GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından, 9/10/2014 tarihinde Bingöl İl Emniyet Müdürü ve ekibine yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırı ve iki saat sonrasında Genç ilçesinin girişinde bir aracın taranması olaylarının araştırılması amacıyla 17/10/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 5 Kasım 2014 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı günkü birleşimde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:10
Tarih:05.11.2014

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekillerimiz; HDP'nin 9 Ekim 2014 tarihinde Bingöl İl Emniyet Müdürü ve ekibine yönelik olarak gerçekleştirilen silahlı saldırı ve sonrası için Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri gereği Meclis araştırması açılması için verdiği önergenin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; bu konuya girmeden önce, -çok kısa olmasına rağmen- isterseniz, hafızalarınızı tazelemek adına, 6-7 Ekime şöyle bir dönmek istiyoruz. 6-7 Ekimde ne oldu? 6-7 Ekimde HDP tarafından yapılan çağrıyla "Ayn El Arap" veya diğer adıyla "Kobani" dediğimiz yerdeki olaylar bahane edilerek halkı sokağa döktüler ve halkın sokağa dökülmesiyle pek çok ilimizde -ki 35 civarında ilimizde- kamu binaları, devlet daireleri ve buna benzer özel şeyler tamamen yağmalandı, yıkıldı, 2 binin üzerinde bina hasar gördü, pek çok millî servet heba oldu. Hepsinden öte de 42 vatandaşımız hayatını kaybetti. O hâlde olayı buradan başlayarak değerlendirmek lazım ve hani "çözüm sürecini engellemek" gibi bir ifade de az önce konuşan arkadaşımız söyledi. Aslına bakarsanız acaba çözüm sürecini engellemek o mu yoksa çözüm sürecini çıkmaza sokmak, vatandaşı sokağa çağırarak Vandalizm'i, sokaktaki yakıp yıkmayı teşvik etmek mi? Bunu kamuoyunun dikkatlerine sunmak istiyorum. Esasen bunun üzerinde konuşmak için de önce 6-7 Ekim olaylarını gerçekleştirenlerin ve bu kadar büyük zarar verenlerin kamuoyundan özür dilemesi gerektiğini ben burada bir kere daha huzurlarınızda ifade ediyorum. Çünkü dostluk, kardeşlik ve AK PARTİ'nin kurulduğu günden bugüne kadar uğraştığı en önemli mefhumlardan birisi hiçbir şey gözetmeden dostluk ve kardeşlik noktasında bir araya getirmektir. İşte, bu tür olaylar bunu zedeleme çalışması içerisinde ama şunu ifade edeyim, ne yaparlarsa yapsınlar, çözüm sürecini zedeleyemeyecekler. Çünkü çözüm süreci ülkemizin bir bölümünde yaşayan insanlar için değil, çözüm süreci ülkemizin her tarafından yaşayan 75 milyonu insanı kapsayan, 75 milyon insanın birbirine dostluğu, birbirine sevgisini, saygısını ve geleceğe umutla bakmasını ortaya koyan bir projedir. AK PARTİ olarak kim engellemeye çalışırsa çalışsın bu projeyi gerçekleştireceğiz ve milleti birbiriyle kucaklaştıracağız, bunu burada bir kere daha ifade ederek sözlerime devam etmek istiyorum.

Değerli Başkanım ve sayın milletvekilleri; Kobani olayları dedik. Kobani olaylarını bahane ederek bir sürü sıkıntı yaptılar ve Kobani olaylarında âdeta ülkemizi suçladılar; "Sahip çıkılmıyor.", "Oranın halkına Türkiye bakmıyor." gibi ifadeler... Ama geri dönüp şunu söylemediler: 200 bin insana biz kucağımızı açtık ve gerekli her türlü iaşesini, ibatesini sağlıyoruz. Bu çok önemli bir olaydır ve 200 bin insan gelirken seçmedik; şu gelsin, bu gelsin, demedik; oradan kaçan insanlara biz kucağımızı açtık. Öbür taraftan baktığınızda, aşağı yukarı 1 milyon 700 bin civarında Suriyeli ülkemizde barınmaktadır. Yani biz Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak bu tür insanları, menşei ne olursa olsun buna dikkat etmeden, özellikle insan olduğu için destekliyoruz ve yardım ediyoruz. Onun için de şunu bir kere daha ifade edeyim: Söylenenlerin tam aksine, biz her türlü desteği sağladık, bunu ifade etmek istiyorum ve bunun için de özellikle, yapılan o olayları burada bir kere daha kınamak istiyorum.

Hatta dikkatinizden... Hafızayı beşer nisyan ile maluldür -ama daha malul olacak zaman da geçmedi- tekrar bir rakamları vermek istiyorum aslında. 35 ildeki eylemlerde 42 kişi hayatını kaybetmiş, ki bunların içerisinde az önce -biraz sonra oraya da geleceğim- söylenen, önerge verilen 1 emniyet müdür yardımcımız ve 1 başkomiserimiz var. Ayrıca, 139 güvenlik görevlimiz yaralanmış, vatandaşlarımızdan pek çok yaralanan var; 800'ün üzerinde resmî bina tahrip olmuş, 200'ün üzerinde okul yıkılmış, emniyet binası, Kızılay kan merkezi ve özel binalar; 177 resmî araç kullanılamaz hâle gelmiş ve işte bin küsur kişi gözaltına alınmış, 58'i tutuklanmış. Yani ülkeyi birtakım karanlık güçler -az önce söylendi- savaş hâline çevirmişler, yangın hâline çevirmişler ve bunu söylediğimiz zaman "Burada suçlu kimdir, niye böyle oldu?" dediğimiz zaman, elbette ki vatandaşı sokağa çağıranlar bu işin bir numaralı müsebbibidirler. Önce oturup onu düşünmeleri lazım ve önce oturup, ellerini başlarına alıp "Biz ne yaptık?" diye onu söylemeleri lazım. Onu ben burada bir kere daha ifade etmek istiyorum.

