GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 17 Kasım Dünya Prematüre Günü'ne ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:15
Tarih:18.11.2014

TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün yani 17 Kasım tarihi Dünya Prematüre Günü'ydü. Prematüre demek, erken doğum demek ve dolayısıyla bu erken doğumun sonunda doğan küçük bebekler demek. Bugün Türkiye'de 1 milyon 300 bin çocuk doğmaktadır canlı olarak ve bu 1 milyon 300 bin çocuğun yüzde 12'si de prematüre olarak doğmaktadır. Dünyada ise her 10 bebekten 1'i prematüredir.

Hani yeni doğan bebek ölümleri diyoruz ya, hani her doğan canlının yaşama hakkı vardır ve doğanın insanlara vermiş olduğu en tabii haktır diyoruz ya işte, bu yeni doğan bebek ölümlerini önleyebilmek için bizim prematürelerdeki yaşam şansını artırmış olmamız lazım.

1990'lı yıllarda, üniversiteler, kendilerinden beklenen bu görevi en güzel şekilde yerine getirmişlerdir çünkü prematüre bebeklerin bakımı her yönüyle fevkalade zordur. Hem çağın teknolojik gelişmelerini sağlayacaksınız hem bilimselliği ortaya koyacaksınız ve bütün bunların yanında da bu küçük doğmuş, erken doğmuş bebekleri sağlıklı bir biçimde yaşatmaya katkı sağlayacaksınız. İşte, 90'lı yıllarda ellerinde bulunan bütün imkânları seferber ederek üniversitelerin yeni doğan bölümleri bu katkıyı sağlamış ve prematüre çocukların sağlıklı bir biçimde topluma kazandırılmasında lokomotif olmuşlardır. Üniversitelerden beklenen görev de zaten budur ve devlet hastanelerinde, arkadan, Sağlık Bakanlığının buna el atması nedeniyle, Sağlık Bakanlığının çağın teknolojisine uygun bir biçimde yeni doğan ünitelerini kurması ve onun arkasından, bunlara uygun yüksek teknolojiyi kullanan elemanlar yetiştirmesi nedeniyle Türkiye'de yeni doğan bebek ölümleri, bugün -her zaman gündeme getirdiğimiz- binde 8 gibi bir değere düşmüştür ve bu çok büyük bir başarıdır.

Benim her vesileyle bu kürsüden dile getirdiğim, çocuklarla ilgili dünyadaki en büyük kuruluş olan UNICEF... Son yıllarda Türkiye çocuklar konusunda, çocukların sağlığı konusunda çok mesafe katetmiş ve artık bu konu gündemine, rayına Türkiye'de oturmuştur.

Prematüre bakımı fevkalade pahalı bir iştir. Hem ünitelerin kurulması çok pahalıdır hem de bu çocukların yaşama tutunmaları çok zordur. O nedenle, ekonomik açıdan toplumu, ülkeleri çok düşündürmektedir. Bu nedenle, gelişmiş ülkeler, bugün bu konuda ne yapalım, nasıl yapalım ve bunun önüne nasıl geçelim diye tartışmalar yapmakta ve ortaya birtakım düşünceler atmaktadır. Bunların hem uzun vadede hem kısa vadede hem de ekonomik olarak hem kendilerine hem de ülkeye, memlekete yapmış oldukları ekonomik yükleri göz ardı etmemiz mümkün değildir, bunları göz önünde bulundurmamız şarttır. İşte bu nedenle bütün her yerde eğer biz bu konuya el atmak istiyorsak, bunun daha güçlenmesini istiyorsak bu çocukların yeni doğan uzmanlarının bulunduğu yerde doğmalarını sağlamalıyız. Sadece bununla yetmez, önemli olan, kuyunun kapağını çocuk düşmeden kapamak gerekir. Dolayısıyla sorun nedir? Gebeliklerin erken bitimini ve bu çocukların erken doğmasını önlemektir. O zaman ne yapmak lazım? Ailelere ve sivil toplum kuruluşlarına iş düşmektedir. Dolayısıyla -her yerde anne çocuk sağlığı ve kadın sağlığı merkezleri vardır- gebe olan kadınların, aileleriyle birlikte, eşleriyle birlikte bu konunun ehemmiyetini bilip takiplerini mutlaka yaptırmaları lazım.

Değerli milletvekilleri, yani sonuçta hem ülkemizde hem de dünyada önümüzdeki yıllarda çocuk sağlığı alanında giderek büyüyen ciddi bir sorun olması muhtemel olan bu konunun bir an evvel halledilmesi hepimizin en önemli sorunlarından biri olmalıdır.

Ben hepinizi saygıyla selamlıyorum, sözlerime son veriyorum ve bütün prematürelere de sağlıklı bir yaşam diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)