GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:17
Tarih:20.11.2014

GÜRKUT ACAR (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 640 sıra sayılı İstanbul'da tahkim merkezi kurulmasıyla ilgili kanun tasarısının 12'nci maddesiyle ilgili önergemiz üzerine söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bu tasarısının 12'nci maddesiyle Millî Tahkim Divanı ve Milletler Arası Tahkim Divanı kurulmaktadır. Bu 12'nci maddede, ne iş yapacak bu iki tane divan, bu konuda açıklık yoktur. Görev ve yetkileri konusunda bir cümle dahi bulunmamaktadır. Yalnız son kısmında burada "Tahkim divanı merkezin belirlediği tahkim kurullarında öngörülen görevleri yerine getirir." bu yuvarlak bir sözdür ve ciddi sonuçlar doğuracak görev ve yetkileri konusunda açıklık taşımamaktadır. Ancak (3)'üncü fıkrada karar nisabı ve karara itiraz süresinin düzenlenmesi nedeniyle hakem kararlarına karşı itirazın divana yapılacağı izlenimi doğmaktadır. Bu da bir izlenimdir. Bu durumda divana yönetim kurulu tarafından seçilecek hukukçu üyelerin dahi tahkim ve arabuluculuk konularında uzmanlıklarının aranmaması ciddi bir sorundur. Üstelik yönetim kurulu başkanı ve sekreterin doğal üyesi olduğu 5 kişilik divanın kararlarının kesin olması da hak kayıplarına yol açacaktır. Tasarı bu hâliyle yönetim kurulu üyelerinin tam hâkimiyeti sonucunu doğurmaktadır. Çünkü yönetim kurulu genel sekreteri divan üyelerini ve uyuşmazlık yöntemlerini belirlediği gibi, belirlediği, doğrudan etkili olduğu, divanın üzerinde verdiği kararın kesin olması adil bir yaklaşım değildir. Bu nedenle en azından itirazların genel kurula yapılabilmesini talep ediyoruz.

Bu kanunla getirilen yeterliliğin ölçüsü nedir değerli arkadaşlarım, bir de ona bakmak lazım, nasıl bir yeterlilik getiriliyor? Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan ancak hâlâ Başbakanlık yapmaya devam eden Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yakını olmak yeterli mi sayılacaktır? Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna yapılan atamalar gibi, AKP'nin avukatı olmak yeterli mi sayılacaktır? Ya da Adalet ve Kalkınma Partili olmak yeterlilik için yeterli olacak mıdır? Ya da bu arada yeterli olmak için hazırlanan kimseler mi vardır? Bunları uzatmak mümkündür. Bu merkez, AKP'li yandaşların nemalandırılacağı bir kurum olmaktan öteye gidemeyecektir, bunu hep beraber göreceğiz, bunu görmek için kahin olmaya da gerek yoktur. Değerli arkadaşlar, Türkiye'de hiçbir kurum işlemiyor. Bu tablonun nedeni, aslında kendine 1,5 katrilyon liralık saray yaptıran AKP'nin Sayın Cumhurbaşkanının tutumudur. Başbakan Yardımcısı Sayın Arınç diyor ki: "1,5 milyar lira, eski parayla 1,5 katrilyon lira az para değil." Bu nasıl bir ölçü, anlamak mümkün değil, 1,5 katrilyon lira az para değilmiş. 1,5 katrilyon lira çok paradır, çok büyük paradır. Milyonlarca insan yoksulluk sınırında yaşarken, her ay asgari ücretliden 150 lira vergi alınırken 1,5 katrilyon lira çok ama çok büyük paradır ve bu para birinin keyfi için harcanmıştır ve bu denetlenebilen, hesabı sorulan bir para değildir.

Şimdi ben burada sormak istiyorum: Bu sarayın muslukları altından mıdır değil midir? Eminim ki "Değildir." diyeceksiniz. Peki, yarın "Altın musluk istiyorum." derse ne olacak? "Ya, o kadar da olmaz." diyebilecek misiniz? "Sayın Erdoğan, milyonlarca insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor, insanlar 800-900 lira kazanabilmek için maden ocaklarında can veriyor, böyle bir ortamda altın musluk olmaz." diyebilecek misiniz? Yani Cumhurbaşkanınıza nerede dur diyeceksiniz, ben bunu merak ediyorum. Gezi direnişinde çocuklar ölürken dur diyebildiniz mi? "Camide içki içtiler." yalanına dur diyebildiniz mi? "İnsanlar parkına sahip çıkıyor, oraya kışla yapılamaz." diyebildiniz mi? Şimdi, yine kışla gündeme alınmış. Siz dur diyebilecek misiniz? Yolsuzluklar örtülürken dur diyebildiniz mi? "Hakara, makara"ya dur diyebildiniz mi? Bütün belediyeler sıraya girmiş, binalarını TÜRGEV'e bağışlıyor. Antalya'da gördük, öğrenciler 200'e kalıyordu, şimdi 500 oldu. "Ya, böyle bir şey olur mu, bu çocuklara yazık değil mi?" diyebildiniz mi, sorabildiniz mi? Dindar, kindar gençlik için eğitim altüst edildi. Siz ona dur diyebildiniz mi? 400 milyon liralık uçağa dur diyebildiniz mi? Saray için katrilyon harcanırken dur diyebildiniz mi? Diyemediniz, diyemezsiniz, bir tek kişi ne isterse onu yapıyor bu ülkede. Böyle bir anlayış, böyle bir demokrasi olmaz.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de kurumlar, adalet, sadece AKP için işliyor. 17 ve 25 Aralıktan sonra neler değişti? Önce savcılar değişti, sonra suçun tanımı değişti, soruşturmanın yöntemine ilişkin kanun maddesi değişti, iki dosyada da takipsizlik kararı verildi. İşte bu, Adalet ve Kalkınma adaleti bu. Bitti mi? Bitmedi ama bizim vaktimiz bitti.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)