Değerli Başkanım, değerli milletvekillerimiz; tabii, bu olaylar olduktan sonra oradaki güvenlik güçlerimiz, çeşitli yerdeki güvenlik güçlerimiz her zaman olduğu gibi bütün meydana dağılıp, alana dağılıp oradaki insanlarımızla hemhâl olup onların sorunlarına, onların acılarına ortak olmak, onların sıkıntılarını gidermek adına herkes alana dağılmıştı. İşte, Bingöl'de de olan olay bu. Bingöl Emniyet Müdürümüz yanına yardımcılarını alıyor, birkaç da polis memuru yanlarında, hep birlikte, evleri yanan, dükkânları tahrip olan veya dükkânları tahrip ettirilen, özellikle nokta göstererek tahrip ettirilen...

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Tek bir tahrip edilmiş dükkân yok orada.

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) - ...bunları yapan PKK militanları ve PKK sempatizanlarının yaptığı tahribattan dolayı vatandaşa geçmiş olsun demek, onu ziyaret ederek ona güç vermek adına oraya çıkan Emniyet Müdürümüz ve ekibine arkadan uzun namlulu silahlarla kahpece ateş edilmiş, Emniyet Müdür Muavinimiz şehit, bir Başkomiserimiz şehit, Emniyet Müdürümüz de ağır yaralanmıştır bir polis memuruyla birlikte. Şimdi, olaya buradan bakmamız lazım. Görevini yapmak için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan koşa koşa oraya giden bir Emniyet Müdürü ve ekibi, arkadan uzun namlulu silahlarla haince kurşunlanmıştır, haince kurşunlanmıştır ve Allah'tan burada tekrar rahmet diliyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Rapor ne diyor? Rapora cevap verin, rapora.

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) - Allah'tan, Emniyet Müdürümüz her geçen gün biraz daha iyileşiyor, daha şifa buluyor, bunu burada ifade etmek istiyorum. Tabii ki diğer olaylarda olduğu gibi yani 35 ilde yapılan olaylarda olduğu gibi, savcılarımız, cumhuriyet savcılarımız, emniyet güçlerimiz olaya müdahil olarak failleri ve soruşturmaları araştırıyor. Ama, baktığınız zaman kendi aralarındaki yapılan bir telsiz görüşmesinde PKK arasında diyor ki: "Emniyet Müdürünün vurulmasını aslında üstlenmeyin, biz yaptık ama üstlenmeyin." Şimdi, gelin, burada da "karanlık güçler" filan diye başka yerlere yapılıyor. Karanlık güç karanlık değil, açık güç veya güç değil, açık düşman. PKK tarafından bunlar işlenmiştir ve inşallah güvenlik güçlerimiz de yeri geldiği zaman gereğini yapacaktır. Ha, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir ve hukuk devletine de en çok uyan veya uymak isteyen yaptığı çalışmalarla artık demokratik hukuk devleti olduğunu ve amacının o olduğunu her şekilde ispat etmiş AK PARTİ, işte çözüm sürecinden başlayarak pek çok demokratik değişiklikleri yapmak suretiyle bu soruşturmaları daha kolaylaştırmıştır. Şu anda cumhuriyet savcımız olayı soruşturmaktadır ve bazı failler de yakalanmıştır, ben o noktayı burada söyleyemiyorum mahkemede yayın yasağı getirildiği için ama şu kadarını söyleyeyim faillerden birisi daha yakalanmıştır, ifadesi alınmaktadır.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Hiç alakası yok; yalan yanlış bilgi veriyorsunuz, hiç alakası yok!

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) - Alakası olup olmadığına mahkeme karar verecek, yani ne siz karar verebilirsiniz ne biz karar verebiliriz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Ya, emniyet müdürüsünüz, kriminal raporlar var. Ayıp yani!

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) - Benim söylediğim, faillerden biri yakalanmış ve adalete intikal ettirilmiştir. Artık onu savcılık, mahkeme, gerekli soruşturmasını yapacak, ondan sonra olay ne ise detaylı bir şekilde ortaya çıkacak. Ama şunu ifade ediyorum, üstü örtülme, altı örtülme diye bir şey yok. Eğer üstü örtülmeye çalışılıyorsa kamuoyundan, aslında, şehit olan Emniyet Müdür Yardımcımızın ve Başkomiserimizin şehit meselesini kamuoyu da eğer böyle düşünüyorsa, ben iyi niyetle düşünüyorum, kamuoyundan mahcubiyet duyularak özür dilemek yerine bu şekilde karanlık güçlere ithaf etmek suretiyle o olayı kapatmaya çalışan bu önergeyi verenlerdir diye düşünüyorum. Ama şunu bilin ki, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir ve asla ve asla hukuksuzluğa müsaade etmez ve tabii ki kamu düzeni de her şeyin başında gelen bir olaydır. Ama kamu düzeninin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) - ...içerisinde de çözüm sürecini biz AK PARTİ olarak sonuna kadar takip edeceğiz ve takip etmekte de kararlıyız, bunu kimse engelleyemez, engelleyecek olanlar da tarih karşısında sorumludur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)