratik Partisinin grup önerisi aleyhinde söz almış bulunmaktayım.

Özellikle, önce, kanunlarda yazılan, polisin görevlerinden bahsetmek istiyorum ama tabii, konuşmamdan önce şunu... Az önceki konuşmacıyı dinledim, burada anlamadığım bir husus var. Acaba polisten mi şikâyet ediyorlar, yoksa polislerin yaptığını söylediği eylemler hakkında karar veren mahkemelerden mi, adaletten mi şikâyet ediyorlar? Çok da anlaşılmış değil veya belki de ikisinden de şikâyet ediyorlar işlerine gelmediği için.

Değerli arkadaşlarım, polisin tarifine bakarsak polisin 2 türlü görevi var; adli görevi, idari görevi. Bu 2 temel görevdir. Polis, idari görevini ve bu görevleri yaparken de 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun kendine verdiği yetkiyi kullanarak bu görevlerini yerine getirir. Ve şöyle baktığımızda, işlenmiş bir suç varsa ve bu suç hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu ve diğer kanunlardaki yazılı görevleri yaparak polis adli görevini yerine getirir. Diğer taraftan, özellikle, polisin idari kolluk olarak da önleyici hizmetler ve kanunların suç saydığı fiillerin oluşmasını önlemek ve bu konuda önceden önlemler almakla ilgili görevleri vardır ve bu görevleri yerine getirirken de idari görevlerini yerine getirmiş olur.

Bu noktadan baktığımızda, önce, AK PARTİ'nin iktidara geldiğindeki felsefesini anlatarak devam etmek istiyorum. AK PARTİ iktidara geldiğinde şunu söyledi, dedi ki: "Her şeyden önce, özgürlük ve güvenlik dengesini sağlayacağız. Bizim için insan hakları önde gelen bir konudur ayrıca işkence ve kötü muameleye de sıfır tolerans." Aynen böyle "sıfır tolerans" diye ortaya ilkeleri koydu ve bu ilkeler doğrultusunda burada polisi veya polisle ilgili diğer kurumları da bu ilkeler çerçevesinde çalışmaya ve bu ilkeler çerçevesinde tedbirler alma mecburiyeti getirdi. Bu noktadan baktığımızda, polis teşkilatı da kendisini buna uydurarak birtakım önlemler aldı. Ben kısaca ondan bahsetmek istiyorum, ondan sonra da konuyla ilgili şeye tekrar döneceğim.

Önce, AK PARTİ'nin iktidara geldiğinde üniversite ve yüksekokul mezunu yüzde 30 civarında olan polislerin yüzde 90'ını üniversite mezunu ve yüksekokul mezunu yaptı. Yani, üniversite ve yüksekokul mezunu yaparak daha eğitimli, daha bilgili, insanlara daha iyi hizmet verebilecek polis teşkilatı meydana getirmeye çalıştı ve polislerin eğitimine oldukça önem verdi. Bu noktada, hizmet içi eğitimlerde aşağı yukarı teşkilatın yüzde 50'sini her yıl hizmet içi eğitimden geçirdi. Bu hizmet içi eğitimin özünde de insan hakları ve insan haklarıyla ilgili konular hep ön planda tutuldu. Tabii ki, polisler için gene özgürlük ve güvenlik dengesi, polis görev yaparken en önemli hedefi bu oldu yani bir taraftan özgürlük bir taraftan güvenlik, ikisini dengede tutmak yani birbirine üstün saymamak noktasında polisimiz hareket etti.

Sonra, polise her fırsatta, her eğitimde, her noktada olaylara sabırla yaklaşmasını, teenniyle yaklaşmasını ve mümkün olduğunca insanlar zarar görmeden önlemlerin alınması kendilerine öğütlendi.

Az önce konuşan değerli milletvekili arkadaşımız söylediler, ben biraz farklı bakıyorum o konuda ve farklı söyleyeceğim. HDP'nin 6-7 Eylül tarihlerinde insanları sokağa davet edip, sokakta bir sürü hadiseler çıkarılmasına, 38 vilayette kamu binalarının, kamu araçlarının yakılması, dökülmesi, tahrip edilmesi karşısında -ki bunların içerisinde polislerin panzerleri, araçları- atılan Molotofların kamuoyuna yansıyan, televizyona yansıyan görüntülerine baktığımızda, polisin o olaylara ne kadar sabır ve ne kadar teenniyle yaklaştığı çok daha açık görülmektedir. Bunu burada ifade etmek istiyorum.

Ayrıca, polis teşkilatı, acaba... Daha önceden söylenen ve polisin üzerine atfedilen karakollarda işkence yapıldığı veya vatandaşa, gelenlere suimuamelede bulunulduğu noktasını kesmek için de gene AK PARTİ iktidarları zamanında bütün polis karakolları özellikle kameralarla donatıldı yani eğer işkence etmek, kötü muamele etmek isteyen bir düşünceden hareket edecekseniz şu andaki bütün polis karakollarında vardır, kamerayla donatıp kendi kendinizi kayıt altına almazsınız, böyle bir şey olmaz ama polislerin, AK PARTİ'nin zihniyeti bu noktada olduğu için bütün şeyleri kamerayla donattı ve çok önemli bir olay aslında. Toplumsal olaylarda iletişim önemlidir. Toplumsal olaylarda iyi iletişim sağlayabilmek için her ilde, daha sonradan psikolojik eğitim görmüş, bu konuda tamamen üniversitelerle yapılan iş birliği içerisinde eğitime tabi tutulmuş personel yetiştirildi ve bu personel vasıtasıyla polisle vatandaşın karşı karşıya gelmesi önlenmeye çalışıldı.

Yani, baktığımızda, AK PARTİ teşkilatı ve polis teşkilatı bu konuyla ilgili her türlü tedbirleri alarak her şeyden önce insan zihniyetinden hareket noktasını gerçekleştirdi ama değerli arkadaşlarım, bir taraftan da polisin başka bir görevi var? Neydi başka görevi? Az önce söyledim, özellikle idari görevlerinin içerisinde: Kamu düzeni, kişilerin can ve mal güvenliği tehlikeye düştüğü zaman da Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'nun kendine verdiği yetkiye dayanarak olaylara müdahale eder, etmek zorundadır, varlığı o sebeptendir. Onun için de polis teşkilatı bu tür olaylar olduğu zaman da elbette ki toplumsal olaylara müdahale edecek ama bu müdahale noktasında bile oldukça sabırlı davranmak, önce Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'nda sırayla yazılır "Şu, şu, şu müdahaleler de yapılabilir." diye. En hafifinden, en küçüğünden başlayarak müdahale etmeye çalışmaktadır polis ve bu müdahaleleri de mümkün olduğunca vatandaşı rencide etmeden ama başkalarının da malına, mülküne, kamu düzenine zarar verenlere de gerekli cezayı veya gerekli işlemleri yaparak adalete teslim etmekten de kaçınmamaktadır. Bu noktada baktığımızda, AK PARTİ olarak zaten bizim zihniyetimiz şuydu: Milletin hâkimi değil, milletin hadimiyiz. İşte, polis de bu felsefeyle görevini yapmaktadır. Ben bunu özellikle burada bir kere daha huzurlarınızda ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; tabii, bir taraftan da baktığımızda polis teşkilatı elbette ki kamu düzeni noktasında görevini yapacak. Kamu düzeni noktasında görevini yaptığında... Ki 250 bin civarında polis var. Belki bu rakam biraz daha artıyor, çoğalıyor. Bu 250 bin polisin içerisinde de belki ferdî de olsa suç işleyenler olabilir. Bunlarla ilgili de hemen teşkilat gereğini yapmakta, idari ve adli soruşturmalar başlatılmaktadır. Bir iki tane örnek vermek istiyorum: Bakın, 2012 yılında 500 polis için idari soruşturma açılmış, 2013 yılında 420 polis için idari soruşturma açılmış, 2014 yılında 299 polis için idari soruşturma açılmış, bunlardan 98'ine ceza verilmiş, devam edenler de var.

Yani şunu söylemek istiyorum: Polis teşkilatı şu anda bir taraftan kamu düzenini korumak, devletin bekası ve devamı için gerekeni yaparak suçlularla mücadele etmek ve mücadele ettiği, yakaladığı suçluları adli makamlara -özellikle üstüne basarak söylüyorum- teslim etme görevini yerine getirmeyi büyük bir dikkat ve gayretle yapmaktadır. Yanlış yapanlar her şeyde olduğu gibi cezalandırılmakta ve cezası da gerek kendisi gerek adli kurumlarca verilmektedir. Bu noktada söyleyeceğimiz hiçbir şey yok.

Ben tekrar ediyorum: Polis teşkilatı o söylendiği gibi bir teşkilat değil, tam tersine, insanların gönül köprüsüne hitap eden, onların geleceğini garanti altına almaya çalışan, onların başlarını yastığa koyduklarında huzurlu uyumaları için gece gündüz demeden özveriyle çalışan bir teşkilattır ve bu teşkilat milletine olan saygısı, sevgisi ve bağlılığını sürdürmek suretiyle o iş birliği içerisinde görevini yapacaktır ve kısaca şöyle izah etmek istiyorum: Polis teşkilatı her geçen gün kendini yenileyerek kanun tanımazların korkulu rüyası ama mazlumların da sığınacağı bir liman olarak görevini sürdürmeye devam edecektir.

HDP grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu burada bir kere daha ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)